"Duyularımız bazen bizi aldattığına göre, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını farz etmeliyim."

Descartes

Gazeteciler birer ikişer hapsediliyor. Haber yazanların, haberin peşinde koşanların kaderi. Tolga Şardan'ın tutuklanmasının ardından Cengiz Erdinç de gözaltına alındı. Gazetecilerin tutuklanması yeni bir şey mi? Bizde neredeyse sıradan bir haberdir.

Tolga Şardan'ın 29 yıl gazetecilik yaptığı Milliyet gazetesinin tutuklamayı haber yapmaması da garip değildir. Yandaş olmanın gereği bu olsa gerek. Zaman zaman noktası virgülüne kadar tek bir gazeteymiş gibi Akşam, Sabah, Milliyet, Star, Türkiye, Yeni Şafak ve Akit gibi sekiz, on gazete aynı manşeti kullanmaktan imtina etmediklerinden, Milliyet gazetesinin tutumu sıradan bir vefasızlık gibi algılanamaz. Abdi İpekçi’nin gazetesi nerede şimdiki Milliyet nerde, bir diğerinin fotokopisinden başka ne beklenir ki zaten.

Tek bir operasyon ile onlarca Kürt gazetecinin tutuklanmasına şahit olduk,  defalarca hem de. Tamamı mesleğinin gereğini yapmalarına rağmen "terör" ile ilişkilendirilerek yapılan karartmalar bu kez Tolga Şardan ve Cengiz Erdinç için gündeme gelecektir.

Bu tutuklamalara bir  "gerekçe" bulunur nihayetinde. Ad mı yok, gazetecilik dışında dünya kadar gerekçe bulunur. Çünkü bizde kimse düşündüğü, düşündüğünü ifade ettiği için, gazeteci olduğu için hapsedilmez(!) .Ya casusluk ya yalan haber ya dezenformasyon yapmıştır.

İlhan Selçuk Ziverbey Köşkü'nde işkenceden geçirilirken gazeteci olduğu için değil de bilmem ne tarihli darbeyle ilişkili olduğu içindir(!) Can Dündar yazdığı haberden dolayı değil casusluktan dolayı sürgün yaşamaya mahkum edilir.

Haftalık bir gazetenin yazı işleri müdürü olduğu için 748 yıl hapse mahkum edilmemiştir Veli Yılmaz. "Kürtçe ıslık çaldığı" için katledilmedi Musa Anter. O, sadece bir “faili meçhul”, o kadar. Nâzım Hikmet’in şairliği hapis yatmasına sebep değildir O, bir vatan haini...

Hapis yatmayı madalyadan sayanlar az değil.(Gerçi arada sırada  Nedim Şener gibilerin de hapis yattığı oldu, onlar için bir çeşit iş kazası diyelim.)

Gün olur İlk kurşunu atan kahraman olur.

Gün olur işgale karşı ilk kurşunu atan "vatan haini" olur.

Bu ilk kurşun onun hayatına mal olsa da düşman işgaline dayanamaz ya kurşunu oracıkta atar Hasan Tahsin gibi öldürülür ya da haberini yapar yazısını yazar işgale karşı kalemini kurşun yapar,  Mücadeleye katılır yine kahraman olur. Egemenler onu vatan haini ilan eder.

Hapsedilir sürgün edilir, susturulur. Bütün bunlar geçmişten beri bilinir. En iyi bilenler yazı erbabı olanlardır, kendilerinden bilir, geçmişten bilir ama yazmaktan vaz geçemezler. Vazgeçenlerin de taktıkları madalya yerine tasma olur ki, bunlardan bahsetmenin yeri ve zamanı değil.

Sene 1945 Tan gazetesi basılıp yağmalanır. Neden? Muhaliftir de ondan.1994 Özgür Ülke gazetesi bombalandı. Neden? Muhaliftir de ondan. İMC, Hayatın Sesi televizyonları kapatıldı. Eski ortakları Fetullah cemaatinin yayın organlarını saymıyorum bile... Bu memlekette 25 yıl aralıksız yayın yapan kültür, sanat ve edebiyat dergisi Evrensel Kültür kapatıldı. Sosyalist dergiler kapatıldı, siyasi partiler kapatıldı. Kürt meselesinin çözülmesini önceleyen partilerin başına neler geldiğini bilmeyen kalmadı. Seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyım atamak yetmemiş hapishanelere tıkılmışlardır.  Bunlardan birisi Gültan Kışanak tutuklu yargılanma süresi 7 yıldan fazla olmasına ve yasalara rağmen tahliye edilmemesine, milletin oyuyla vekil seçilen Can Atalay’ın AYM kararına rağmen serbest bırakılmamasına ne diyeceğiz. Olur şey değil demek yerine olur böyle şeyler demeye  duymaya alıştık.

Bu memlekette Hasan Tahsin'den Uğur Mumcu'ya, Selahattin Ali'den Abdi İpekçi 'ye, Musa Anter, İzzet Kezer, Metin Göktepe'ye liste uzar gider. Sadece öldürülen gazeteci, yazar ve aydın cinayetleri art arda yazılsa bu sütun yetersiz kalır. Hapsedilenlerin sadece adlarını yazmaya kalksam onlarcasının adını sanını eksik bıraktığım olacağından yazı dizisi olur. Sadece adları yazılsa sayfalar yetmez. Hiçbir  hafıza ezberden sayamaz vurulan gazetecileri, aydınları. Kaynağa bakmak, arşiv taramak şart olur.

Tercüman-ı Ahval'dan Evrensel'e sansüre, baskıya uğrayan gazete, dergi ve kitapların listesi yapılsa sonuç yine aynı olur. Abdülhamit'ten bugüne bazen acımasızca bazen sinsice, bazen resmi, bazen sivil, bazen legal bazen illegal güruhlarca, baskı tehdit, yağma, sansür hep oldu. Alışıktır bizim gazetecilerimiz. Yatar çıkar yine yazar. Hapiste makale yazar, kitap yazar. Yazar, hep yazar yetmez resim yapar. Alışık dert adam öldürmez denir. Alışıktır gerçek gazeteciler. Halden bilir halden anlar onlar...

Tolga Şardan, Cengiz Erdinç yalnız değildir, içeride kendisi gibi gazeteciler var! Dışarıda Tolga Şardan ve Cengiz Erdinç gibi potansiyel dünya kadar gazeteci var.

Gazeteci tutuklanır. Neden? Yazdıkları hatta yazmadıkları için tutuklanır. Bildiklerini biliyorlarsa susturmak için tutuklanır. Düşüyorsa tutuklanır...

Düşünüyorum öyleyse varım...

Düşünüyorum öyleyse vurun...

Düşünüyorum Öyleyse Hapsedin...