"İnsanlık tarihinin ortak noktası çalışanların hep yoksul olması, çalışmayanların zenginleşmesidir. "

Herkesin her şeyi bildiği bir devirde, bir memlekette yaşıyoruz. İşlerin kötüye doğru gittiği günlerde memleketin reisi "ben ekonomistim" demişti.

Kötü günlerin geride kaldığı daha kötü günlerin başında olduğumuz bu günlerde ise, reisin oğlunun da ben ekonomistim dediğini de öğrenmiş olduk.

"Çalışmadan ekmek elden, su gölden yaşamak en güzel hayat mıdır acaba?" sözünü "bir ekonomist olarak söylüyor"muş meğerse. Bu bozuk cümleyi kuran şahsın yaşadığı hayat "en güzel hayat mıdır "bilemedim keza zat-ı muhteremin işi başından aşkın. TÜRGEV gibi vakıfların başında "atçılık", "okçuluk"  gibi "yerli ve milli" işlerle meşgul kim bilir daha neler neler yapıyordur.

Dışarıdan baba parası yediği baba forsu ile geçindiği gibi gözükse de öyle değilmiş. “Baba parası değil halkın parası” diyenlerin yalancısı olmayayım.

Sınıflı toplumlarda baba yediğinin fazlasını biriktirir. Bitiremeyeceği kadar bol kazanç beri yanda neredeyse cepten sıfır harcama yapanların biriktirmesi ne kadar kolay. "Geliri" döviz veya altın olarak istiflemek, faize yatırmak veya gayri menkul sahibi olmak da bir o kadar kolay ve güzel olsa gerek. Bunun adı ekmek elden su gölden değil midir ya da bir şirket kurup işletmek çalışmak mıdır?

Ekmek elden su gölden yaşayanların oranı ne kadardır bizde ve her yerde...

Evrensel'den Andaç Aydın Arıduru'nun haberine göre; "Ford Otosan 2024’ün ilk altı ayında 15.7 milyar TL net kâr açıkladı. 19 bin 156 işçinin çalıştığı şirkette ise işçi başına ayda 136 bin 600 TL net kâr elde edildi."

Bu arada net kâr ne demektir bir bakalım: "Net kâr,  bir işletmenin belirli bir dönemde, tüm faaliyetlerinden kazandığı toplam gelirden, bu faaliyetlerin gerçekleşmesi için harcanan toplam gider düşüldüğünde elde edilen kâr tutarıdır.

Net kâr, döneme ait tüm gelir ve kazançlardan tüm gider ve zararların düşülmesiyle elde edilen tutardır."

Ford Otosan çalıştırdığı 19 bin 156 işçiye ayda ortalama 30 bin lira ücret veriyor. Bir işçi ise ayda 135 bin 600 lira kazancı patronun kasasına net kâr veya net gelir olarak aktarıyor. Devasa bir sömürü var ortada. Kârından yüzde bir ikilik bir kayıp olduğunda bunun da faturasını işçiye kesen patronlar işçiyi işten çıkararak telafi yoluna gidiyor. Kendine ekonomist diyenlerce bu durumda şaşılacak bir şey yok. Kapitalizmden, kargadan başka kuş tanımayanlara göre de çok normaldir.

Sömürü normal ise yoksulluk da zenginlik de kaçınılmazdır. Tek bir işçinin sırtından/emeğinden 135 bin 600 lira kazanan Ford Otosan patronu işçinin ücreti ikiye katlansa bile 100 binin üzerinde yine net kâr elde edecektir ama kârdan zarar etmek istemez, elinden gelse işçileri bedavaya çalıştırmaktan geri durmaz. Bunu bilmek için de ekonomist olmaya gerek yoktur. Bunu Bilal de bilir ama tanıdıkları tek kuş kargadır. Karga gak diyecek ki peyniri tilki yesin bildikleri anlattıkları masal da budur.

Yazının girişindeki sözler Engels'e aittir, bu özlü cümleyi tekrar etmemde bir beis yoktur.

"İnsanlık tarihinin ortak noktası çalışanların hep yoksul olması, çalışmayanların zenginleşmesidir." devamındaki cümle ise şöyledir: "Devrin egemenleri bu çelişkiyi ortadan kaldırmaya çalışanlara komünist diyor, onları birer hayalet gibi gösteriyorlar."

Göstersinler korksunlar ne çıkar. Korkunun ecele faydası yok.