"Kuş, doğmak için, dünyası olan kendi yumurtasını kırmak zorundadır."*
Memlekette gündem yoğun. Her biri bir diğerinden geride kalacak değil. Yeni yılın ilk günleri eski yılın son günlerindeki gündemleri adete güncelleyerek devam ediyor. Asgari ücretin belirlenmesi yılın son günlerinin, memur ve emeklilerin maaşlarının gerçek değil TÜİK'in enflasyon oranında artırıl(a-ma)ması daha doğrusu hayat pahalılığı altında ezilmesi orta yerde duruyor.
Yeni çözüm mü yeni paradigma mı adı tam net olarak konmamış "süreç" de orta yerde yeni yeni gelişme ve açılımların işaretini vermişken Suriye muamması da bir çeşit "iç" gündem olarak toplumun,siyasi partilerin gündeminde.
Ana muhalefet partisi ve onun liderinin gündem dışında kalması elbette mümkün değil. "Geçim yoksa seçim var" demesi bir erken seçim isteme işi değildir sadece. Geçim meselesi üzerinden gündemin önemli bir halkasını yakalamış ve bunu her fırsatta dillendiriyor.
Doğru da yapıyor.
İktidara aday hatta en yakın aday demek yanlış olmasa gerektir. Bunu derken mevcut iktidarın üflesen gidecek pozisyonunda olduğunu söylemek de olanaklı değil. Ortada bir geçim meselesi var ancak olası bir erken seçimi de belirleyecek olan da mevcut iktidar. İsterse olacak seçim. İstemezse yok.Kendileri için en uygun zamanda kendilerinin bu tarihi belirleyeceğini söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Erken seçim belki ama geçim/geçinememek baki...
Derdim bunları anlatmak,ana muhalefete yol falan göstermek de değil.
CHP'nin Kars ve Ardahan'da birer milletvekili var. CHP Genel Başkanı Kars'ta yanında Ardahan milletvekili dolaşıyor. TBMM'nin en "çalışkan" vekillerinden biri olan CHP'li Kars milletvekili İnan Akgün Alp de Kars'ta. Geçen hafta milletvekili İnan Akgün Alp ihraç istemiyle oy birliğiyle parti disiplin kuruluna verildi. Buradaki mesele parti içi sorunudur deyip sonucun nasıl olacağını bekleyip göreceğiz.
Ankara’dan Kars'a dönen vekil gayet iddialı bir şekilde hava limanında karşılanıyor, konvoyla şehre giriyor "Ben ihraç olmam ilaç olurum" diyor. Ancak "ilaç" olup olamayacağını bilemeyiz "ihraç " edileceğini pek sanmıyorum. Tanju Özcan'ı ihraç edemeyen parti Kars vekilini de ihraç edemez kanaatindeyim.
Genel Başkanı şehirdeyken ortalıkta görünmeyen vekil, aynı gün nispet yaparcasına Sarıkamış Harekatının 110. yıl dönümü vesilesiyle düzenlenen "Mevlid-i Şerif "ve Kars Valiliğinin gazi ve şehit ailelerinin onuruna verilen yemeğe katıldığını sosyal medyadan paylaşıyor.
Benim derdim bu sorunu da aktarmak değil bir kaç gündür Özgür Özel'in benim memleketimde oluşu nedeniyle dikkatimi çeken tek "hareket", ritüel mi desem bilemedim. CHP Kars örgütü genel başkanı hava limanında karşılıyor. Fotoğraf şu; genel başkan Özgür Özel'in elinde bir bayrak ve onu öpüyor. Ne var bunda diyenler olacaktır. Bir değil iki değil her gittiği yerde adamın eline kim niye bayrak tutuşturuyor hemen. İlle bir Kafkas halk oyunu olacak, bu oyun da bayrak açılacak o da yerine göre konuğa, mülki amire vs. takdim edilecek. Ne yapsın adam çaresizce alıp öpüyor sonra da bir il veyahut ilçe yöneticisine "emanet " ediyor, "çerçevelet as" talimatını veriyor.
Vatan, millet, bayrak vs.sağ siyasetin olur olmaz her yerde başvurduğu bir yöntem değil midir! Hemen her yerde en yüksek yere en büyük bir gönder dikmek ve ona kocaman bir bayrak asmak modası "geçim" derdine derman oluyor mu? İktidarın bunu yapmasını anlamak kolay. Yapıyor da. Karın doyurmaz ise de manevi bir tatmin işe yarıyor olmalı ki,bu işten vaz geçmiyorlar.
30 Ağustos, 29 Ekim gibi Ulusal günlerde CHP’liler de başta İzmir ve Antalya gibi yerlerde abartı denecek kadar çok görkemli bir şekilde bayrak açıyor. Bayram değil seyran değil... Bugün niye...
Karslı, Ardahan’lı hemşehrilerim Sayın Özgür Özel'in eline bir çerçeve bal veya bir kaşar peyniri verseydi daha makbule geçmez miydi? Bunları da geçelim bir kaz kanadı verseydi fena mı olurdu! Malumunuz kaz eti denince hemen akla Kars/Ardahan gelir .Yine hemşehrilerimizin çok iyi bildiği kaz kanadı/teleği toz alma işinde- temizlikte kullanılıyor. Tek adam rejiminin süpürüp atsın diye Özgür Özel'e kaz teleği vermek daha yahşi olmaz mıydı!Kaz kanadı/ teleği deyip geçmeyin iyi toz alır.
Kars gibi bir yerde genel başkanın eline her fırsatta bayrak tutuşturmakla meşgul olmak işin kolayına kaçmak ya da ezberlerin dışına çıkamamak, politika üretememek, yerelleşememek olabilir mi acaba!
Sen niye rahatsız oluyorsun diyenler olacaktır. Hatta sen Türk değil misin diyenler bile çıkabilir. 12 Eylül'ün faşist diktatörlüğü Diyarbakır zindanında her yeri, bütün camları bayrak şeklinde boyatmış olmasının, tutuklulara milli marşlar ezberletmesinin bayrak sevgisini artırdığını kimse söyleyemez herhalde.
CHP veya daha geniş manada tek adam rejimine muhalefet eden güçler kendi kabuğunu/dünyasını kırarak ancak yeniden doğabilir. Bunun yolu da mücadeleden halkın,halkların taleplerini sahiplenmekten geçiyor. Aksi durum ırkçılık olur ki, bunu çok daha "iyi", çok daha "ustaca" yapanlar var zaten. Son söz bir alıntı olsun.
"Irkçılık ‘Bizim gibi ol,’ derken, bir taraftan da, ‘Asla bizim gibi olamazsın, çünkü bizden biri değilsin ve biz de seni bizden biri olarak görme hatasına düşmeyeceğiz,’ diye fısıldayarak kendisini yeniden öne sürmektedir.”**
Kaz teleği deyip geçmeyin. En iyisi Kars’ta kaz teleği armağan etmek...Temizlik iyidir...
*Hermann Hesse
**(Robert Bernasconi, lrk Kavramını Kim İcat Etti?, s. 175 Metis Kitap)