"Yıkalım mahpushanelere götüren yolları

İnsansız kalsın bütün mahpushaneler

Çıksın güneşe insanoğulları

Mahpushaneler mahpussuz kalsın

Yandan akan mahpushane çeşmeleri

 Bütün susuz kalsın."*    

Kura'dan Marmara'ya Bir Devrimcinin Yaşam Öyküsü... "Tamam mı? Devam mı?" anı kitabı 2023 Ağustos'ta Son Çağ Kültür yayınları listesinde okurlarıyla buluştu. Ben kitabı yaklaşık bir yıl sonra okudum. Laf aramızda kitap yazıldıktan sonra10 yıl demlenmeye bırakılmış. Siz de bugün yarın bulup okursanız bir şey kaçırmış olmazsınız. Okunmayan kitap yenidir.

Orhan Kaya'nın, mücadeleye "devam" diyenlerin arasında olduğunu söylemeye bile gerek yok. 27 ara başlıktan  oluşan bu kitabı ben yazacak olsaydım bir değil tam üç kitapta ancak toparlayabilirdim sanırım.

Ardahan'dan, çocukluğundan ve dedesi Tefo ağanın anlattıklarını ve mahpusluk sonrasını şimdilik bir yana koyalım.

12 Eylül 1980 karanlığını anlattığı acılar döneminde kimseye zarar vermeden, "ellerini kirletmeden" geçen devrimcilerden birisidir Orhan Kaya. Bu dönemi anlatmadan geçseydi eğer yazık ederdi kanımca. Aynı yollardan geçen nice devrimci ya kendi rolünü önemsemedi ya da ha bugün ha yarın diyerek ihmal etti. Sonra bu günlere not düşmeden devrimci ne yazık ki anılarıyla birlikte çekip gitti bu dünyadan... (Yine laf aramızda parantez dışı olsun 11 yılda 22 hapishanede kalan Erdoğan Özer ve 30 yıl bilfiil içerde kalan Adnan Arıcak'tan kitap beklediğimi ifade ederek parantezi kapatayım.)

Tamam mı? Devam mı? Kura'dan Marmara'ya Bir Devrimcinin Yaşam Öyküsü nihayetinde anılarını aktarıyor okura. Anlatıcı öğretmen olmaktan kaynaklı olsa gerek dönem hakkında bilgi vermeden imtina etmiyor. Bildiklerini, önemsediği konuları kısa da olsa özetliyor. Köy Enstitülerinden katledilen aydınlara, dönemin gündemlerinden bugüne mihenk taşı gibi önemli bilgileri ya öğrenmiş oluyoruz ya da hatırlayarak yeniden yaşıyoruz.

20241001 214123

Anı aktarmacılığı kişisel ve öznel olsa da dönem hakkında verdiği bilgilerle tarihe birer not düşmesi açısından önemlidir. Baskılar, işkenceler; direnişler, yenilgiler bir mahpushane gerçekliğidir nihayetinde. İçeri düşen her Devrimcinin payına bir şeyler düşer kimi ellerini kirletmeden, kimseye zarar vermeden başı dik devrimciliğine halel getirmezken kimi bu imtihandan ikmale, kimisi ise sınıfta kalır. İlla ki, tamamında unutamayacağı anılar kalır. Kimi anıları aklına bile getirmek istemese de unut(a)maz. Kimi Orhan Hoca gibi yazar sonraki kuşaklara belge bırakır. Şöyle veya böyle yaşayan her tutsakta mahpushane derin izler bırakır. "İnsansız kalsın bütün mahpushaneler".

Orhan Kaya bir çok devrimciyi ya ismiyle ya lakabıyla anlatıyor. Devrimci kişi ulaşılmaz bir kahraman değildir her birinin erdemleri kadar zaafları, eksik yanları cesareti olduğu kadar korkularının da olması normal değil midir… Toplumsal mücadelenin yüksek olduğu zamanlarda veya yaprağın bile kımıldamadığı zamanlarda, özgürken başka, tutsakken başka, öğretmenken, işçiyken başka bir kişilik yoktur herhalde. Devrimci her durumda devrimcidir. İçeride veya dışarıda hata da yapar ister istemez.

Tamam mı? Devam mı? kitabında beni etkileyen bir bölümden söz etmezsem olmaz. Arkadaşları tarafından tecrit edilen bir devrimcinin intihar notunu buraya yazmaktan kendimi alıkoyamadım;

"Ben örgütün yapmış olduğu yanlışları eleştirdim diye beni idamdan korktu diye suçlayıp dışladılar. İntihar etmenin devrimci bir tavır olmadığını biliyorum ama beni devrimci arkadaşlar affetsinler, bazıları ders alsın diye yaşamıma son veriyorum."(sayfa197)

Sıkıyönetim Mahkemesinden tahliye edildiği halde serbest bırakılmayan Orhan Kaya'nın 10 gün daha işkenceli sorguya alınması kısmını okurken aklıma gelen bir anımı aktarayım izninizle.12 Eylül 1980'de lise son sınıf öğrencisiyken farklı davalardan 16 arkadaş birlikte gözaltına alınmıştık. O vakitlerde gözetim süresi 90 güne yeni çıkarılmıştı. 90 gün sonunda ya salıveriyor ya da tutukluyorlardı. Emniyetten sonra Orhan Hocanın anlattığı Kars/Çakmak tabyalarında tutuluyoruz. İGD'li Kurban Abi, 90 günü tamamlayan ilk kişilerden biriydi ve serbest bırakılmıştı. Bir kaç gün sonra yine yanımıza getirdiler.

Kurban Abi anlatıyor:

"Doğruca eve gittim. Anam sarıldı ağladı, ağlaştık. Dedim ana 3 aydır sıcak su yüzü görmedim meni bit yiyif bitirif sıcak su goy da bir güzel çimem.'Oğul hele bir dur kaz goydum ocağa biraz ye az kendine gel sonra çimersen', dedi. Daha sofradayken köpoğulları geldi meni aldı yeniden işkenceye götürdü. Çimmek bir yana kazı da yiyemedim."

Hayatı roman olacak nice insan var. Gazeteci yazar Oktay Akbal'ın bir kitabının adı gibi "İnsan Bir Ormandır " Orhan Kaya bir ormanmışcasına mücadeleye hep devam diyenlerden. Ben dili yerine biz dilini konuşan Orhan Kaya için yoldaşı, dostu yazar Yusuf Nazım bakın neler yazmış:

"Sevgili Orhan, (...) Şanslı mıydık bilinmez, zamanla yarışır olmuştuk o yıllar, tez elden basmış toprağa, tez elden büyümüştük.' Devlet ve İhtilal'i tartışmış okul sıralarında, Shakespeare 'den önce okumuştuk Kapital'i, seminerler vermiştik sınıflarda; ilkel-komünal, köleci-feodal toplum diye... Tarlada ekonomi politiği öğrenmiştik, gecekondularda anlatmıştık işçilere.(...) Çünkü, yalnızca bizim yüreğimizde atıyordu, hayatı yeniden var eden o sihirli kuvvet. Çünkü hayata değil onu yaratana dairdi sevincimiz. Çünkü  yasak sözcükler dillerimizde, uslanmaz çocuklarıydık hayatın biz..."Uslanmaz Çocuklarıydık Hayatın "

Dilovası, Gebze, Darıca gibi işçi semtlerinde, kamu emekçilerinin mücadelesinin içinde, sendikada, sınıfın partisinde tamam nedir bilmeden "devam" diyen Orhan Kaya memleketi Ardahan’dan ne elini ne gönlünü çekmiş değildir. Gençliğindeki eski şaşaalı günler Ardahan’da da bir işçi kenti Kocaeli’de de olsun diye mücadeleye devam demeye devam ediyor vesselam...

Orhan Kaya; 1955 yılında Ardahan’ın Güzçimeni (Kirman) Köyünde doğdu. İlkokulu Artvin Yusufeli’nde, ortaokul ve liseyi Ardahan’da okudu. 1976’da Kars Dedekorkut Eğitim Enstitüsünü bitirdi. 1976- 1980 yılları arasında Ardahan ve Kars’ta öğretmenlik yaptı. 1980 askeri darbesinde aranır duruma düştü. 1 yıl sonra Darıca’da yakalanarak 120 gün Gayrettepe, Selimiye, Kars ve Erzurum gözetimevi ve işkencehanelerinde kaldı. Hastal, Sultanahmet, Erzurum 1 ve 2 No’lu hapishanelerinde yattı. İstanbul ve Erzurum Sıkıyönetim Mahkemelerince TDKP Ardahan ve Gebze sorumlusu olarak yargılandı. Tahliye oldu ve ceza almadı. 1990’da öğretmenliğe dönerek uzun süre Eğitim-Sen Gebze Şube Başkanlığını yaptı. 15 Temmuz 2016’da emekli oldu. Halen Emek Partisi Darıca İlçe Başkanı olarak siyasi yaşamına devam etmektedir.

*Hasan İzzettin Dinamo