"Bir emrihak vaki olduğu zaman yerimize oğullarımız geçecek."

"Barbaros Hayrettin Geliyor, Büyük Türk Zaferleri, İstanbul'un Fethi (İstanbul Kapılarında), Osmanoğulları, Sultanların Aşkı, Yavuz Sultan Selim Ağlıyor, Kanuni Sultan Süleyman "Feridun Fazıl Tülbentçi'nin kitaplarından bir kaçı sadece.

Okuduğum bir yazar değildir. Bu tür kitapları kim yazarsa yazsın dikkatimi çekmez. Yukarıdaki bir cümlenin bu tarz kitaplarda geçmesi  hiç yadırganacak bir durum değildir. Sultanlık döneminde iktidar babadan oğula geçtiği için çok sıradan eskilerin ifadesiyle alelade bir cümle, hepsi bu kadar.

"Milletin takdiriyle geldiğimiz bu koltuklarda ebediyen oturacak değiliz. Emrihak vaki bulduğunda kara toprağa döneceğiz."

Ya bu cümleye ne demeli. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu cümlesi öylesine söylenmiş bir ifade değildir "Milletin takdiriyle geldiğimiz bu koltuklarda ebediyen oturacak değiliz. "Milletin takdiri yani seçim ile gelen seçim ile gider. Cumhurbaşkanlığı gibi bir makamı işgal edenler için ise Anayasa belirli bir süreyle sınırlama getirmiştir.

Yönetme süresi dolan kişi gider yerine yenisi "milletin takdiriyle" gelir. Öyle emrihak vuku buluncaya kadar değil.

Ancak kimin ömrünün ne kadar olduğunu, geriye ne kadarının kaldığını da  kimse bilemez. Burada vazifenin başındayken Türkiye Cumhuriyeti'nin 1.Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal  Atatürk ve 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal emrihak vuku bulduğunda kara toprağa gittiler. Bu ayrı.

T.C. bir sultanlık olmadığı için yaşamını yitiren cumhurbaşkanının yerine yenisi seçildi.

Sayın Erdoğan'a Allah gecinden versin, uzun ömürler versin. Milletimiz bu acıyı ebediyen yaşamasın diye dua etmek de bir yere kadar. Nihayetinde "Takdiri İlahi..."

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine "Tek adam rejimi/yönetimi, saray yönetimi, Türk tipi başkanlık rejimi, şahsım hükümeti" gibi sıfatlar takılıyor haliyle.

"Tek Adam rejimi"nin aslında bir koalisyon olduğu, küçük ortağı bulunduğu, yeni yeni transferlerle büyüyen bir parti olmasına rağmen "tek adam tek parti iktidarı" olduğunu söyleyenler de az değildir. Daha yeni büyük kongresini yapan partinin 11 milyonu aşan üyesi bulunduğunu da not edelim. En alt kademede bile birden fazla aday olmaz. En küçük ilçe kongresi de tek adam/aday ile seçime gider. Öyle ana muhalefet gibi şaibeli işleri olmaz. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar ile mücadelede kat edilen yol ortada. Kim ne derse desin hepsi yalan(!)

Tam bir erkek partisidir diyenler de olsa  güçlü kadın kolları başkanlığı ile "5,5 milyonu aşan kadın üyesi ve 500 bini aşan aktif kadın gönüllüsüyle Türkiye'nin ve dünyanın en büyük kadın hareketi olduğu" kendilerinin ifadesidir.

Mealen söyleyelim, "dünyanın durumu ortada, bizim etrafımızda yaşananlar, beka meselesi ortada olduğu halde emeklinin, durumu bu kadar kötü, asgari ücretin düşük olduğu yalanı bir yana peygamber ocağını bile karıştırmaya kalkan ana muhalefetin liderini uyarmak" da reisin işi.

"Sayın Özel başkomutan olarak sana sesleniyorum ayaklarını denk al, denk almazsan denk getirmesini de biz biliriz. Ordumun komuta kademesine laf atma yetkisi sende değildir. Haddini bileceksin."

Ana muhalefet partisinin genel başkanı ayağını denk alacak ki, toplumun tamamı da "iyi insan" olsun. Etliye sütlüye karışmasın. Yolda düzgün yürüsün. Ayağını denk alan vatandaşın haddini bilen vatandaşın korkacak neyi olur rahat rahat yönetilir. Sendikacı haddini bilecek işçinin ekmeğini büyütmek O'na kalmamış. Allah vergisi zengin hayır sever işadamları işçisine ekmek verir. İşçi alana, fabrika önüne, madene yürüyecek de ne olacak! Otursun oturduğu yerde, öyle olur olmaz yerde de oturma eylemine kalkışmak da yok. Herkes evinde ister bağdaş kurup oturur ister uzun oturur istediğini yapar değil mi...İsteyen istediğini düşünsün. Düşünmek başka söylemek başka.

Haddinizi bilip iyi insan ,makbul vatandaş olursanız ne ala, yoksa sultanda bulunmayan yetkilerle yasama, yürütme ,yargı ve medyanın da marifetiyle emrihak vaki oluncaya kadar bir gece ansızın sizin de kapınızı çalabilirler.