“Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız

  Karşıyaka köyleri, obalarıyla

  Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,

  Komşuyuz yaka yakaya

  Birbirine karışır tavuklarımız

  Bilmezlikten değil,

  Fıkaralıktan

  Pasaporta ısınmamış içimiz

  Budur katlimize sebep suçumuz,

  Gayrı eşkiyaya çıkar adımız

  Kaçakçıya

  Soyguncuya

  Hayına... “

  Ahmed Arif

Otuzüç Kurşun şiiri şairinden daha çok bilinir iddiasında bulunsam haksızlık etmiş olur muyum bilmiyorum.

1943 yılının 28 Temmuz’unda Van’ın Özalp ilçesinde yaşanan olayda 33 kişi, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Mustafa Muğlalı’nın emriyle kurşuna dizildi.

Bu katliamda yaralı olarak kurtulan kişiyle ilgili gazete haberi üzerine Ahmed Arif “Otuzüç Kurşun” şiirini yazar, yıllarca yayımlamaz kendi deyimiyle "demlenmeye" bırakır ancak yıllar sonra şiire dokunmadan yayınlar.

Özalp'ta kurşuna dizilenler "Tek'e -tek döğüşte yenilmediler" yargısız infaz edilerek tarihe geçtiler.

Suruç katliamında 33 Can'ın hayattan vahşice sökülüp alınmasından sonra Ahmed Arif'in Otuzüç Kurşun şiirini anımsadım. İkisi de memleketimiz açısından birer utanç davası. İlkinin hikayesinde 33 kişi devletin kurşunuyla "Devlet dersinde öldürülmüştür." ( Ece Ayhan)

Suruç'ta ise, IŞİD'li, "öfkeli çocukların" kimler olduğu biliniyor olmasına rağmen elini kolunu sallayarak 300 kişinin bir arada olduğu kalabalığın içinde canlı bomba olarak girmesi engellenemeyen, saldırganın olaydan üç saat ve yarım saat öncesinde iki kez bilgisayar kayıtlarında soruşturulması müfettiş raporlarına yansımışken 33 kişi yine "Devlet dersinde öldürülmüştür" diyebilmek de pekala mümkün.

Suruç katliamının üzerinden geçen bunca yıla rağmen tek bir tutuklu sanığın olmayışını ne ile açıklayacağız. Canlı bomba olan katilin de ölmesi davanın kapanmasına vesile mi yapılmak isteniyor.

Aralarında sosyalist gençlerin de olduğu bir grup, 19-24 Temmuz tarihleri arasında Kobani'ye giderek "Düştü düşecek " denen ama düşmeyen IŞİD'in Kobani Kuşatması sırasında yıkılmış olan kentin yeniden inşa çalışmasına katılmayı düşlüyordu.

“Bir millet diğer milletin soluğudur.

Kucak açtım her gelene.

Ne mutlu

Ah ne mutlu ‘kardeşiz’ diyene...” (Musa Anter)

Yüz yıllar boyu kız alıp verdiğimiz karşı yakadaki Kobani'nin yeniden inşa çalışmasında okul ve hastanelerin enkazlarını kaldırarak yardımcı olmayı hedefleyen çalışmadan çocuklara oyuncak götürmeye kadar yapılmak istenenler sır değildi.

 20 Temmuzda Suruç'ta 10 Ekimde Ankara’da yapılan katliamlardan 7 Haziran ve 3 Kasım 2015 seçimleri arkasındaki karanlık günlerde neler olduğunun açığa çıkması için dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun söylediği sözü anımsayalım; "1 Kasım 2015 seçimlerine giden süreçte terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan önüne çıkamaz" diyerek "ok atıp yayı gizlemiş"tir. Bir çok insan kimdir? Suruç katliamını davasında Davutoğlu neden tanık olarak mahkemeye davet edilmediğinin de cevabı verilmiş değildir.

  "Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz

   Rivayet sanılır belki

   Gül memeler değil

   Domdom kurşunu

   Paramparça ağzımdaki... "