''Milletimizin karşısına çıkan adaylardan bazılarına insan şaşıp kalıyor. Zübük siyasetçi tiplerini gördü Türkiye.'

'Recep Tayyip Erdoğan

Doğru söz. Kimin söylediği, kimleri kastettiği bir yana Zübük siyasetçi tiplerini gördü, görüyor Türkiye.

Aziz Nesin'in ünlü romanı Zübük 1961 yılında basılmış. Roman kadar, hatta daha fazla ünlü Zübük filmi ise 12 Eylül1980 darbesinden bir gün önce gösterime girmiş. Doğrusunu isterseniz filmi izleyenler romanı okuyanlardan fazladır. Televizyonlar ve başrol oyuncusu Kemal Sunal'ın payı da az değildir. Çok okuyan bir toplumdan ziyade çok seyreden olduğumuz için de bu böyledir.

Indir-9

Kemal Sunal filmleri defalarca gösterilmelerine rağmen hala televizyonlarda reyting yapıyor. Zübük yaklaşık 10 yıldır televizyonlarda gösterilmiyor. Nedense!

Zübük artık bir deyim, sözlüğe girip girmemesinden bağımsız olarak filmin bir sahnesinde Meydan Larousse’da yerini almış;

 "Zübük: Kendi çıkarları için her yolu mubah sayan kişi. Sözünde durmayan, üçkâğıtçı, egoist, düzenbaz, ahlaksız, kalleş, namussuz, palavracı, dönek…"

2009 yerel seçimlerinde memleketimde bende yer almak istemiştim ancak seçime bir ay kala defterim dürülmüş veto yemiştim. O dönem babam yaşında bir hemşehrimin söylediğini hiç unutmadım. Beni bu işlerden uzak tutmak istemiş; "Bu siyaset namuslu adam işi değildir" demişti.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği eski bakanı ve Cumhur İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi adayı Murat Kurum'un Erzincan'ın İliç ilçesinde Anagold firmasına ait Çöpler Altın Madeni'ne Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporu verilmesiyle ilgili eleştirilere karşı, "Faaliyet iznini biz vermiyoruz. ÇED raporuyla, toprak kaymasının ne alakası var ya..." tarihi sözünü duyunca hafifleten gülümsemek bir çeşit Aziz Nesinlik kara mizah gibi.

Son Çevre Bakanının 9 gün sonra ancak İliç 'e gitmesi üzerine beklemediği soruya cevap vermeden önce "Basın mensubu musunuz" karşı sorusu da Aziz Nesinlik değil mi?

Zübük tek parti yönetiminden çok partili, "demokrasi "dönemine geçişin hikâyesini hicvederken bugünün "Zübük Siyaseti " ise, tek parti tek adam yönetiminin hüküm sürdüğü bir dönemde sahneleniyor. Zübükzade İbrahimin başbakan ile samimi fotoğraf montajları anımsanacaktır.

Teknoloji gelişti ne de olsa montaj videolar miting alanlarında gösterilmiş, Gezi sürecinde "ayakkabılarla camiye girip içki içtiler ", “Kabataş İskelesi’nin önünde belden yukarısı çıplak, elleri deri eldivenli, başları bandanalı onlarca erkek tarafından yerlerde sürüklendiği, üzerine idrar yapıldığı" yalanını söyleyenden çok videoyu izledim diyen "ünlü yazarlar" ve bir birinin aynısı "Diliniz kaba, Vicdanınız taş" başlığı altında yazı yazan 13 köşe yazarına  talimat vermek bir çeşit Zübük siyaseti değil mi!?

Aday gösterilmeyince soluğu başka partilerde alan siyasetçilere sadece fırıldak mı diyeceğiz.

Siyanür kullanılan madenlerde herhangi bir sorun yok diyebilmeyi hangi sıfatla anacağız. Zübük, sadece zübük dediğimizde dünya  kadar çok sıfatı tek kelimede ifade etmiyor muyuz! Aziz Nesin yaşıyor...

Son söz İbrahim Zübükzade'den gelsin:

“Memlekette bir tek Zübük ben miyim, aslında hepimizde var biraz Zübüklük. Biz Zübük olmaya zorlanmışız. Zübüklerden kurtulmanın birinci çaresi önce kendi zübüklüğümüzden kurtulmaya çalışmaktır”.