İnsan Hakları

Türkiye'nin kara lekesi 6-7 Eylül Pogromunda neler yaşandı?

Abone Ol

6-7 Eylül Pogromu, 6 Eylül 1955'te İstanbul'da meydana gelen ve Rum azınlığa karşı düzenlenen bir dizi saldırıdır.

Pogrom, Kıbrıs'ta yaşanan bir bombalama olayının ardından, devlet radyosu tarafından "Atamızın evi bombalandı" şeklinde verilen yanlış bir haberle başladı.

Bu haber, İstanbul'da yaşayan Rumlara karşı öfke ve nefret duygularını körükledi ve kısa sürede şehrin Rum mahallelerinde şiddetli saldırılara yol açtı.

Saldırılarda, Rumların mallarına ve evlerine büyük zarar verildi. 4.214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastır, 26 okul ve 5.317 diğer mülk tahrip edildi. Saldırılarda, en az 10 kişi öldü ve 100'den fazla kişi yaralandı.

Pogrom, Türkiye'nin tarihinde kara bir leke olarak yer almaktadır. Pogromun sorumluları hiçbir zaman tam olarak aydınlatılamadı, ancak dönemin hükümet yetkililerinin ve bazı sivil toplum kuruluşlarının olaylarda rol oynadığı ortaya çıktı.

Pogrom, Türkiye'deki azınlıklara yönelik ayrımcılığın ve şiddetin bir örneğidir. Pogrom, Türkiye'nin demokratik ve laik bir toplum olma hedefine ulaşmasının önündeki bir engel olarak görülmektedir.

6-7 Eylül Pogromu'nun ardından siyasiler, olaya ilişkin farklı açıklamalar yaptılar.

DEMOKRAT PARTİ

6-7 Eylül Pogromu'nun ardından iktidarda olan Demokrat Parti (DP), olayların provokasyon sonucu meydana geldiğini iddia etti. DP'nin Genel Başkanı Adnan Menderes, 7 Eylül 1955'te yaptığı açıklamada, "Bu olayların arkasında komünistler ve Rumlar vardır" dedi.

DP'nin diğer yetkilileri de benzer açıklamalar yaptılar.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ

CHP, 6-7 Eylül Pogromu'nu şiddetle kınadı. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, 8 Eylül 1955'te yaptığı açıklamada, "Bu olaylar, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine ve cumhuriyet ilkelerine karşı yapılan bir saldırıdır" dedi.

CHP, olayların sorumlularının bir an önce yargı önüne çıkarılması çağrısı yaptı.

DİĞER SİYASİ PARTİLER

Bağımsızlar ve diğer siyasi partiler de 6-7 Eylül Pogromu'nu kınadı. Ancak, DP'nin iktidarda olması nedeniyle, bu partilerin açıklamaları DP tarafından fazla dikkate alınmadı.

6-7 Eylül Pogromu'nun ardından yapılan açıklamalar, Türkiye'deki siyasi iklimin nasıl olduğunu yansıtmaktadır. DP, olayların sorumluluğunu kabul etmemekte ve olayları provokasyon olarak görmekte ısrar etmiştir. CHP ise olayları şiddetle kınamış ve sorumluların bir an önce yargı önüne çıkarılması çağrısı yapmıştır.

YARGILAMALAR NASIL YAPILDI?

6-7 Eylül Pogromu'nun ardından, olaylarda rol oynadığı iddia edilen yaklaşık 5.000 kişi tutuklandı. Tutuklananlar arasında, “Kıbrıs Türktür Cemiyeti” üyeleri, bazı gazeteciler ve yazarlar da vardı.

Yargılamalar, 1955 yılının sonlarında başladı. Davalar, İstanbul'da kurulan özel bir mahkemede görüldü. Mahkeme, olayların provokasyon sonucu meydana geldiğini ve sorumluların Kıbrıs Türktür Cemiyeti üyeleri olduğunu iddia etti.

Yargılamalar sonucunda, 1.100'den fazla kişi mahkum edildi. Ancak, mahkumiyetlerin çoğu kısa süreli hapis cezası veya para cezasıydı. Sadece 30 kişi, 25 yıla kadar hapis cezasına çarptırıldı.

6-7 Eylül Pogromu yargılamaları, Türkiye'deki azınlıklara karşı ayrımcılığın ve şiddetin bir örneği olarak görülüyor. Yargılamalar, olayların sorumlularının cezalandırılmasında yetersiz kaldığı için eleştirildi.

Yargılamaların ardından, 6-7 Eylül Pogromu'na ilişkin tartışmalar devam etti. Bazıları, olayların bir "pogrom" olduğunu ve sorumluların bir an önce yargı önüne çıkarılması gerektiğini savundu. Diğerleri ise, olayların bir "provokasyon" olduğunu ve sorumluların zaten yargılandığını iddia etti.

6-7 Eylül Pogromu, Türkiye tarihinin karanlık bir sayfası olarak kabul edilmektedir.