30 Ağustos 1918'de, Sovyetler Birliği'nin kurucusu ve ilk lideri Vladimir Lenin, Moskova'daki Orak-Çekiç fabrikasında yaptığı konuşmanın ardından, fabrikanın kapısında Fanya Kaplan tarafından vurularak ağır yaralandı.
Kaplan, bir anarşist ve Menşevik partisinin üyesiydi. Lenin'e suikast girişiminin sebebi, Lenin'in Bolşeviklere ve Ekim Devrimi'nin sonuçlarına karşı duyduğu öfke olarak gösterildi.
Kaplan, Lenin'e üç el ateş etti. Bir kurşun hedefini bulamadı, ancak diğer ikisi Lenin'i sol omzundan ve çene-boyun kısmından vurdu.
Lenin, ağır yaralanmasına rağmen hayatta kaldı, ancak suikasttan sonra sağlığı iyice bozuldu ve 1924'te öldü.
Lenin suikastı, Sovyetler Birliği'nde büyük bir şok etkisi yarattı. Fanya Kaplan, suikast girişiminden sonra tutuklandı ve yargılandı. 1920 yılında idam edildi.
Lenin suikastı, Sovyetler Birliği'nin tarihinin önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir.
Suikast, Sovyetler Birliği'nin iç politikasında ve dış politikasında önemli değişikliklere yol açtı.
FANYA KAPLAN KİMDİR?
30 Ağustos 1918'de, Lenin'e suikast girişiminde bulunan tetikçi, Fanya Kaplan adında bir anarşist ve Menşevik partisi üyesiydi. Kaplan, Lenin'i vurmayı uzun süredir planladığını ve Ekim Devrimi'nin sonuçlarına karşı duyduğu öfke nedeniyle bu girişimi gerçekleştirdiğini söyledi.
Kaplan, Kiev'de Çarlık yöneticisine suikast girişiminden ötürü Akatui'ye sürgüne gönderilmiş ve burada 11 yıl kürek mahkûmu olarak çalışmıştı. Devrimden sonra serbest kalan Kaplan, Kurucu Meclis'in kurulmasından yanaydı ve Bolşeviklerin bu meclisi dağıtmasına karşıydı.
Kaplan, suikast girişiminden sonra tutuklandı ve yargılandıktan sonra idam edildi.
FANYA KAPLAN İFADESİNDE NE SÖYLEDİ?
"Benim adım Fanya Kaplan. Bugün Lenin’i vurdum. Bunu tek başıma gerçekleştirdim. Silahı kimden temin ettiğimi söylemeyeceğim. Hiçbir ayrıntıyı söylemeyeceğim. Lenin’i öldürmeye çoktandır karar vermiştim. Bence o devrime ihanet etmiştir. Kiev’de Çarlık yöneticisine suikast girişiminden ötürü Akatui’ye sürgüne gönderilmiştim. Burada 11 yıl kürek mahkûmu oldum. Devrimden sonra serbest kaldım. Kurucu Meclis’den yanaydım ve hâlâ da öyleyim."