Güncel

Diyarbakır Barosu: "Yüksel Güran'ın fail olduğuna inanıyoruz"

Eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Nevzat Bahtiyar'a "Narin'i başka yere gömdün mü?" diye sordu, Bahtiyar, "Kesinlikle hayır" yanıtını verdi.

Abone Ol

Diyarbakır'da kaybolduktan sonra cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesiyle ilgili davanın ilk duruşması, üçüncü günde devam ediyor. Duruşmanın bugünkü bölümünde, sanık avukatlarının çağırdığı tanıklar dinlendi.

Duruşmada, Arif Güran'ın, "O görüntüler mahkemeye gelmezse açlık grevine başlayacağım" dediği, jandarma karakolunun mahalleyi gören kamera kayıtları izlettirildi. Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren'in talebi üzerine, duruşmanın ikinci gününde tanık olmak istemediğini belirtip cezaevine geri götürülen 15 yaşındaki Ramazan Atasoy’un, Narin'in amcası Salim Güran ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinin kaydı da duruşmada dinlettirildi. Savcılık, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devam etmesini talep etti. Savcının tutukluluğun devamı talebine katıldıklarını belirten Diyarbakır Barosu, "Yüksel Güran'ın fail olduğuna inandıklarını" beyan etti.

Diyarbakır'ın Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cesedi bulunan Narin Güran cinayetiyle ilgili davanın ilk duruşması, 7 Kasım'da 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı.

Soruşturma kapsamında, tutuklu 12 şüpheliden 4'ü hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, aracında Narin'e ait DNA ve kıl örneği bulunan amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşuları Nevzat Bahtiyar'ın HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre, olay anında aynı evde olduğunun tespit edildiği belirtilerek, "İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.

Mahkeme tarafından, Narin’in babası Arif Güran'ın "müşteki", aralarında tutuklu sanıkların da bulunduğu 21 kişinin ise "tanık" sıfatıyla katılması için "zorla getirme" kararı çıkarıldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Diyarbakır Barosu da "müşteki kurum" sıfatıyla duruşmaya katıldı. Duruşmanın ilk iki gününde, amca Salim Güran, anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran, Narin'in cesedini taşıyan Nevzat Bahtiyar ve tanıklar ifade verdi.

DURUŞMA KAYIT ALTINA ALINIYOR

8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde önceki gün görülmeye başlayan davanın 3. gününde tutuklu sanıklar, Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi'ne getirildi. Duruşmaya katılanlar, adliye önü ve içerisinde 2 ayrı noktada yapılan aramadan sonra duruşma salonuna alındı. Tutuklu sanıklar amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile Narin'in cesedini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını soruşturma aşamasında itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları duruşmada hazır bulundu. Duruşma, kamerayla kayıt altına alınıyor.

TANIKLAR İFADE VERDİ

Narin Güran cinayeti davasında sanıkları savunan avukatların mahkemeye getirdiği tanıkların ifadesi alındı. Gazeteci Emrullah Erdinç'in aktardığına göre; ilk olarak tanık Cahit Kaya, kürsüye geldi. Ardından tanıklar Veysel Subatan, Rubbettin Kaya, Süleyman Kaya, Muhammet Kaya, Muhammet Yakut, elektrikçi Hasan ve Abdulsamed Yeşildağ ifade verdi. 14 yaşındaki tanık M.T.K. duruşma salonuna getirildi, ancak yaşı küçük olduğu için tanıklık yapmasından vazgeçildi. Mahkemede ayrıca, Narin’in erkek kardeşinin pedagog eşliğinde alınan ifade videosu izlettirildi.

TANIK CAHİT KAYA'NIN İFADELERİ

Tanık: Nevzat ile Arif Güran araba meselesi yüzünden beni çağırdı. Nevzat anlattı, sonra Arif Güran anlattı. Nevzat’a, para ödemesi gerektiğini söyledim. Ödemeyeceğini söyledi.

Hakim: Nevzat, ''Yakacağım ortalığı, ödemeyeceğim'' dedi mi?

Tanık: Salim Güran, ''10 bin lira ben, 10 bin lira Arif ödesin, 50 bin lira da Nevzat ödesin'' dedi.

Hakim: Nevzat kabul etti mi?

Tanık: Önce "param yok" dedi, sonra kabul etti.

Hakim: "Ben bu paranın hesabını sorarım'' dedi mi?

Tanık: Ben görmedim, günahını alamam, gördüğümü anlatıyorum.

Hakim: Ben de gördüğünü anlattığın için teşekkür ederim.

Hakim: Siz, neden aile meclisi kurup olaya el attınız?

Tanık: İkisi de bizim akrabamızdır.

Hakim: Yani sizi bu olayı çözün diye mi çağırdı?

Tanık: Evet, Arif Güran çağırdı.

Hakim: Siz aile meclisindeki toplantılara katıldınız mı?

Tanık: Yok, katılmadım.

TANIK VEYSEL SUBATAN'IN İFADELERİ

Tanık: Arif ile Nevzat arasında araba problemi vardı. Akşam Salim'in evine gittim.

Hakim: Seni kim çağırdı?

Tanık: Arif Güran çağırdı. Nevzat'ı çağırdılar, o da geldi. Nevzat’ın verdiği araba kusurlu çıkmış, 80 bin ödeme yapması gerekiyordu. "Arif'e haksızlık yapıyorsun" dedik. "80 bini ödemezsen mahkemede daha fazla olacak, aranızda anlaşın" dedim. Nevzat kabul etmedi, yanaşmadı. "Ben bu parayı ödemiyorum" dedi. Soy isimleri Kaya olan kişileri çağırdı. Nevzat, "Ben arabayı satmışım, gitmiş" dedi. Nevzat’a da bir haksızlık olmasın diye orta yolu bulmaya çalıştık. Salim Güran da "Madem bizim evde toplanmışsınız, bu meseleyi çözelim" dedi. Sonra Nevzat ödemesi gerekeni kabul etmişti. Nasıl etti bilmiyorum.

Hakim: Nasıl kabul etti?

Tanık: Zorla kabul etti gibi.

Hakim: Normal. Nevzat sizi tehdit etti mi?

Tanık: Hayır, biz oradan kalkınca, problem çözüldü diye düşündük.

Hakim: Tamam, herkes ödediğini söylüyor zaten de bu olay ne zaman oldu?

Tanık: Aşağı yukarı 2 ay var.

Hakim: Bu olaydan sonra Güran ile Bahtiyar ailesi arasında gerilim oldu mu?

Tanık: Şahit olmadım.

TANIK RUBBETTİN KAYA'NIN İFADELERİ

Tanık: "Bizim evimize gelebilir misin" dedi. Gittim, Nevzat, Salim, Arif oradaydı. Araba konusunun nedenini sordum, Arif Güran, Nevzat Bahtiyar'ın kendisine araba getirdiğini söyledi. 80 bin liralık bir araba meselesinden bahsettiler. Orada biraz ağız dalaşı oldu. "10 bin lira Salim, 10 bin lira Arif verecek" denildi. Nevzat, ''Bizim aramızda dava olmaz'' dedi.

Tanık (Nevzat Bahtiyar’a dönerek): Doğru mu Nevzat?

Hakim: Tamam, bana bak, Nevzat'a bakma.

TANIK İBRAHİM HALİL GÜRAN'IN İFADELERİ

Hakim: Tanıklık yapacak mısın?

Tanık: Yaparım.

Hakim: Yap.

Tanık: Ben ne bileyim, getir dediler, getirdik. Ben ve küçük oğlum bakkala gittik, oradan buzlaç aldık.

Hakim: Kaç liraya aldınız?

Tanık: Hatırlamıyorum, Sofi bakkal, 1 kuruş için gece yarısı bakkalı açan birisi. Ben bu yaşıma kadar o bakkalın hiç kapandığına şahit olmadım.

Hakim: Süheyla'nın orada kaç kişi vardı?

Tanık: Bedirhan… (Anlaşılmadı.)

Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Avukat Nahit Eren araya girdi:

Nahit Eren: Çocuğunla gittiğin saati söyler misin?

Tanık: 17.35 sıralarıydı.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı soruyor:

Avukat: Narin kaybolduktan sonra yangın oldu, nedenini biliyor musunuz?

Tanık: Elektrik tellerini birbirine nasıl çarpacaklar, çok mantıksız.

Savcı soruyor:

Savcı: Bakkala gittin mi?

Tanık: Evet.

Savcı: Bakkal bizzat orada mıydı?

Tanık: Evet, Sofi oradaydı.

Savcı: Kendisi ameliyat olduğunu söylüyor, ne ameliyatı?

Tanık: Raporlara bakabilirsiniz.

Sanık avukatı soruyor:

Avukat: Balkonda Narin’e ait olabilecek bir yazma görmüşsünüz. Siz ailece ne düşündünüz?

Tanık: Biz hep diyorduk, bu çocuğun tepeye çıkma durumu varsa da eve girmeden, onu birinin kaçırdığını düşündük. Hiçbir zaman bizim köy tarihinde çocuğun öleceğine dair söylenti çıkmadı.

Avukat: Yani siz yazma ile geldiğini mi düşündünüz?

Tanık: Evet.

TANIK SÜLEYMAN KAYA'NIN İFADELERİ

Zihinsel ve bedensel engelli olan tanık Süleyman Kaya gelince, Mahkeme Başkanı, "Süleyman nasılsın?" diye karşıladı. Daha sonra da yanına giderek "Rahat ol, heyecan yapma" dedi ve su verdi. Ardından sorgu başladı.

Hakim: Süleyman, biz seninle tanışmak istedik sadece. Siz Enes’le bakkala gittiniz mi?

Süleyman Kaya: Gittik.

Hakim: Ne aldınız?

Süleyman Kaya: Enerji.

Hakim: Enerji içeceği mi?

Süleyman Kaya: Evet.

Hakim: Bakkal yaşlı mıydı, genç miydi?

Süleyman Kaya: Yaşlı.

TANIK MUHAMMET YAKUT'UN İFADELERİ

Sorgu, tanık Muhammet Yakut ile Mahkeme Başkanı arasındaki ilginç bir diyalogla başladı.

Mahkeme Başkanı: Salim Güran neyin olur?

Muhammet Yakut: Bilmiyorum.

Mahkeme Başkanı: Boşver o zaman. Muhammet niye geldin, hayırdır?

Muhammet Yakut: Tanıklık yapacakmışım dediler.

Mahkeme Başkanı: Saat 17.30 gibi Enes geldi. Sen ne yapıyordun?

Muhammet Yakut: Araba yıkıyordum, Muhammet Kaya vardı. "Beni caminin yanına bırak, üvey babaannem beni görür, iş yaptırır, ben eve gideyim" dedi.

Diyarbakır Barosu avukatı soruyor:

Avukat: Orada başka kim vardı?

Muhammet Yakut: Muhammet Kaya ve… (anlaşılmadı) Kaya.

Avukat: Sohbet ettiniz mi?

Muhammet Yakut: Evet.

Avukat: Ne kadar sürdü?

Muhammet Yakut: 15 dakika falan.

Avukat: Başka sohbetiniz oldu mu? Yanınızda kim vardı?

Muhammet Yakut: Muhammet ve Süleyman Kaya.

Avukat: O gün bir daha görmediniz mi?

Muhammet Yakut: Hayır, görmedim.

Sanık avukatı, isim hatası olduğunu söyledi.

Eski Diyarbakır Baro Başkanı avukat Nahit Eren soruyor:

Nahit Eren: Eve gittiğinde saat kaçtı, hatırlıyor musun?

Muhammet Yakut: Hayır.

Nahit Eren: Sizin ev ile cami arasında ne kadar mesafe var?

Muhammet Yakut: 200 metre kadar

Nahit Eren: Tarif eder misin, 200 metre ne kadar?

Tanık: (Gösterdi)

Sanık Avukatı araya girdi: Zorlama sorular soruluyor.

Nahit Eren: Öğle yemeği yedin mi?

Muhammet Yakut: Evet.

Nahit Eren: Kaçta işten çıktığını hatırlıyor musun?

Muhammet Yakut: Hatırlamıyorum ama 12:30'da evdeydim.

Sanık Avukatı 3. kez araya girdi: Çarpaz sorgu yapılıyor.

Mahkeme Başkanı: Devam edin.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı soruyor:

Avukat: Enes’in öfke problemi var mıydı o gün?

Muhammet Yakut: Her zamanki gibiydi.

Avukat: Ne demek "her zamanki gibi?"

Muhammet Yakut: Yani sakindi.

Avukat: Hava sıcaktı, kısa kol giymiştir, kolunda iz, bir şey var mıydı?

Muhammet Yakut: Hayır, yoktu.

TANIK MUHAMMET KAYA'NIN İFADELERİ

Mahkeme Başkanı: Olay günü Enes’i gördün mü?

Muhammet Kaya: Evet. Enes, Muhammet Yakut ve Yağmur gittiler.

Mahkeme Başkanı: Enes sinirli miydi?

Muhammet Kaya: Hayır, sakindi. Muhammet, Yağmur ve Enes arabaya bindiler

Mahkeme Başkanı: Neden?

Muhammet Kaya: Muhammet Yakut dedi ki, ''Ben eve gideceğim, Enes beni de bırak" dedi.

Mahkeme Başkanı: Sen de normal hayatına devam MI ettin sonra?

Muhammet Kaya: Evet.

Mahkeme Başkanı: Süheyla'nın evini biliyor musun?

Muhammet Kaya: Biliyorum.

Mahkeme Başkanı: Oraya gittin mi?

Muhammet Kaya: Gitmedim.

Mahkeme Başkanı: Enes'in yüzünde morluk var mıydı?

Muhammet Kaya: Hayır.

Mahkeme Başkanı: Kıyafetini hatırlıyor musun?

Muhammet Kaya: Hayır.

Mahkeme Başkanı: Nereden hatırlayacaksın, doğru.

Sanık Avukatı araya girdi: Süleyman Kaya o gün yanında mıydı?

Muhammet Kaya: Ben gittiğimde Enes, Muhammet ve Yağmur oradaydı, bakkalın ön tarafında. Enes yeni geldiği için birbirimize sarıldık.

Mahkeme Başkanı: Bakkal orada mıydı?

Muhammet Kaya: Bakkalın oğlu oradaydı.

14 yaşındaki tanık M.T.K. duruşma salonuna getirildi ancak yaşı küçük olduğu için tanıklık yapmasından vazgeçildi.

ELEKTRİKÇİ HASAN'IN İFADELERİ

Hakim: O gün ne yapıyordunuz?

Tanık Hasan: Ben elektrikçiydim, Salim ile görüştüm. 1 saat beraber kaldık.

Hakim: İkindi ezanı okunmuş muydu?

Tanık Hasan: Bilmiyorum, okunmuş olabilir.

Hakim: Nerede görüştünüz?

Tanık Hasan: Tarlada.

Hakim: Neden görüştünüz?

Tanık Hasan: Elektrik işleri vardı.

Hakim: Kim vardı?

Tanık Hasan: Mehmet Atasoy ve Ramazan Atasoy vardı.

Hakim: Ne yaptınız?

Tanık Hasan: Karpuz yedik, muhtarlarla elimizi yıkadık.

Hakim: Başka yere gittiniz mi?

Tanık Hasan: Tahmini 16:00 gibi Salim’in yanından ayrıldım.

Hakim: Daha önceki ifadenizde başka bir saat vermiştiniz.

Tanık Hasan: ... (Burada bir cevap veremedi)

Hakim: Salim’in kıyafetlerini hatırlıyor musun?

Tanık Hasan: Hayır.

Hakim: Salim ile nasıl haberleştiniz?

Tanık Hasan: Gittiğimiz zaman oradaydı.

Hakim: Doğaçlama mı gittiniz?

Tanık Hasan: Doğrudan gittim.

Eski Diyarbakır Baro Başkanı avukat Nahit Eren soruyor:

Nahit Eren: Az önce "Ramazan Atasoy ve Mehmet Selim Atasoy orada" dediniz.

Tanık Hasan: Doğrudur.

Nahit Eren: Siz 15 dakika karpuz yediniz, sonra işi yaptınız. 17:30 gibi birbirinizden ayrıldınız, doğru mu?

Tanık Hasan: Evet.

Nahit Eren: Ramazan ve Mehmet Selim Atasoy 17:30 gibi orada mıydı?

Tanık Hasan: Hayır, değillerdi.

TANIK ABDULSELAM YEŞİLDAĞ'IN İFADELERİ

Mahkeme Başkanı: Narin'in kaybolduğu gün Hasan beyle nasıl konuştunuz?

Abdulsamed Yeşildağ: Mehmet Şerif Güran bana telefon açtı, bir arızadan bahsetti. Tamir için gittim, sonra bu kadar paraya yapacağımı söyledim.

Mahkeme Başkanı: Ne kadarsa anlaştınız?

Abdulsamed Yeşildağ: 3 bin TL'ye anlaştık.

Mahkeme Başkanı: Çok hızlı konuşuyorsun, işini de böyle hızlı mı yaparsın?

Abdulsamed Yeşildağ: Evet.

Mahkeme Başkanı: Maşallah. Kaç gibi Mehmet Şerif Güran ile konuştunuz?

Abdulsamed Yeşildağ: 16:00 gibiydi.

Mahkeme Başkanı: Tarlada ne yediniz?

Abdulsamed Yeşildağ: Karpuz yedik.

Mahkeme Başkanı: Menemen de yemişsiniz?

Abdulsamed Yeşildağ: Evet.

Mahkeme Başkanı: Kim kim yediniz? Çocuk var mıydı?

Abdulsamed Yeşildağ: 2 çocuk vardı.

Mahkeme Başkanı: Kız, erkek?

Abdulsamed Yeşildağ: Vallahi bilmiyorum.

Mahkeme Başkanı: Ramazan Atasoy orada mıydı?

Abdulsamed Yeşildağ: Çevre.

Mahkeme Başkanı: Babası orada mıydı?

Abdulsamed Yeşildağ: Babası yoktu.

Mahkeme Başkanı: Oradan kaçta ayrıldınız?

Abdulsamed Yeşildağ: 17:40 gibi.

Mahkeme Başkanı: Karpuz yediğiniz yerde başka kim vardı?

Abdulsamed Yeşildağ: Çocuk vardı.

Mahkeme Başkanı: Ne yapıyorlardı?

Abdulsamed Yeşildağ: Oyun oynuyorlardı.

Mahkeme Başkanı: Salim’in olay günü kıyafetlerini hatırlıyor musun?

Abdulsamed Yeşildağ: Vallahi hatırlamıyorum.

NARİN’İN KARDEŞİ E.G.’NİN İFADELERİ

Yeşildağ'ın ifadesinin ardından, Narin’in 6 yaşındaki erkek kardeşi E.G.'nin pedagog eşliğinde alınan ifade videosu mahkeme salonunda izlettirildi.

Soru: Odada kim uyuyordu?

E.G.: Abim ve annem koltukta, Muhammed abim yerde yatıyordu.

Soru: Hediye yengen nasıl geldi, ilk gelişinde?

E.G.: Onu bilmiyorum. İlk gelişini bilmiyorum.

Soru: İkinci gelişinde neden gelmişti?

E.G.: Annem çamaşırları ona bırakmıştı, ondan.

Soru: Peki, acele ediyor muydu?

E.G.: Normaldi.

Soru: Narin nereye gitti?

E.G.: Camiye gitti. Saat 15:00'te çıktı, daha gelmedi.

Soru: Narin camiye gidince siz ne yapıyordunuz?

E.G.: Karpuz yiyorduk.

Soru: Sonra ne yaptınız?

E.G.: Teyzemgile gittik.

Soru: Annen evdeyken ne yapıyordu?

E.G.: Uyuyordu. Yengem geldi, çamaşırları bana verdi, gitti.

Soru: Annen nerede uyuyordu?

E.G.: Klima odasında uyuyordu.

Soru: Sonra yengen geldi mi?

E.G.: Evet, ikinci defa geldi.

Soru: Peki yengen ilk geldiğinde sana kızdı mı?

E.G.: Kızmadı.

Soru: Sinirli, mutsuz oldu mu hiç?

E.G.: Normaldi.

Soru: Peki o yengen gelmişti, çamaşırları sana bıraktı, sonra ne yaptı?

E.G.: Bıraktı, gitti.

Soru: Peki böyle telaşlı mı gitti?

E.G.: Sakin gitti.

Soru: Peki o gün “ne oluyor, bunlar niye böyle konuşuyor” diye düşündün mü?

E.G.: Sadece Narin yoktu.

Soru: Sana bir şey dedi mi abilerin?

E.G.: Demedi.

Soru: Peki baban sormadı mı sana? Sen de evdeydin, Narin evde miydi?

E.G.: Babam evde değildi.

Soru: Sonra geldi ama değil mi?

E.G.: Geldi.

Mahkeme Başkanı, tanık ifadelerinin bittiğini, tanıkların isterlerse duruşmayı takip edebileceklerini söyledi.

DARA ÜS BÖLGESİ KAMERA KAYITLARI İZLENDİ

Mahkeme başkanı, sanık avukatlarının talep ettiği Dara Üs Bölgesi kameralarından görüntülerin geldiğini ve salonda izleneceğini açıkladı. Mahkeme Başkanı, "Sanık avukatlarının talebi üzerine Diyarbakır Başsavcılığı'na yazdık. Ben de izlemedim. Birlikte göreceğiz. İnşallah sizin talep ettiğiniz görüntülerdir gelenler" ifadelerini kullandı.

Tanık ifadelerinin tamamlanmasının ardından mahkeme başkanı, Arif Güran'a seslenerek, "Arif bey, ısrarla üzerinde durduğunuz videolar Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından izlenmiş ve bir husus olmadığı için es geçilmişti" dedi. Arif Güran, "Dara-2 mi?" diye sordu. Mahkeme başkanı, "Evet dediğiniz bu değilse, başka kamera varsa onu da alırız” dedi. Ardından, Dara-2 isimli video, salonda izlettirildi.

Mahkeme başkanı, "Kamera görüntüleri ile ilgili bir değerlendirme yapacağız. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nı telefonla arayıp, hangi kayıt olduğunu soracağız. Yanlış anlaşılmasın" diyerek, mahkeme heyeti ile birlikte dışarı çıktı.

ARİF GÜRAN, "O KAYITLAR MAHKEMEYE GELMEZSE AÇLIK GREVİ YAPACAĞIM" DEMİŞTİ

İlk duruşma öncesi gazeteci Rojda Altıntaş’ın YouTube kanalına konuk olan Narin'in babası Arif Güran, "Evime 700 metre uzaklıktaki kameranın kayıtları neden iddianamede yok?” demişti. Güran, görüntülerin mahkeme kayıtlarına alınmaması durumunda 3 oğluyla birlikte TBMM önünde açlık grevi yapacağını da söylemişti.

SALİM GÜRAN İLE RAMAZAN ATASOY'UN TELEFON KAYITLARI DİNLENDİ

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren'in talebi üzerine, dün tanık olmak istemediğini belirtip cezaevine geri götürülen 15 yaşındaki Ramazan Atasoy’un, Salim Güran ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinin kaydı dinlendi. Güran ile Atasoy arasındaki Kürtçe telefon kaydının çevirisi de yapıldı.

GÜRAN İLE ATASOY ARASINDAKİ TELEFON KAYDINDA NELER VAR?

Narin Güran'ın amcası Salim Güran ile işçisi Ramazan Atasoy arasında, Narin'in kaybolduğu gün yapılan telefon görüşmesinin kayıtları, soruşturma dosyasına girmişti. 21 Ağustos Çarşamba günü saat 18.38.02'de cep telefonu ile yapılan 37 saniyelik Kürtçe görüşmenin ses kaydı, yeminli tercüman tarafından incelenmiş, 13 Eylül'de tutanak halinde soruşturma dosyasına eklenmişti.

Dosyaya eklenen tutanakta ses kaydına ilişkin şu ifadeler yer alıyor:

1. Erkek şahıs: Alo (Alo)

2. Erkek şahıs: Ramazan

1. Erkek şahıs: Haa (Efendim)

2. Erkek şahıs: Sona doğru senin bir şeyin düşmüş, sınırın orda, sona doğru

1. Erkek şahıs: Hııı

2. Erkek şahıs: Sınırın orada, senin bir şeyin

1. Erkek şahıs: Tamam, Hıı

2. Erkek şahıs: Sınırın orada, sınırda, taşların orda

1. Erkek şahıs: Heeee

1. Erkek şahıs: Biri yerdedir haaa

2. Erkek şahıs: Tamam ben şimdi gider alırım

1. Erkek şahıs: Ee Tamam

2. Erkek şahıs: Tamam

Nahit Eren: Su içinde olan ceset nasıl olur da karasal larvalar taşır?

Duruşmada, Narin'in babası Arif Güran ve ağabeyi Baran Güran ile tutuklu sanıklar Salim Güran, Yüksel Güran ve Enes Güran, mahkeme heyetinin kararıyla dışarı çıkarıldı ve salonda tutuklu sanıklardan sadece Nevzat Bahtiyar kaldı. Ardından eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren'in talebiyle, Nevzat Bahtiyar'ın yer gösterme videosu ekrana yansıtıldı. Nahit Eren, "Üzülerek söylüyorum, vücut üzerindeki larvalar, canlılar İstanbul Adli Tıp’a gitti. Rapordan okuyorum; 'Bu haliyle cesedin bazı kısımlarının karada kaldığı değerlendirilmektedir" ifadelerini kullandı. Eren, "Su içinde olan ceset nasıl olur da karasal larvalar taşır?" diye sordu.

VİDEONUN İZLENMESİNİN ARDINDAN NAHİT EREN VE MAHKEME BAŞKANI İLE NEVZAT BAHTİYAR ARASINDA ŞU DİYALOGLAR GEÇTİ

Mahkeme Başkanı: Bu küçük alan, Narin kızımızın bırakıldığı yer. Buyurun Nahit Bey, sorunuzu alalım.

Nahit Eren, Nevzat Bahtiyar’a döndü ve sordu: Bu raporu anladın mı?

Nevzat Bahtiyar: Anlamadım.

Nahit Eren: Bu rapor diyor ki, Narin’in naaşından, ceset diyemiyorum, Adli Tıp Kurumu dedi ki, bulunduktan 19 gün önce öldürülmüş. Bunu nereden elde ediyorlar? Böceklerden, larvalardan... Narin’in bedeninde bunlardan çok vardı ve buradan tarih çıkarıyorlar. Şimdi rapor diyor ki, bu naaş tamamen suyun içerisinde kalsa bu böcekler yaşamaz. O yüzden sana bir kez daha soruyorum, Nevzat Bahtiyar, sen daha önce başka yere gömdün mü?

Nevzat Bahtiyar: Kesinlikle hayır.

Mahkeme Başkanı: Çuvalın tamamı su altına girdi mi, taş ıslandı mı?

Nevzat Bahtiyar: Taş hepsi ıslanmadı, ben de çok hatırlamıyorum.

Nahit Eren: Sen arama faaliyetlerinden dolayı DSİ suyunun oraya yönlendirildiğini biliyorsun değil mi?

Nevzat Bahtiyar: Evet.

Nahit Eren: Az önce bir kısmı dışarıda kaldı dedin, senin yol mesafen bilemedin 7 dakika. Orada sen başka ne yaptın?

Nevzat Bahtiyar: Orada ip aradım.

Nahit Eren: Dışarıda kalan kısmı bildiğimiz kadarıyla bacağı...

Nevzat Bahtiyar: Bacağını hatırlamıyorum.

Nahit Eren: O kısmın toprağa mı, yoksa suyun üstünde mi kaldı?

Nevzat Bahtiyar: Suyun üstünde kaldı.

Nahit Eren: Sayın Başkan, ben alacağım cevabı aldım.

Mahkeme Başkanı: Nevzat Bahtiyar, dön etrafına bak. Bu kadar insan burada, kaç gündür buradayız. Duygu sömürüsü yapmıyorum. Bir birey olarak soruyorum. (Mahkeme başkanı üzerindeki cübbeyi çıkarttı.) Senin geçen celse verdiğin beyanlar doğru mu? İftira mı? Bak, yeni kamera kayıtları çıkabilir.

Nevzat Bahtiyar: Bilmiyorum, hatırlamıyorum.

Mahkeme başkanı: Hatırlamıyorum değil, sakladığın bir şey var mı?

Nevzat Bahtiyar: Yok

ARİF GÜRAN, EŞİ VE OĞLUYLA GÖRÜŞTÜ

Duruşmaya, 1 saat ara verildi. Verilen arada Arif Güran, mahkeme başkanının izniyle eşi Yüksel Güran ve oğlu Enes Güran ile duruşma salonunda görüştü.

Aranın sona ermesiyle birlikte, mahkeme heyeti, sanıklar, tanıklar, avukatlar ve izleyiciler yerini aldı. Duruşma yeniden başladı.

ARİF GÜRAN'IN YERİ DEĞİŞTİRİLDİ

Arif Güran, tanıkların olduğu bölümde eşi Yüksel Güran’a yakın bir yere oturdu. Bunun üzerine mahkeme başkanı, “Duruşma düzeni sabittir, herkesin yeri bellidir" diyerek, Arif Güran’ın oturduğu yerden kalkmasını istedi. 

"GİDİN YALAN KONUŞUN" DEDİKTEN SONRA YUMRUKLU SALDIRIYA UĞRAYAN KADIN: BEN O SÖZLERİ BASINA SÖYLEDİM

Narin'in cesedi otopsi işlemleri için Diyarbakır Adli Tıp Kurumu (ATK) Müdürlüğüne götürülürken, cenaze bekleme salonu önünde bekleyen bir kadın “Gidin yalan konuşun, tamam mı” diye bağırmıştı. Ailenin yakını Oya Yorulmaz adlı kadın, bu sözlerin ardından yanında bulunan bir erkeğin yumruklu saldırısına uğramıştı. Oya Yorulmaz, bugünkü duruşmada tanık olarak dinlendi. Mahkeme başkanının, "Gidin yalan konuşun" ifadesini sorduğu Yorulmaz, "Ben o sözleri basına söyledim. 'Gidin yalan haber yapın' anlamında söyledim. Çünkü yalan haber yapıyorlardı" yanıtını verdi.

OYA YORULMAZ'IN İFADESİ ŞÖYLE:

Mahkeme Başkanı: Oya Hanım, niye geldiniz?

Oya Yorulmaz: Benim bir ilgim yok. Benim dayımgiller, biz oraya gittik, Adli Tıp Kurumu'na gittik. Basın arkamdan geliyordu. Annem şeker hastası, arkadan gelirken kardeşim bana 'abla sus' dedi, kafamı böyle yaparken yumruk bana geldi.

Mahkeme Başkanı: Kardeşiniz kim?

Oya Yorulmaz: Taner... (anlaşılmadı)

Mahkeme Başkanı: Orada ne söylediniz?

Oya Yorulmaz: "Gidin yalan haber yapın" dedim.

Mahkeme Başkanı: Kime?

Oya Yorulmaz: Basına.

Mahkeme Başkanı: Ciddi misiniz?

Oya Yorulmaz: Evet.

Mahkeme Başkanı: Tekrarlıyorum, "gidin yalan konuşun" diye bağırdın mı?

Oya Yorulmaz: Evet, çünkü yalan haber yapıyorlardı.

Kadın savcı araya girdi: Ben kendim izledim, sana yumruk atıyorlar

Oya Yorulmaz: Basına söyledim.

Savcılık, tutukluluğun devamını istedi

Savcı, tutukluların tutukluluk halinin devam etmesini talep etti.

Mahkeme başkanı, Dara-2 kamerasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Görüntülerin oldukça fazla olduğunu ve bunların ayırt edilip getirileceğini belirtti.

Diyarbakır Barosu: Tutukluluk talebine katılıyoruz

Diyarbakır Barosu'ndan bir avukat konuştu:

"Tutukluluk devamı talebine katılıyoruz. Birsen Güran, 4 ayrı ifade verdi ve eski beyanlarını kabul etmedi. 23 Ekim'de verdiğiniz ifade gerçek iradenize uygun muydu? Birsen Güran’ın ifadesinde, "Narin 17:40’ta evimize geldi" şeklinde çok net bir açıklama var. Salim Güran’ın yönlendirmesi olduğunu düşünüyoruz. Mantık şu: Bir terlik bulsam ve bunun Narin'e ait olduğunu düşünsem, kolluk kuvvetlerine teslim ederim. Muhammet Kaya aracına alıyor, fakat Muhammet Kaya, bu terliğin Narin'e ait olduğunu düşündüğü halde nasıl olur da vermiyor?

Aile neden toplantıları gizliyor? Bir kısmı yapıldığını, bir kısmı yapılmadığını söylüyor. Güran ailesinin telefon kayıtlarını silmesi ise ayrı bir konu. Buradakilere soruyorum, en son ne zaman telefon kayıtlarınızı sildiniz? Eğer sadece Salim Güran silseydi, tesadüf olabilir diye düşünebilirdik. Ancak eğer birden fazla kişi bunu yapıyorsa, bu durum şüphe uyandırır.

Salim Güran, olay günü birçok görüşme yapıyor. Bir görüşmede saat 15.16 diyor, bir sonraki görüşmesinde ise 'Çingeneler kaçırmış olabilir' diyor. Sayın Başkan, Salim bu saati nereden biliyor? Salim Güran, kendi beyanıyla karşıdakine 15.16 demesi kuşkuludur. Peki, çingenelere yönelik bir adım atıldı mı? Ben böyle bir şeye rastlamadım.

Sayın Başkan, Salim Güran mahkemede ısrarla 'kıyafet değiştirmedim' diyor ama daha önce kıyafet değiştirdiğini söyledi. Biz hangisine inanacağız? Narin’in DNA’sının çıktığı araç peki? Birazdan sanık avukatları savunma yapacak ama sayın başkan, araçta bulunan tek DNA o. Dolayısıyla bir şekilde aylar önceki nişan konusuyla DNA oraya gitmemiştir.

"YÜKSEL GÜRAN'IN FAİL OLDUĞUNA İNANIYORUZ"

Yüksel Güran’ın bu eylemde fail olduğuna inanıyoruz, daha önce verdiği röportajlar var. Annenin Enes’i korumaya yönelik davranışları garip. Nihayetinde jandarma görevlisinin kendisiyle bir husumeti yok, ancak Enes ile ilgili 'ne yapabilirim' diyorsa, bu doğru tespit edilmiştir.

Enes’in beyanında ise şu çelişkiler var: 'Ben 17.30’da eve gittiğimde Hediye’yi görmedim, ama Hediye çıkarken ben Enes’i gördüm' diyor."

ESKİ DİYARBAKIR BAROSU BAŞKANI NAHİT EREN: İNANILMAZ BİR KURGU YAPTILAR

Gazeteci Rojda Altıntaş'ın aktardığına göre; eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, mahkeme başkanına şunları söyledi:

"Şu an öldürmekten 4 sanık var. Öldürmeye iştirak alanında yeni faillerin çıkacağı anlamında eklemeler olabileceği kanaatindeyim. Benim en çok dosyada şaşırdığım konu şu; belki hayatınızın en değerlisini kaybediyorsunuz ve dönüp baktığınızda o günü ilmik ilmik hatırlarsınız. 'Ben o gün ne yaptım?' deriz.

Narin'in daha erken bir iddianame ile faillerinin getirilmesini maalesef yaşayamadık. Köydeki çevredeki şüpheler keşke daha erken fark edilebilseydi. Bir şekilde gecikti. Ama dediğim gibi, hayatlarında hiçbir şekilde unutmayacakları, saniye saniye söylemeleri gereken Narin’in çevresinin ifadeleri bir günü bir günlerine uymuyor.

Biz bu karanlıkla bu dosyanın içerisindeydik ama her ortaya çıkan delil, maalesef aile bireyleri açısından yeni bir stratejiye götürdü. Kolluk soruşturma aşamasında Narin’in kaybolduğu tarihi 18.00 olarak biliyorlar. Bu yüzden kamerada 18.00 görüntüleri var. Neden diyorsunuz? Çünkü bulunduktan sonra yeniden görüntüler incelendi, kırmızı araç tespit edildi ve bir şekilde Nevzat Bahtiyar, kırmızı aracın sahibi olarak tespit edildi. Aylardır Narin’e çalışan bir avukat olarak, Narin’in evden çıktıktan sonra aracın görüldüğü saati 15.40 olarak belirledik. Narin’in kesin bilgi vermiyor. Biz Narin’in öldürüldüğü saati 18.00’den sonra biliyoruz. Neden? Çünkü kurgu düzeni var. Yani bir şekilde 15.11’de eve doğru giderken, o okulun tesadüfi kamerası olmasa biz gerçekten Narin’in nereden nereye gittiğini bilmeyeceğiz. Patika yoldan yukarıya gidiyor, kendisiyle birlikte olan akranları, Narin’in kendisine tepeden el salladığını söylüyorlar. Bu bize ne zaman söylendi?

Bunu bilen insanlar 17.40’a yönelik inanılmaz bir kurgu yaptılar. Arif Güran da bilsin, bu dosyaya giren her şeye vakıf olmak için inanılmaz mücadele gösterdik. Bu dosyadaki tek bir bilgiyi tek bir gazeteciye vermedim. Bu şüpheliler dışarıdayken, içerideki ifadeler yayınlandı.

Organizasyon şöyle devam ediyor: 'Bizim Enes’i evden çıkarmamız lazım' diye düşünülüyor. Ama Enes aslında evin içerisinde. Elimizde bilimsel anlamı olan daraltılmış baz istasyonu verisi var, belki bunu tartışacağız. Savcı hanım sordu. Osman Güran’a, Dicle Üniversitesi'nin Salim’in verdiği bazdan bahsettiniz. Bu dosyada inanılmaz bir avantajımız vardı, surdan, bağlardan, Çarıklı’ya kadar olan alanı kapsayan bir baz istasyonu verisi var. Alıyor. Yani şunu anladım: Hareketlilik, değişen baza göre size yer belirtiliyor. Bu dosyayla birlikte şunu anladım: Bu cep telefonu, benim ayak izim. Birçok uzmana sordum, evet HTS kayıtları kesin olmayabilir ama baz istasyonu verisi, sağlıklı bilimsel anlamda, kesik bir delil olarak kabul edilebilir.

Enes, tek kız kardeşin kaybolmuş. Telefonu 16.13’te okulun yanında kapanıyor, peki telefon şarjdaydı da nasıl şarj bitti? Ve ne zaman açılıyor bu telefon? Gece sabaha karşı 04.00’te. Enes o evden çıkarıldı, getirildi bakkala kondu. [Plana göre] Orada tanıklardan biri konuştu. Eğer Enes dışarı çıktıysa, Muhammet Yağmur’un arasına bindi. 200 metreyi tarif et dedim, edemedi. Çok yakın bir nokta. Enes’in evde uyuduğuna dair beyanlar verildi. Peki organizasyonda bir ihmal de var. Furkan bize ne söylüyor? Ufuk’un ağabeyi, eve geldim kardeşimi tek başına gördüm dedi. Çıktım baktım, Ufuk yoktu, Enes’le evde oturuyordu.

O görüntülerde Enes her defasında raporları ve belgeleri soruyor. Sorguda da söyledim, diş fırçası ve camiye giderken kendisini öpme konusu gibi detaylar var. Bir şekilde kaygılı bir hali vardı. Bir narinin kimler tarafından ve nasıl öldürüldüğüne dair şüphelerimiz var. Sanıkların mahkumiyet alacağına kesinlikle inanıyoruz. Bu cinayetten dördünün de sorumlu olduğuna inanıyorum. Bu nedenle sanıkların tutukluluk halinin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum."

Eren, Narin'in ölümüne dair sorumluluğu bulunan sanıkların cezalandırılmasını talep etti ve sanıkların tutukluluk halinin devamını savundu.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı avukat, kilit noktanın, "ağabey Enes Güran olduğunu" savundu, tüm sanıkların üst sınırdan cezalandırılmalarını istedi.

Rojda Altıntaş'ın aktardığına göre Bakanlığın avukatı, şunları söyledi:

"Narin kızımızın öldürülmesindeki maddi gerçeğin ortaya çıkması herkes için önemlidir. Tüm sanıklardan şikayetçiyiz. İmam Recep Kaya, Devran Güran (terlik konusu ile aşama geçemedi), İsa Kaya, İbrahim Kaya (Nevzat'a teklif ileten aracılar), ve yaşı küçük iki kız çocuğun da ifadelerinin alınması gerek. Bu olayın aile içerisinde gerçekleştiği ve saklandığı görülmektedir. Nitekim alacak verecek meselesinde bir sorun olmadığı belirlenmiştir. Tutukluluk hallerinin devamına ve sanıkların üst sınırdan cezalandırılmalarını talep ediyoruz.

Enes Güran'da diş içi ve gözünde morluklar görülüyor ama maalesef diş izinde ayrım yapılamıyor. Salim Güran’ın aracı inceleniyor, aracın şoför koltuğunda oturma kısmında DNA tespit ediliyor. Bunlar tespit edilince amca Salim Güran tutuklanıyor. 6 gün sonra Narin kızımızın bedeni bulunuyor. Yüksel Güran, kızının öldüğünden gayet emin, oğlu Enes’i ise koruma çabasında. Bunlar benim beyanım değil, jandarma tutanaklarına dayanan verilerdir.

Kilit isim Enes Güran. Kardeşleriyle görüşmeleri var. Eren Güran’a, 'Abicim kimseyle konuşma' diyor. Bu görüşmelerin yayınlanması hukuka aykırı olsa da, ben bunu delil olarak kabul ederim. Şüphelinin gözlerinde morlukların ilk olarak mısır tarlasında olduğunu söylüyor. Ancak kaç gün geçmiş? Dolayısıyla kilit noktanın Enes Güran olduğunu düşünüyoruz."

SALİM GÜRAN, SUÇLAMALARI REDDETTİ: 8 YAŞINDA BİR MELEK! 

Amca Salim Güran, "Çoğu senaryo bu çocuğu diyor evde öldürdüler, baz kaydırdılar, öyle şey mi olur? 8 yaşında melek ya. Suçsuzum, beraatimi istiyorum" dedi.

Bakan bile aileye başsağlığı dilemedi

Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ, şunları söyledi:

“Bu ülkenin bakanı bile bu magazinsel haberlerle, bu aileye başsağlığı dilememiştir. Biz hukukçuları tatmin eden bir iddianame hazırlanmadı. Soruşturmanın bütünselliği bozulmuş, aynı olayla ilgili onlarca tutuklu varken, kusura bakmayın ama acele işe şeytan karışır derler. Bu acele bizi hataya götürecektir. Soruşturma, en başından beri kasıtlı olarak Güran ailesi üzerine yoğunlaştırılmıştır. Üfürükçülere aile mi götürmüş?

Soruyorum size; evin kapısı yok mu? Kapının kilidi yok mu? Söylenen iddialar doğruysa, o 3 çocuk o evde amcayı yaşatır mıydı? Diğer iddia ise, Enes’in çocuğu öldürmüş olduğu yönünde. HTS kayıtlarına baktığımızda ise ne Enes’le ne de Yüksel ile Salim Güran arasında herhangi bir irtibat göremezsiniz.

"NEVZAT KATLETTİ"

O çocuk o tepeye çıkmamış, Nevzat tarafından vahşice katledilmiştir. Sayın başkan, sebepsiz yere öldürmek diye bir kavram da vardır. 4 insanın sebepsiz yere öldürmesi saçmalıktır. Gerçek olan şu ki, minnacık bir beden toprağa gömülmüştür.

Aile, Uğurcan Güran’ın düğün davetiyesini dağıtmak için batmana ve Derik’e gitti. Nevzat bunu biliyordu, önceden planladı. Annesi Zeynep Bahtiyar, kimin nereye gideceğini önceden sormuştu. Sayın başkan, Nevzat’ın yaptığı iğrençlik ve acımasızlık ortadadır. Biz bunun Nevzat tarafından yapıldığına yüzde yüz eminiz. Nevzat bir katildir.

Çocuğun battaniyeye sarıldığı bir düzmece hikâyedir. Ortada bir battaniye yoktur. Nevzat Salim’den korktuğunu ifade etmiştir. Madem korkuyor, neden ifadesini değiştiriyor? Kendi günahını zaten Salim’in boynuna bağlamış. Nevzat asla aileden de korkmuyor. Küçücük bir beden, sözde görmemesi gereken bir şey mi okudu? 8 yaşındaki bir masum, lahit olduğu için öldürülüyor, fakat 50 yaşında biri suça dahil ediliyor. Akla ve mantığa sığıyor mu?"

DURUŞMANIN BİRİNCİ GÜNÜNDE NELER YAŞANDI?

Duruşmanın 13 saat süren ilk gününde tutuklu bulundukları cezaevinden yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde adliyeye getirilen sanıklar amca Salim Güran, anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran ve Narin'in cesedini taşıyan Nevzat Bahtiyar ifade verdi.  Nevzat Bahtiyar, mahkemede verdiği ifadede, amca Salim Güran'ın kendisine, "Yüksel ile cinsel ilişkiye girerken Narin gördü, bu yüzden öldürdüm" dediğini söyledi. Bahtiyar, "Büyük ihtimal boğarak öldürdüler. Cesedi ahırdaki torbaya ben koydum. Amcası benden Narin'in cesedini parçalamamı istedi. Vicdanım el vermedi" ifadelerini kullandı.

Anne Yüksel Güran olay gününü anlattı. Hakimin, Narin'in cesedi bulunmadan önce televizyona verdiği röportajda, "Kim öldürdüyse getirsin, mezarı olsun" dediğini söylemesi üzerine Yüksel Güran, "Demedim, herkes yalan söylüyor" dedi.  Anne Güran, "Salim Güran ile ilişkiniz var mı?" sorusuna da "Salim ile ilişkim olsa beni öldürün, namusuma leke sürmeyin" yanıtını verdi.

Anne Yüksel Güran'ın ardından ifade veren Amca Salim Güran, baz kayıtlarını kabul etmediğini dile getirdi. Amca Güran, önce  telefonundaki mesajları "eskort mesajları" olması sebebiyle sildiğini söyledi, sonra mesajları silme sebebinin "keleş mermisi" olduğunu öne sürdü. Amca Güran soruşturma sürecinde de aynı çelişkili ifadeleri vermişti. Aracında Narin'in DNA'sı tespit edilen Salim Güran, Narin'in aracına "kesinlikle binmediğini" söyledi, "Narin'in cesedinin üzerine çalıyı sen mi koydun?" sorusunu, "O dere çok uzun. Jandarma bulamamış, ben mi bulacağım?" diye cevapladı.

Baba Güran, hakimin, "Aile arasında 'Biz bu cinayeti Nevzat'a yıkalım' diye karar aldınız mı?" sorusuna "Hayır Hakim Bey, ben çocuğumun katili ile mi anlaşacağım?" cevabını verdi. Arif Güran, oğlu Enes Güran'a "Çok konuşma" demesinin sorulması üzerine de "Ben miyim katil? Oğlumu mu koruyorum? Oğluma ne diyeyim? Sadece moral vermişim" diyerek tepki gösterdi.

DURUŞMANIN İKİNCİ GÜNÜNDE YAŞANANLAR

İlk günkü gergin duruşmada hakim karşısına çıkan 4 sanığın ardından, ikinci gün tanıkların ifadeleri alındı.

Amca Salim Güran'ın eşi Birsen Güran, mahkemede, savcılıktaki ilk ifadesini baskı ve şiddet altında verdiğini söylerken, korktuğu için değiştiremediğini belirtti.

Mahkemede tanık olarak ifade veren Baran Güran ve diğer aile üyeleri arasında sert tartışmalar yaşandı.

Diyarbakır Barosu avukatının, abi Baran Güran'a sözleri sonrası baba Arif Güran sinirlenerek yerinden kalktı. Sinir krizi geçiren Arif Güran, salonu terk etti. Güran, ambulansta ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırıldı.