İstanbul Bağcılar’da yeni adıyla 15 Temmuz, asıl adıyla Enver Mahallesi’nde 13 Ocak günü 12 yaşında Suriyeli bir kız çocuğu öldürüldü. Anne Güli S; 4 çocuğu 15 yaşındaki kızı Dilova S, hayatını kaybeden Meryem S, Muhammed Ali S. ve yaralanan 5 yaşındaki Ahmet S. ile 1487 numaralı sokakta yaşıyordu. İddiaya göre yine Suriyeli Zekeriya A. evde sadece Meryem ve Ahmet varken apartmanın giriş katındaki daireye girdi, kardeşlere taşla saldırdı. Meryem S. hayatını kaybederken Ahmet S. başından ve gözünden yaralandı.
Polis evde yapılan incelemenin ardından hırsızlık şüphesi üzerinde duruyor. Suriyeli çocukların babalarının Almanya’da olduğu, ailenin Almanya’ya gidebilmek için para biriktirmeye çalıştığı, Zekeriya A’nın da bu parayı aradığı iddia ediliyor. Dün Bakırköy Adliyesine sevk edilen Zekeriya A’nın savcılıktaki ifade işlemleri gazetemiz baskıya hazırlandığı sıra sürüyordu.
Cinayetin işlendiği Enver Mahallesi’nde Mahalleli; yakınlarda bir tekstil atölyesinde çalıştığı iddia edilen Zekeriya A’yı tanımadığını, sadece Suriyeli ailenin evine gelip giderken gördüğünü söylüyor.
MAHALLELİ "TANIMIYORUZ" DİYOR
Eski evlerin üst üste dizildiği, bir yandan da rezidans inşaatlarının devam ettiği Enver Mahallesi, göçmenlerin yoğun yaşadığı mahallelerden biri. Düşük kiralar, sadece bir sokakta dahi birkaç tane bulunan merdiven altı tekstil atölyeleri Bağcılar’ı ve Enver Mahallesi’ni ucuz iş gücü göçmenler için bir merkez haline getiriyor.
İnşaatları, çoğu tabelasız onlarca tekstil atölyesini geçerek cinayetin yaşandığı sokağa geliyoruz. Köşedeki markette çalışan kasiyer, aileyi tanımadığını, cinayeti de yalnızca haberlerden duyduğunu söylüyor.
Evrensel’in haberine göre, kimi aynı sokakta, en fazla iki sokak ötesinde yaşayan 10’a yakın kişi de aynı yanıtı veriyor: ‘Tanımıyorduk.’ Cinayeti duyunca cevap vermeden uzaklaşanlar da var.
Eve birkaç dakika uzaklıktaki diğer dükkanlara sorduğumuzda gelen yanıtlar da benzer. Bir bakkalda olumsuz yanıt alınca, ‘Herkes tanımadığını söylüyor’ diyoruz, yanıt ‘Suriyelilerdi zaten’ oluyor. Bir başka esnaf ise ‘Burada kimse bu olayı konuşmuyor, ben dün haberlerde gördüm’ diyor.
BİR SENEDİR AYNI BİNADA YAŞIYORLAR
Yaşadıkları apartmanın önünde Suriyeli ailenin üst komşusu kadın, olay anında evde olmadığını anlatıyor. Güli S’nin Türkçe bilmediğini, sadece ‘merhaba, merhaba’ kadar iletişim kurabildiklerini söylüyor. Önümüzdeki ay Suriyeli ailenin evde bir yılının dolacağını söylüyor. Aileyi tanımadığını, kiracı olduklarını, 4 çocuğu olduğunu anlatan kadın; sadece anne Güli S’nin temizleme işinde çalıştığı tekstil atölyesini tarif ediyor. Çocukların okula gidip gitmediğini bilmediğini, 5 yaşındaki Ahmet’in konuşamadığını öne sürüyor.
FAİL ÖNCEKİ GÜN DE EŞİYLE GELMİŞ
Apartmanın hemen bitişiğinde bir tekstil atölyesi daha var. Atölye önündeki genç kadına cinayet sorulduğunda atölyeden genç Suriyeli bir işçiyi çağırıyor. Suriyeli işçi, olayı şöyle anlatıyor: “Biz annenin feryadını duyup atölyeden çıktık. Anne orada ağlarken Zekeriya da oradaydı. Ama biz onun yaptığını bilmiyorduk tabii, sonra kamera görüntüleri çıkınca öğrendik. Anne ağlarken o da kalabalığın arasında duruyordu. Biz aileyi çok tanımıyorduk. Sadece küçük oğlunun konuşamadığını biliyordum, ölen kızı sadece eve gelip giderken görüyordum. Adam (Zekeriya) dün de eşiyle misafirliğe gelmişti evlerine.” Ancak tüm bunları anlatan işçi daha sonra Zekeriya A’yı tanımadığını öne sürüyor.
EVİ 15 YAŞINDAKİ DİLOVA GEÇİNDİRİYOR
Anne Güli S’nin çalıştığı atölye tabelasız, camekanına beyaz film çekilmiş tekstil atölyesi.
Evrensel’in sorularını Usta Emine yanıtlıyor: “7-8 aydır burada çalışıyordu. Küçük çocuğu Ahmet’le buraya gelirdi. Vefat eden kızı (Meryem) okuyordu, bir de ikizi vardı Muhammed Ali. İkisi ortaokula gidiyordu. Güli buraya vakit buldukça geliyordu, asıl evi geçindiren Dilova’ydı. 15 yaşındaydı, ben öyle biliyorum. O başka bir tekstil atölyesinde aylıkçıydı. Bizim Güli’ye öyle çok para verecek bir durumumuz yoktu. Yaptığı işe göre 4 bin, 5 bin verirdik. Kocası dış ülkedeydi, onun yanına gitmek istiyordu. Kimseyle bir sıkıntısı yoktu.”
Cinayetten sonra Güli’yi görmediğini söyleyen Emine, Zekeriya’yı da tanımadığını söylüyor. Atölyenin kapısında telefonla konuşan Suriyeli bir kadın işçiyle konuşuyoruz. Zekeriya’yı ona da soruyoruz: “Aileye gelip giderdi, o da Suriyeli, nasıl diyeyim ‘Sahip çıkardı’ onlara. Ama başka tanımıyorum.”