Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararlarına rağmen tahliye edilmeyen Gezi Parkı davası hükümlüsü TİP Milletvekili Can Atalay, "Bulunduğum 20 metrekarelik hücreden çıkıp Meclis'te yemin etmem, siyaset yapmam istenmiyor. Hatay halkı için çalışmam engelleniyor. Engelleri aşmak gerekiyor. O halde artık benim için Türkiye Büyük Millet Meclisi burasıdır, cezaevidir, bu hücredir... Bu nedenle; hangi mahkeme kararının ne zaman ve ne şekilde uygulanacağını, uygulanıp uygulanmayacağını bir kenara bırakmanın vaktidir" dedi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, bugün yaptığı açıklamada Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi tartışmalarına ilişkin olarak, "Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda vereceği kararın beklenmesi gerektiğini düşündüğüm için bunu Meclis'te okutmadım. Ama burada meselenin bir şekilde halledilmesi lazım. Zaman içerisinde bu uygulamayı ortaya koyarız" demişti.

Kurtulmuş'un açıklamalarının ardından AYM'nin hakkında hak ihlali kararı verilmesine rağmen Yargıtay'ın vekilliğinin düşürülmesini istediği Can Atalay'ın ağzından, sosyal medyadaki hesabından "Demokrasi ve hukukun üstünlüğü, laik sosyal demokratik hukuk devleti için endişe duyan yurttaşlar" için bir mesaj yayınlandı.

İstifaların ardından MHP'den dikkat çeken açıklama İstifaların ardından MHP'den dikkat çeken açıklama

Mesajında mevcut durum ve önüne çıkarılabilecek hiçbir engelin Hatay halkına karşı olan sorumluluğunu yerine getirmesinden kendisini alıkoymayacağını belirten Atalay, asıl meselenin vatandaşların seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma hakkına sahip çıkmak olduğunu söyledi.

Paylaşımın tam metni şöyle:

"Demokrasi ve hukukun üstünlüğü, laik sosyal demokratik hukuk devleti için endişe duyan yurttaşlarımıza

Demokrasi ve hukukun üstünlüğü için endişe duyarak Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararların uygulanması beklendiği halde uygulanmadı. Oysa Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuru kararları temel insan hak ve özgürlüklerin, demokrasi ve hukuk devletinin geleceğini belirleyen kararlardır. Anayasa Mahkemesi kararları hakkımda verilmiş olsa dahi sahip çıkılması gereken demokrasidir, insan haklarıdır, hukuk devletinin ve hukukun üstünlüğüdür. Tartışılan Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olan bir milletvekilinin özgürlüğüdür.

Ancak asıl mesele vatandaşların seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma hakkına sahip çıkabilmektir. Asıl meselemiz demokrasi ve hukukun üstünlüğü olmalıdır.

Hangi şartlar altında olursa olsun bu sorumluluğu yerine getirmek topluma olan borcumdur.

Bulunduğum 20 metrekarelik hücreden çıkıp Meclis'te yemin etmem, siyaset yapmam istenmiyor. Hatay halkı için çalışmam engelleniyor. Engelleri aşmak gerekiyor. O halde artık benim için Türkiye Büyük Millet Meclisi burasıdır, cezaevidir, bu hücredir.

Dün olduğu gibi bugün de Anayasa’nın uygulanmasını savunuyorum.

Hukukun egemen olması için başta Hataylılar olmak üzere hepimiz için mücadele vermeyi sürdürüyorum, sürdüreceğim.

Yolumuza devam ederken Hatay’da yitirdiklerimizin davasını üstleneceğimizi, 6 Şubat depremleri ile yerle bir olan Hatay'ı hep birlikte ayağa kaldırmak için canla başla çalışacağımızı, insan canını imar rantı içerisinde bir maliyet kalemi olarak görenlere ve insanımızı bu yıkıma mahkûm eden anlayışa karşı mücadele edeceğimizi söylemiştik.

Keyfiliğin sonucu otoriterliktir. 100 yılını arkada bırakan Cumhuriyetimiz, ancak demokratik hukuk devletinin kurallarıyla daha da ileri taşınabilir.

Sözümüz, sözdür.

Yolumuzdan dönmeyeceğiz.

Karşı karşıya olduğumuz tehlikelerin farkındayız. Yöneticilerin keyfiliğine, hukuksuzluğuna karşı çıkan bütün yurttaşlarımızı, yan yana duruşumuz ve dayanışmamız kurtaracaktır.

Bu nedenle; hangi mahkeme kararının ne zaman ve ne şekilde uygulanacağını, uygulanıp uygulanmayacağını bir kenara bırakmanın vaktidir. Mücadele ve dayanışmayı sürdürmeye devam etmenin zamanıdır.

Bir kez daha söylüyorum: mevcut durum ve önüme çıkarılabilecek hiçbir engel, beni Hatay halkına karşı olan sorumluluğumu yerine getirmekten alıkoyamayacaktır.

Şerafettin Can Atalay Hatay Milletvekili

Marmara - namı diğer Silivri Cezaevi"

Editör: Selda Manduz