Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Taloka Köyünde 11 Aralık'ta DEM Parti Şenoba Belde Örgütü yöneticisi ve Belediye Meclis üyesi Ahmet Gün'ün öldürülmesi ve oğlu Abdurrahim Gün'ün yaralanmasıyla ilgili soruşturma sürüyor.
Emekli korucu Enver Babat'ın 20 Aralık'ta tutuklanmasının ardından, aranan üç zanlıdan korucu Sıddık Babat'ın 29 Aralık’ta, oğlu Abubekir Babat'ın ise 5 Ocak'ta teslim olarak tutuklandığı öğrenildi. Zanlı Ömer Yarar ise bir aydır aranıyor.
'SANIKLARIN İFADELERİ ÇELİŞKİLİ'
Artı Gerçek'ten Rojhat Abi’nin haberine göre, Gün ailesinin avukatı Özüm Vurgun, tutuklanan üç sanığın çelişkili ifadeler verdiğine dikkat çekti. "Verilen ifadelerde Ahmet Gün ve oğlu Abdurrahim Gün’ün kendilerine saldırdıklarını bir diğer ifade de ‘niye ağaç kesiyorsunuz?’ diye sormaya gittiklerini ifade etmişler. İfadeler çelişki barındırıyor. Bunların doğru olmadığını Ahmet Gün’ün otopsi raporu, oğlu Abdurrahim Gün’ün vücudundaki yaralar ve ayağından vurulması bize net bir şekilde gösteriyor. Ayrıca Ahmet Gün’ün tüfeğinden ateş ettiğine dair ifade var. Ama Ahmet Gün’ün silahından çıkan mermi veya kovan yok" dedi.
'KATLETMEK AMACIYLA GİDİLDİĞİ ORTADADIR'
Ahmet Gün’ün otopsi raporuna göre herhangi bir arbede bulgusuna rastlanmadığının altını çizen Vurgun şöyle konuştu:
"Ahmet Gün’ün otopsi tutanağında vücudunda darba bağlı herhangi bir kızarıklık dahi yok. Yani arbede olmamış. Direk başından mermi girişi var. Bu da hukukta infaz anlamına gelir. Ayrıca Ahmet Gün katledilmeden önce oğlu Abdurrahim Gün, her iki ayağından vuruluyor. Bir ayağından kalaşnikof diğer ayağından ise tabanca mermisi ile vurulmuş. Tutuklanan dört kişi de farklı senaryolar oluşturmuş. Verilen ifadelerdeki 'kavga ettik, tartıştık ve bize silah çektiler' gibi bir olay ortada yok. Çok net bir şekilde birden fazla silahla oraya gidildiği ve konuşmak amacıyla gidilmediği, katletmek amacıyla gidildiği ortadadır"
'FAİLLERİN KORUNDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM'
Zanlıların uzun süre yakalanamadığına dikkat çeken Vurgun, "Soruşturmada gizlilik var. Nasıl ilerleme olduğunu bilmiyoruz. Ama taleplerimizi ilettik. Hem HTS hem de PTS kayıtlarını istedik. Köye gidene kadar tam dokuz tane kamera var. Ayrıca ormanlar tamamen fotokapanlar ile dolu. Bu halde kaçmaları ya da bu kadar süre kaçak kalma durumunu faillerin korunması olarak düşünüyorum. Ömer Yarar ve azmettiriciler dahil hepsinin yakalanıp ağır cezalar alacağını düşünüyoruz" dedi.
'KORUCULUK SİSTEMİ ORTADAN KALDIRILMALI'
Olayın münferit olmadığını, birçok kadın cinayeti ve katliamın arkasında korucuların olduğunu söyleyen Vurgun, "Koruculuk, devletin verdiği silahla başka insanlara, kendi halkına ve köylüsünün üzerinde bir hegemonya oluşturma aracı olmuş durumda. Burada devletin de sorumluluğu denetim mekanizmasını işletmesidir. Ama bu durum tabii onların işine geliyor. Korucular kendi silahlarıyla kadınları katlediyorlar. Devletin gücünü kendileri için kullanan, toplumsal özgüveni olmayan insanlara verilen bu güç bu katliamları doğuruyor. Bu sistemin ortadan kaldırılması gerekiyor" diye konuştu.