Politika

Tahir Elçi davası 6 Mart'a ertelendi: AİHM'e taşıyacağız

Tahir Elçi cinayeti davasının duruşmasında mahkeme heyeti, avukatların bütün taleplerini reddetti.

Abone Ol

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde, Dört Ayaklı Minare önünde 28 Kasım 2015 tarihinde katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin ölümüne dair açılan davanın 8'inci duruşması Diyarbakır 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmaya, Elçi’nin eşi Türkan Elçi, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, 18 baro başkanının yanı sıra, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri ile çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.

Duruşmaya, "bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek" suçundan tutuksuz yargılanan polisler Sinan Tabur, Mesut Sevgi ve Fuat Tan, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) bağlandı.

Ayrıca, 2 polisi öldürmekle suçlanan ve hakkında yakalama kararı bulunan PKK’li Uğur Yakışır hakkında “olası kastla ölüme sebebiyet verme” iddiasıyla ceza istenen duruşmada, Elçi'nin öldürüldüğü alanı gören Mardin Kebapevi'nin kamarasının incelenmesine ilişkin TÜBİTAK'ın raporu okundu.

Avukatların konuşmalarının ardından duruşmaya SEGBİS'le bağlanan sanık polisler önceki savunmalarına ekleyecek bir şeylerinin bulunmadığını söylediler.

DURUŞMA 6 MART'A ERTELENDİ

Avukatların taleplerine ilişkin mütalaasını sunan iddia makamı ise tüm görüntülerin detaylı bir şekilde incelenmesi, keşif, Valiliğe Elçi hakkında tedbir kararının bulunup bulunmadığının sorulması talebinin reddini istedi. İddia makamı sanık Uğur Yakışır'ın yakalanmamış olması nedeniyle dosyada yargılanan sanıklar Fuat Tan, Mesut Sevgi ve Sinan Tabur açısından dosyayı sürüncemede bırakacağı gerekçesiyle Yakışır dosyasının ayrılmasını talep etti. İddia makamı, tevsii tahkikat talebinin olmaması durumunda esas hakkında mütalaasını hazırlamak üzere dosyanın kendisine verilmesini istedi.

Savcılığın talebini dikkate alan mahkeme heyeti, savcılığın esas hakkında mütalaasını hazırlayabilmesi için dosyadaki tüm delil ve evrakların savcılığa gönderilmesine karar verdi. Heyet, savcılığın esas hakkında hazırlayacağı mütalaayı celse arasında mahkeme heyetine sunabileceğine de karar vererek, duruşmayı 6 Mart 2024 tarihine erteledi.

'MAHKEME HEYETİ TÜM TALEPLERİMİZİ REDDETTİ'

Duruşmanın ardından Türkan Elçi, baro başkanları ve milletvekillerinin katıldığı basın açıklaması yapıldı.

Diyarbakır Adliyesi'nin önünde konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, şunları söyledi: "Duruşma başlamadan önce mahkeme heyetine tüm baro başkanlarımız ve bugüne kadar davayı takip eden avukatlar olarak şunu söyledim: 'Sizler bugüne kadar vermiş olduğunuz ara kararlarla davada maddi gerçeğin açığa çıkması konusunda somut ve tarafsız, bağımsız olabileceğiniz tarzda ara kararlar görmedim. Bugüne kadar sekiz celsede kısmen de olsa, küçük de olsa yapmış olduğumuz taleplerin bir kısmı yerine geliyordu. Bugün mahkeme heyeti tüm taleplerimizi reddetti. Tüm taleplerimizi reddetmekle yetinmedi, olay mahallindeki keşiften de vazgeçti. Daha önce dinlenmesi konusunda ileriki aşamalarda değerlendirilmek üzere dinlenecek tanıklardan da vazgeçti. Mahkeme aslında bugün üç yıldır süregelen kovuşturma sürecindeki çizilen senaryonun son noktasını koydu.

'ANKARA'NIN KARARLIK DELHİZLERİNDE BİRİLERİ ARA KARAR KURUYOR'

Bizlere, 'Ey avukatlar, ey Tahir Elçi'nin dostları, sizi üç yıldır sözde bir yargılamayla oyaladık. Zaman zaman ara kararlar kurduk ama bu dava dosyası bizi aşıyor. Bu dava dosyasına Ankara'nın karanlık dehlizlerinde birileri ara karar kuruyor' dedi. Çünkü bugün kurulan ara kararda savcının mütalaası karara dönüştü. Mütalaa savcının mütalaası değildi. Karar da bu heyetin kararı değil. Bunu gördük biz artık. Diyarbakır'da Tahir Elçi dosyasını aydınlatacak bağımsız, tarafsız yargıçlar yok. Ve Türkiye'de maalesef yargının bağımsız ve tarafsız olmadığını bugün bu arkamızda bulunan sözde adalet sarayında gördük. Biz bu cezasızlık politikasını yıllardır biliyoruz, bilmediğimiz bir şey değil. Tahir Elçi Diyarbakır'ın orta yerinde, onlarca kameranın önünde, canlı yayında katledildi dedik. Bir kez olsun bu cinayeti görün. Bu haksızlığı görün. Bu adaletsizliği görün ve bu suçu işleyenleri, bu suçu işletenleri, bu suçun arkasındaki bütün karanlık odakları açığa çıkarın, dedik. Ama ben bir baro başkanı olarak, bir avukat olarak, bu ülkede savunmayı temsil eden biri olarak hiçbir hükmümüzün olmadığına bugün bir kez daha kanaat getirdim. Üzülerek söylüyorum, yapacağımız bir şey de yok. Kendilerine söyleyecek sözümüz de yok. Hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz. Türkiye'de bugün bu konuma gelmemiz Ankara'da yüksek yargı kararlarının tartışılmasına sebep olan siyasetçiler ama biz o mahkemeleri de aşacağız. Biz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önüne bu davayı taşıyacağız. Tahir Elçi'nin faillerini yargı önüne çıkarmak için çalışacağız."

'BURADA YARGILAMA YAPILMADI, BİR OYUN OYNANDI'

Avukat Orhan Kemal Cengiz, "Biz reddediyoruz bu yargılamayı. Burada yargılama falan yapılmadı. Burada bir oyun oynandı bütün bu yargılama sürecinde" diye konuştu.

Cengiz, dava süreciyle ilgili şunları söyledi: "Evet, belki biz buradan bir sonuç elde edemedik ama bu dava burada asla bitmeyecek. Üç tane polis ceza almış, almamış, bu bizi hiçbir şekilde ilgilendirmiyor. Biz bunun derdinde değiliz. En başından beri söyledik. Bu cinayetin bütün arka planıyla aydınlanmasıydı derdimiz. On üç kilometrelik bir yolda istihbarat polisi takip etmiş. Bu on üç kilometrenin bir metresi bile aydınlanmamıştır bütün bu süreç boyunca. Ama biz bunun takipçisi olacağız. Hiçbir şekilde etkili soruşturmanın hiçbir unsuru bu davada yerine gelmemiştir. Daha önce arkadaşlarımız da söyledi. Dediler ki bu yargılama sizin mirasınız olacak. Sayın Mahkeme Başkanı o laflar söylendiğinde alınganlık yaptı. Ben bugün tekrar ettim duruşmada. 'Bakın size bu söylendiğinde kişisel olarak algıladınız. Bizim sizin kişiliğinizle bir derdimiz yok. Burada korkunç bir rol oynadınız. Bunu devam ettirecek misiniz? Buna bir son mu vereceksiniz? Bu sizin son şansınız.' Bugün söyledik bunları. Ama maalesef kötü olanı seçtiler. Başka bir şey yapılabilirdi. Bir gedik açılabilirdi bu karanlıkta. O karanlığın bir parçası oldular. Biz bu davayı sonuna kadar takip edeceğiz ve ben iddia ediyorum. Bu mahkemede reddedilen bütün taleplerimiz her biri bir yaşama hakkı ihtilali kararı olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden buraya geri dönecektir."

'BUGÜN BURADA HUKUKSUZLUĞU GÖRDÜK'

Mahkemenin bugün bir sonraki celsenin karar celsesi olması için bir ara karar tahsis ettiğini söyleyen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, şunları söyledi:

"Mahkemenin artık kaçabileceği bir yer kalmadı ve bugün niyetini maalesef bir ara kararıyla açık şekilde ortaya koydu. Bugün, bu bir siyasi suikasttır, diyen dönemin başbakanının tanık olarak dinlenmesi yönündeki ara karardan geri çekilen bir çaresizliği gördük. Bugün dinlenmesi istenilen tanıkların tamamını, dosyanın esasına bir katkısı olmayacaktır, diye reddeden bir hukuksuzluğu gördük. Ve bugün 2016 yılında yapılan keşfi gerekçe göstererek, olay mahallinde yapılacak bir keşfin dosyaya katkısı bulunmayacağını söyleyen bir kaçamak cevabı, bir hukuksuzluğu, bir korkuyu gördük bu mahkemede. Ve bugün eldeki bu delillerle artık ben bu işten elimi ettiğini çekiyorum, ben daha fazla bu işi sürdüremeyeceğim diyen maalesef bir mahkeme gördük. Evet, kaygılarımız gerçekleşti ve buradan çıkacak kararı da aşağı yukarı artık hepimiz görebiliyoruz. Ancak şunu da ifade etmek isterim ki, bu kararların altında eminim ki Anayasa Mahkemesi kararına dahi uyumayan düzenin verdiği cüret yapıyor. Tabi ki az önce Nahit Başkan'ın ifade ettiği gibi bizler hukuk kurumlarıyız. Mücadeleyi hukuki statüde devam ettirecek kurumlarız. Biz tabi ki 6 Mart'ta da burada olacağız. Ancak bundan sonra gerek üst mahkeme noktasında, gerek Anayasa Mahkemesi gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi süreçlerini takip edip eninde sonunda Tahir Başkan için, hepimiz için adaleti gerçekleştireceğiz."