Ekvador’da geçtiğimiz hafta terör estiren çete şiddetine dair Ekvador Marksist Leninist Komünist Partisi (PCMLE) ülkedeki durumu analiz eden bir yazı yayımladı.
Ekvador Marksist Leninist Komünist Partisi (PCMLE) tarafından Evrensel'e gönderilen analiz şu şekilde:
Son birkaç günde yaşanan olaylar ülkenin ekonomik ve siyasi yaşamı üzerinde derin bir etki yaratacak, aylardır devam eden bir güvensizlik krizi bağlamında gerçekleşen olaylardır.
Olaylar takma adı Fito olan, Los Choneros olarak bilinen çetenin liderinin, 4 No’lu Bölge Cezaevinden kaçmasıyla başladı ve bu olay 8 Ocak Pazartesi günü hükümet tarafından olağanüstü hal ilan edilmesine ve bunun sonucunda ülkenin çeşitli şehirlerinde Los Lobos Çetesinin Lideri Colón Pico’nun ve yaklaşık 40 mahkumun Riobamba’daki bir cezaevinden kaçtığı bir suç eylemi dalgasına yol açtı. Pico kaçışından sadece üç gün önce tutuklanmıştı.
24 KENTİN 20’SİNDE ŞİDDET OLAYLARI YAŞANDI
9 Ocak Salı günü, 24 ilden 20’sinde en yüksek düzeyde çete şiddeti kaydedildi: Araç kundaklamaları, bomba patlamaları, polis memurlarının kaçırılması, cezaevi gardiyanlarının rehin alınması, yağma girişimi ve en önemlisi Guayaquil’deki TC televisión tesislerinin ele geçirilmesi... Tüm bunlara sosyal ağlarda yoğun bir bilgi, fotoğraf, video ve sahte haber saldırısı eşlik etti ve bu da halk arasında bir terör durumu ve durumun kontrol edilemez olduğu hissi yarattı. Hükümetin bu olaylara yanıtı, ülke çapında bir silahlı çatışmanın varlığını ilan eden ve askeri güçlere terörist grup statüsü veren, suç gruplarıyla mücadele etme talimatı içeren 111 sayılı Kararnameyi çıkarmak oldu. 27 grup terör örgütü şeklinde sınıflandırıldı.
Suç örgütlerinin pazartesi ve salı günleri gerçekleştirdikleri eylemlerle ulaşmak istedikleri hedefe ulaşıldı: Ülkede kaos yaratmak ve halk arasında terör yaratmak.
TÜM BURJUVA SİYASİ GÜÇLER HÜKÜMET ETRAFINDA BİRLEŞTİ
Hükümetin ve ona destek veren güçlerin tepkisi ise kademeli oldu: Önce olağanüstü hal ilan eden 110 sayılı Kararname yayımlandı. Ardından ulusal meclis, suçla mücadelede hükümete tam destek verdiğini açıkladı ve Meclis Başkanı Henry Kronfle, suçla mücadeleden yargılanan emniyet güçleri mensuplarının aflarını onaylayacaklarını duyurdu; ardından 111 sayılı Kararname yayımlandı ve bir iç silahlı çatışmanın varlığı ilan edildi.
Tüm burjuva siyasi güçler hükümete desteklerini ilan ettiler ve bunu ulusal birlik ve ülke savunması gerekçesiyle açıkladılar. Correaizm (Eski Devlet Başkanı Rafael Correa ve bağlantılı siyasi çevreler) taktiksel bir dönüş yapmak zorunda kaldı, hükümete yönelik tüm eleştirilerini azalttı ve suçla mücadelede ona tam destek verdi; Correa “Zaferde farklılıkları tanımlayacağız” dedi.
AMERİKA GERİ KALMADI
Uluslararası sağ da sorunun üstesinden gelinmesi için ülkeye yardım etmekten bahsediyor. Amerika Birleşik Devletleri “İş birliği yapma” isteğini ifade etme fırsatını kaçırmadı. ABD ile ilgili olarak, (bir önceki) Lasso Hükümetinin ABD askerlerinin çatışma koşullarında ülkemizde hareket edebilmesi için bir anlaşma imzaladığı biliniyor; belgenin Anayasa Mahkemesi tarafından onaylanması gerekiyor.
Seçim kampanyasında ve cumhurbaşkanı olarak göreve başlamasından bu yana Devlet Başkanı Daniel Noboa, organize suçlarla mücadele ve ülkede barışın sağlanması için politika ve mekanizmaları içeren Fenix Planı’ndan bahsediyor. Ancak Noboa, hükümetin bu ciddi sorunla mücadele etmek için açık bir eylemde bulunmaması nedeniyle eleştirilmişti, öyle ki böyle bir planın gerçekten var olup olmadığı sorgulandı.
GELİYORUM DİYEN ÇETE ŞİDDETİ
Ülkede kriminal şiddet artıyor; başta kıyı illeri olmak üzere sokaklarda güpegündüz işlenen cinayetler artıyor; mahkumlar hapishanelerin kontrolünü ellerinde tutuyor; adi suçlar ortaya çıkıyor, “vacunas” olarak bilinen, soygun ve cinayetlere kurban gitmemek için suçlulara haftalık ya da aylık ödeme yapılması (haraç) yaygınlaşıyor. Halk korku içinde yaşıyor.
Ekvador bugün dünyada kriminal şiddet oranlarının ve cinayet oranlarının da en yüksek olduğu ülkelerden biri.
Birkaç yıldır ülkede uyuşturucu kaçakçılığı ve mafyanın, burjuva kurumlarının en üst kademelerine, yani polis, silahlı kuvvetler, adalet sistemi, yürütme, yasama, medya ve güçlü finans ve iş gruplarının yönetimine nüfuz ettiğinden söz ediliyor. Metastasis adı verilen dava, faillerin tespit edilmesini mümkün kılmıştı, ancak hepsinin bu kapsama alınmadığı iyi biliniyor. Suç gruplarından sadece biri yargılanıyor. Rafael Correa Hükümetinden (2007-2017) Moreno (2017-2021), Lasso (2021-2023) hükümetlerine ve günümüze kadar uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suçun (devlete) nüfuz ettiğine dair kanıtlar mevcut.
METASTASİS DAVASI
Metastasis davası, Başsavcı Diana Salazar tarafından açılan ve yargıçlar, polis ve ordunun üst düzey mensupları, avukatlar, iş adamları ve sağcı siyasi liderler ile uyuşturucu kaçakçılığı yapan gruplardan biri arasında bağlantı olduğuna dair kanıtların bulunduğu bir yargı sürecini ifade etmektedir. Bu davadan dolayı Yargı Konseyi Başkanı Wilman Teran, yaklaşık 40 kişiyle birlikte şu anda hapiste. Savcılık tarafından sunulan kanıtlarda, suçlular arasında yapılan ve Eski Başkan Yardımcısı Jorge Glas’ın (Correa’nın Başkan Yardımcısı) özgürlüğünü elde etmek için hakimlere ödeme yapıtığını gösteren yazışmalar var. Ayrıca gümrükler gibi devlet kurumlarını “Satın almayı” tavsiye ettikleri mesajlar da var; onları “satan” Guillermo Lasso Hükümetinin üst düzey bir yetkilisiyle ilişkileri de mevcut.
HALKI HÜKÜMETE BAĞLAMA TAKTİĞİ
Ülkede silahlı bir çatışmanın varlığının ilan edilmesi ve silahlı kuvvetlere ve polise ölümcül silahlar kullanma emri verilmesi, insanların hükümetin eylemlerine ilişkin algısını değiştirdi. Paniğe kapılmış bir halk, güç kullanımını, askeri şiddeti, “tetikçi” politikasını ön plana çıkaran politikaları kolayca doğru kabul eder. Ülkedeki en gerici siyasi güçler her zaman bu tür önlemlerden yana oldular ve şimdi bu politikayı derinleştirmek için söylemlerini güçlendiriyorlar.
Bu söylemin yanı sıra, tüm burjuva siyasi güçler ve tabii ki iş dünyası grupları, bu anla yüzleşmek için ulusal birliğe duyulan ihtiyaçtan bahsediyor. Bu çağrının ardında neoliberal politikaları dayatma, işçilerin ve halkın haklarına saldırma ve yaşam koşullarını daha da etkileme niyeti yatmaktadır. Mauricio Pozo (neoliberal, Eski Maliye Bakanı) savaşı finanse etmek için benzin fiyatının yükseltilmesi gerektiğini söylerken, şimdiki Maliye Bakanı da “Yakıt sübvansiyonlarının kaldırılması”ndan bahsetti.
ABD 'EKVADOR PLANI’NI HAYATA GEÇİRMEK İSTİYOR
Sağcı devletin, eylemlerini ilerletmek için bir planı olduğu açık. Bu ABD elçiliği tarafından organize edilen bir politikadır: “Ekvador Planı” olacak şeyi uygulamaya çalışıyorlar ve bunun için paraya ihtiyaçları var.
Devlet Başkanı Noboa’nın siyasi projesi için, içinde bulunduğumuz an çok büyük önem taşıyor; ya imajını geliştirebilir ya da alevler içinde kalabilir. Bazı analistler “savaşı kazanırsa” yeniden seçilmesinin garanti olduğunu söylüyor.
HALKIN YAŞAM VE GÜVENLİĞİ GARANTİ ALTINA ALINMALI
Partimiz ise ülkede olup bitenlere çok yönlü bakmakla yükümlüdür ve bunu, neler olup bittiğini, faillerin kimler olduğunu, bugüne kadar yaşanan süreci ve mevcut koşulların bize sunduğu perspektifleri objektif bir şekilde tespit etmemize olanak tanıyan sınıfsal bir vizyonla yapmalıdır. Olaylar devam etmektedir, bunları adım adım analiz etmek, yeni olguların ortaya çıkmaya devam edeceğini ve farklı sosyal ve siyasi güçlerin olayları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalıştığını ve çalışacağını göz önünde bulundurmak gerekir.
Mafya ve uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı organize suç gruplarının kışkırttığı şiddet eylemlerini kınıyor; devletin halkın yaşam ve güvenliğini garanti altına almasını talep ediyoruz.
HALKI BİRLİĞE VE DAYANIŞMAYA ÇAĞIRIYORUZ
Mevcut durumla yüzleşmek, sorunlara karşı birlikte mücadele etmek; mahalleyi, iş ya da faaliyet yerini korumak için dayanışmayı örgütlemek üzere halkı birlik olmaya çağırıyoruz; yaşamı savunma bayraklarını yükseltiyoruz; suçla mücadelede etkinlik sağlanması için somut önlemler talep ediyoruz; hükümet hastanelerin, kamu hizmetlerinin güvenliğini, toplumun felç olmamasını, “sıcak bölgelerde” (suç noktaları) somut önlemler alınmasını garanti etmelidir.
Halkın sorunları büyüktür ve güvenlik, eğitim, sağlık ve istihdam alanlarında yer almaktadır. Bu konular ele alınmazsa suç devam edecektir; yapısal bir yanıt verilmelidir. Sonuçların hemen alınamayacağını biliyoruz, bu nedenle ekonomik kaynakların derhal yönlendirilebilmesi için bu alanlarda acil durum ilan edilmesini öneriyoruz.
Hükümet, ilgili kurumlara hızlı bir şekilde bütçe sağlamak, kamu güçlerini değerlendirmek ve tasfiye etmek, etkili sınır kontrolü yapmak, çeteleri silahsızlandırmak için istihbarat çalışmalarını güçlendirmek ve cezaevlerinin kontrolünü yeniden ele geçirmek için acil bir güvenlik durumu ilan etmelidir.
GERÇEK ÇETE LİDERLERİ BULUNMALI
Uyuşturucu kaçakçılığının çok çeşitli işletmeler aracılığıyla kara para akladığı iyi bilinmektedir. Mali sistemde 5 milyar doların aklandığı söyleniyor. UAFE (mali ve ekonomik analiz birimi) bunu kontrol etmek için ne yapıyor?
Şu anda çetelerin başı olarak görünen kişiler aslında uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı grupların başı değil, onların operatörleridir. Tüm bunları yönetenler daha yukarılarda; gerçek liderler bulunmalı ve tutuklanmalıdır.
Hükümet mart ayında bir referandum çağrısında bulundu. Önerilen 11 sorudan oluşan ilk set, hükümete yakın olanlar da dahil olmak üzere çeşitli kesimler tarafından, çeşitli yasalar zaten bunları öngördüğü için yararsız olduğu gerekçesiyle şiddetle sorgulandı. Sorular temel olarak silahlı kuvvetlerin ve polisin suçla mücadeledeki faaliyetlerine atıfta bulunuyordu.
Prensip olarak referanduma karşı olmadığımızı belirttik; halk ülke için önemli kararlara dahil edilmelidir ve bu nedenle güvenlikle ilgili acil durum ilan edilip edilmeyeceği, dış borcun 2024 yılına kadar ödenmeye devam edilip edilmeyeceği gibi diğer soru türlerinin de istişareye sunulmasını öneriyoruz.
Partimiz, farklı mekanizmaları ve araçları vasıtasıyla, siyasi eylemlerine devam edecektir.