Politika

Ömer Öcalan, Meclis'te İmralı görüşmesini anlattı

DEM Parti Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, Abdullah Öcalan ile görüşmesini Meclis'te anlattı.

Abone Ol

MHP lideri Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan çözüm süreci tartışmaları sürerken, İmralı'da Abdullah Öcalan ile 23 Ekim 2004 tarihinde görüşen DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, TBMM'de görüşmeyi anlattı ve çağrıda bulundu.

Ömer Öcalan, "Moralli ve güçlüydü, gündeme hakimdi ve soruların çözümü noktasında inisiyatif alacağını açık bir şekilde söyledi" dedi.

TBMM Genel Kurulu, Sırrı Süreyya Önder başkanlığında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçelerini görüşmek üzere toplandı.

'DAİŞ ARTIKLARINI SALDIRTMANIZ DOĞRU DEĞİLDİR'

Kürsüye gelen Ömer Öcalan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

"Suriye ve Orta Doğu'da yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Savaş bugün itibarıyla farklı bir evreye geçmiştir. Türk hükümetinin oradaki politikaları ve müdahalelerinin yaşanacak olan olumlu atmosfere negatif bir etkisi vardır. Yüzyıllardır birlikte yaşayan bu halka DAİŞ artıklarını saldırtmanız doğru değildir, halkımız bunu kabul etmiyor. Bu savaş kör bir savaştır, herkese kaybettiriyor."

'ÇÖZÜM ÖNERİLERİ VARDI, GÜNDEME HAKİMDİ'

Uzun aradan sonra 23 Ekim'de İmralı Adasına gittim Sayın Öcalan'ı ziyaret ettim. Öcalan tarihsel olarak Kürt- Türk ilişkilerini değerlendirdi. Çözüm önerileri vardı. ‘Biz bu sorunu diyalog yöntemiyle çözebiliriz’ dedi. ‘Biz bu sorunu aslında 2000 yılında çözebilirdik. Ben uçakta da söyledim, bu meselenin çözümüne öncülük ederim" dedi. Ama işi farklı bir boyuta çektiler, ‘Apo kendisini kurtarmak için bunu yapıyor’ dediler. Ama moralli ve güçlüydü, gündeme hakimdi ve soruların çözümü noktasında inisiyatif alacağını açık bir şekilde söyledi. Verdiğimiz mesajdan, şart ve koşullardan bahsederken bunları kendi şahsı için söylemediğini; çözümün ortamının hazırlanmasına yönelik değerlendirmeler yaptığını söyledi. Kendisini muhalif medya olarak atfeden kimi gazeteciler de bu görüşmeyi manipülatif şekilde değerlendirdiler.

'GAZZE, ORTADOĞLU, İSRAİL, IRAK, SURİYE DE KONUŞULDU'

İktidar medyası da kendi açısından bu görüşmeyi çarpıtmaya çalıştı. Mesele ciddi, önümüzde tarihi bir süreç var. Ya bu tarihi süreci olumlu bir şekilde büyük onurlu bir barışa evirebiliriz, onun ötesini zaten kimse düşünmek istemiyor. Gazze, Ortadoğu, İsrail, Irak, Suriye de konuşuldu. Önerileri en makul önerilerdi, çözümleri makul çözümlerdi. Türkiye devleti buna gelecek mi gelmeyecek mi? Bu zemini hazırlayacak mı, mesele budur.

'BU ÜLKE BAMBAŞKA BİR NOKTAYA GİDER'

Öcalan, ABD Dişişleri Bakanı Antony Blinken’ın Türkiye’ye yapacağı ziyareti de hatırlatarak, “Amerika Dışişleri Bakanı gelecek, niye geliyor? Bir savaş var, Rojova'ya müdahale var. ABD gelip ‘bu savaşı derinleştirmeyin’ diyecek. Öcalan ise bunu kendi iç dinamiklerimizle çözmeyi öneriyor. Bu işi kendimiz bir noktaya getirebiliriz ama bu mesela adeta uluslararası bir boyut kazandı ve bir adım da ötesine gidiyor” diye konuştu.

Öcalan şunları söyledi:

“Cumhurbaşkanı 22 yıldır olumlu ve olumsuz pek çok şey yaptı. Gelmediği makam, temsil etmediği nokta kalmadı ama Kürt meselesini çözerse farklı noktalara gelebilir. Ama sadece Cumhurbaşkanlığı makamı süresini arttırmak sadece rakamsal bir şeydir. İktidardaki süresi 25 değil 27 yıl olacak ama Cumhurbaşkanı bu sorunun çözümünde rolünü oynarsa bu ülke bambaşka bir noktaya gider, Orta Doğu'nun barış merkezi haline gelir.

'İŞİN İÇİNDE MİLLİYETÇİLER OLMAZSA ÇOK ZOR OLUR'

Bu işin içinde milliyetçiler olmazsa bu sorun çözülmez ya da çok zor olur. Yaşanacak olan bir çözüm sürecinde milliyetçilerin de yer alması gerekiyor çünkü orası ikna edilirse bu ülkenin geleceği için, demokrasisi için ikna edilirse bu ülke Ortadoğu'da vizyonu olan bir devlet haline gelir. Bu ülke o zaman Kürtlerin de Türklerin de devleti olur, Alevilerin, Sünnilerin devleti de olur. Ama maalesef sahada yaşananlar bize bunu söylemiyor. Şunu da belirteyim; Kürtlerin inanç meselesinde, güven meselesinde sıkıntılar ortaya çıkmıştır. Halkımızın yaşanacak olumlu sürece dönük de yaklaşımı negatif boyutta. İnanmak istiyor ama inanmıyor."

Kaynak: Artı Gerçek