Hilvan'da oy pusulalarının yakılması davası: DEM Parti'nin katılma talebi reddedildi Hilvan'da oy pusulalarının yakılması davası: DEM Parti'nin katılma talebi reddedildi

İçişleri Bakanlığı'nın Mardin Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Devrim Demir'in görevden alınarak yerlerine kayyım atanması kararına karşı eşbaşkanların avukatları, kararın yürütülmesinin durdurulması istemiyle Nöbetçi Mardin İdare Mahkemesi'ne başvurdu. 

Avukatlar Erdal Kuzu ve Tahar Erdem'in yaptığı başvuruda, kayyım atamayı gerektirecek hukuksal bir dayanağı olmadığı vurgulandı. Başvuruda, kayyım atamasının halkın kararına ve demokrasiyle uyuşmadığı belirtilerek, "Bu uygulama, Anayasa başta olmak üzere taraf olunan uluslararası sözleşmelere aykırıdır" denildi.

İdari merciler tarafından verilen kararların hukuka uygunluğu kadar kamu yararı da içermesi gerektiği hatırlatılan başvuruda, İçişleri Bakanlığı kararının Anayasa'nın 2, 38, 67, 123, 127'nci maddeleriyle 5393 Sayılı Kanun'un 47'nci Maddesi ve Türkiye'nin de tarafı olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın 4/4 Maddesi'ni ihlal eder nitelikte olduğunun belirtildi. Kayyım atama kararının dayanağını Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde yayımlanan 674 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'den (KHK) aldığı vurgulanan başvuruda, ilgili KHK'nin süresinde Meclis onayına sunulmadığı, anayasal denetime tabi tutulmaksızın yasal zemine oturtulmuş olması nedeniyle tartışmalı olduğunun altı çizildi. "OHAL döneminde kabul edilen ve sonrasında yasalaşan düzenleme, açıkça Anayasa'ya aykırıdır" denilen başvuruda, "Bu düzenleme, Anayasa'ya aykırılık teşkil etmektedir" ifadelerine yer verildi.

'UZAKLAŞTIRMAYA GEREKÇE OLARAK GÖSTERİLEMEZ'

Eşbaşkan Türk hakkındaki soruşturmanın 31 Mart 2024 tarihi öncesine ait olduğu ve henüz hakkında kesinleşmiş bir kararın da olmadığına dikkat çekilen başvuruda, "Dolayısıyla idarenin görevden uzaklaştırma kararı ile Anayasa'nın 38'inci Maddesi'nde yer verilen suçsuzluk karinesi de ihlal edilmiştir. Belediye Kanunu'nun ve 47'inci Maddesi ve Anayasa’nın 127/4. Maddesi belediye başkanlarının görevleriyle ilgili suçlar nedeniyle görevden geçici uzaklaştırılabileceğini ifade etmektedir. Bu nedenle, görevden uzaklaştırma kararına dayanak gösterilen soruşturma ve kovuşturmaların tamamı seçimden önce isnat edilen suçlamalar oldukları için görevden uzaklaştırmaya gerekçe olarak gösterilemez" denildi.

Başvuruda, Anayasa Mahkemesi'nin 1987'de dönemin Turgut Özal iktidarı tarafından kayyım uygulamasına benzer bir kanunun çıkarılmak istenmesine karşı, "(…) Seçim esasının kabul edildiği her yerde onun sonuçlarına katlanmak demokrasi gereğidir. Büyükşehir belediye sınırları içinde siyasal bir şablona göre oluşturulacak bir 'dikensiz gül bahçesi' arayışı, 'hürriyetçi demokrasi' ilkesine açıkça aykırıdır" yönündeki kararına atıfta bulunuldu.

SÜLEYMAN SOYLU'NUN ERDOĞAN SÖZLERİ HATIRLATILDI

Kayyım uygulamalarının nasıl başladığına dair ve bu görevi ilk üstlenen dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Cumhurbaşkanımız beni çağırdı. Dedi ki: 'Süleyman, ben bu Güneydoğu'daki HDP'nin, belediyelerinden rahatsızım. Bunları derhal görevden alacaksın.' Ya benim istediğim bir göz Tayyip Erdoğan verdi bana iki göz. İki gün geçti, sabah 8'de bir operasyon hepsini görevden aldık" sözleri hatırlatıldı.

Açıklanan nedenlerle kayyım atama kararının siyasi olduğu belirtilen başvuruda, iktidarın serbest seçimle başa gelmiş yöneticileri zor kullanarak görevden aldığı vurgulanarak, İçişleri Bakanlığının kayyım atama kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi istendi.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı

Editör: Selda Manduz