Mal Beyanı: "Bunlar Bana Babadan Kaldı"

Abone Ol

"Avşa Adası'nda üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen / Gökyüzünde bir bulut, Bitlis'te beş minare/ Biri Yazlık, biri Kışlık iki plâtonik sevgili/ Palandöken'de bir palan, iki döken/ Dünyada mekân, ahirette iman/ Denizde kum, çuval dolusu gazoz kapağı/ Bir ağaç gölgesi/ Bir sürü kedi-köpek/ Ana babadan kalma, yarısı yaşanmış bir ömür." Met-Üst

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Mansur yavaş kendi mal varlığını açıkladıktan sonra rakibi Turgut Altınok'un da mal beyanında bulunmasını istemişti.

Önce "mülk Allah'ındır " diyerek geçiştirmeye çalışsa da sonrasında bu basınca daha fazla dayanamayarak mal beyanında bulundu.

Dilimizde güzel bir deyim vardır: Zenginin malı züğürdün çenesini yorar. Altınok'un mal beyanı çene yoracak cinsten. Hem zaten “mal bizim değil Allah’ın, hepsi Allah'ın, biz emanetçisiyiz." dememiş miydi daha önce. Kendi üzerine olan emanetindeki bazı kalemler 22 arsa,11 konut,1 benzin istasyonu, 2 bina,25 tarla. Aile şirketi hissedarlığından kendi payına düşen, "emanetler" 67 konut, 5 dükkan...

Liste uzun hepsini burada tekrar yazmanın manası yok. Babadan oğula devreden epey mal, pardon "emanet " var. Çocuklarının  üzerindeki emanetleri saymamış. Bir de ziynet eşyaları ve bankalardaki nakit parası yok herhalde, olsaydı söylerdi de mi? Allah gecinden versin Altınok bu dünyadan terki diyar ettikten sonra çocuklardan biri, bir şekilde siyasete atılır ve Mansur Yavaş gibi dişli bir rakibe denk gelirse O da, o vakit kendi mal varlığını açıklarsa öğrenmiş oluruz. (Gerçi İ.Melih Gökçek hala hayatta ama oğul siyasette babadan kalan boşluğu doldurabilir mi Allah bilir deyip geçelim.)

Ya da İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanı adayı Murat Kurum'un yaptığını yapar buna da şaşırır mıyız şimdiden bir şey söylemek olmaz.

"Ankara'da evimiz var. İstanbul'da evimiz var. 1 tane arabamız var. Biraz da borcumuz var. Mal varlığımız bu" da diyebilir. Gel de Can Yücel'i anma, olacak iş mi...

Girişteki mal beyanının Can Yücel'e ait olduğu söylenir ya da böyle bilinir. Ha Can Yücel'e ha Met-Üst' e ait ne fark eder. Can Yücel bugün hayatta değil. Metin Üstündağ da bu durumu dert edecek biri değil.

Tam gününü hatırlamasam da 1993 yılında Can Yücel haftalık haber ve yorum dergisi Gerçek'te "İpimle kuşağım" ile başlayan "( ...)" ile biten kafiyeli sözleriyle mal beyanında bulunduğunu çok iyi hatırlıyorum.

Turgut Altınok'un adaşı Turgut Özal ben zenginleri severim demişti. Milletimiz de ne kadar fakir olursa olsun hep zenginleri sevmiştir. Kendilerini yönetenleri nedense hep zenginler arasından seçmeyi istemiştir. Ya da bu duruma mecbur bırakılmıştır. Genellikle seçtiği zat-ı muhteremler zenginleşme yolunda emin adımlar atarak bizleri mahcup etmemişlerdir. "Babadan zengin" olanların mal varlığı ile bürokratların zenginleşmesinin hikmetinden sual olunmaz.

Bu millet "bal tutan parmağını yalar " demiş bir kere. "Çalıyorsa çalışıyor" da dediler...

Harama helale pek düşkün olan bir kısım seçmen "çalışırken çalana helallik vermekten geri durmadı "sadece saz çalanın" mahpusluğunu pek dert etmediği de parantez dışında hep.

Burada bir gariplik/tuhaflık görmemişse bu durumda biz niye şaşıralım. Bu millet Cem Uzan'a verdiği yüzde 7,25'lik oy desteğini bir başka zengin Cem Boyner'den esirgemiştir. Uzan için "o zaten zengin niye çalsın " diye düşünürken Cem Uzan'ın milliyetçi söylemi de yabana atılacak cinsten değildir. Cem Boyner'in "liberal" fikirlerine itibar etmemesi bir çelişki olmasa gerektir.

Turgut Özal zengini severken millet zenginin "milli ve yerli"sini seviyor demek "Babadan zengin" olduğunu iddia eden Altınok bedavaya çalışmış meğer; "20 yıl belediye başkanlığım var. 20 yıl belediyeden bir kuruş almadım. Seyahat param dahi yoktur. Görev anlayışıyla çalıştık. Bağıranlar, çağıranlar kendilerinden şüphe duyuyorlar ki sütte leke var, bende leke yok."

Kendilerinin ne kadar servetinin olduğunu bilmesek de çocuklarının gemicik filosu medyaya konu olurken çenenizi boşa yormayın en iyisi. Tamamını öğrenmek olası olmaz hem ne kadar az bilirsek o kadar iyi. Şimdi evine ekmek götüremeyen Ankaralı seçmen ne yapsın, 10 bin liraya talim eden emekli ne yapsın! Bir de bunlara çene yoracak.

20 yıl, "Görev anlayışıyla çalıştık " Ankara’nın bir ilçesinde şimdi Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçilirse eğer yine maaş almaz herhalde! Babadan kalan servetinin gelirleri yeter de artar bile.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Turgut Altınok'un mal beyanından sonra bütün Belediye Başkan adayları mal varlığını açıklarsa güzel olmaz mıydı? Kimlerin hangi sınıfın temsilcileri olduğunu görmek, kimlerin sınıf atladığını bilmek seçmenin hakkı olsa gerek. Mesela bugünden tezi yok. Şanlıurfa Haliliye Belediye Başkan adayı Öz-ak Tekstil işçisi Funda Bakış da mal beyanında bulunsun. Daha iyi bir ücret almak için, sendikal mücadeleye katıldığı için işten atılan Funda Bakış mal beyanında bulunsun görelim bakalım "babadan zengin" mi?  "Babadan toprak zengini" 20 yıl boyunca maaş almadan sadece ve sadece "Görev anlayışıyla " çalışan Turgut Altınok'un servetinin yanında İşçi/şimdi işsiz Funda Bakış'ın servetinin sadece kendi emeği olduğu gerçeğini Türkiye kamuoyu öğrenirse fena mı olur?

"Bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip “bu bana aittir” diyebilen, buna inanacak kadar saf insanlar bulabilen ilk insan, uygar toplumun gerçek kurucusu oldu. Bu sınır kazıklarını söküp atacak ya da hendeği dolduracak, meyvelerin herkese ait olduğunu, toprağın ise kimsenin olmadığını haykıracak olan adam, insan türünü nice suçlardan, nice savaşlardan, nice cinayetlerden, nice yoksulluklardan ve nice korkunç olaylardan esirgemiş olurdu."Jean-Jacques Rousseau'nun "uygar" insanının temsilcisi Turgut Altınok'giller toprak parçasının etrafını çitle çevirenlerden, Funda Bakış ise meyvelerin herkese ait olduğunu söylemeye devam ediyor...

Şimdi babadan zenginlere dur deme vakti...