Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, bir dizi ziyaretler kapsamında Kars’a geldi.
Serhat TV Genel Yayın Yönetmeni Okan Avşar’ın sorularını yanıtlayan EMEK Partisi Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel,CHP'ye yüklendi.
Ekonomik ve siyasi krizleri dile getiren Tüzel, CHP’nin kontrollü bir siyaset izlediğini ve yeterli muhalefet yapmadığını belirtti.
CHP’nin geniş bir yelpazede politika yürüten bir sermaye partisi olduğunu ifade eden Tüzel, “CHP, hem sol görüşten sosyal demokratları hem de sermaye dünyasından insanları barındıran bir parti. ‘Tek Adam’ rejimini eleştirseler de toplumun ve egemen sınıfın talepleri arasında bir denge kurma çabası içindeler” dedi.
CHP’nin tematik mitingler düzenleyerek halkın sorunlarını sokaklarda ifade etmeye çalıştığını ancak bu mitinglerin kontrollü olduğunu vurgulayan Tüzel, “CHP’nin iktidarı seçime zorlayacak, halkın inisiyatif almasını teşvik edecek bir kampanya yürüttüğünü görmüyoruz,” diye ekledi.
Tüzel, “Ana Muhalefet Partisi CHP’nin yeterli muhalefet yapmadığını söyleyebiliriz. CHP’nin içinde sol görüşten sosyal demokratlara, işte birçok sosyalist olarak tanımlayanlardan, gerçekten tutarlı demokratlara kadar, öbür taraftan sermaye dünyasından insanlarından, düzen güçlerine varıncaya kadar geniş bir yelpazede politika yürüten bir sermaye partisidir bizim açımızdan. Ama ‘Tek Adam’ rejimi de sonlandırmak için de bir sözleri var. Bu rejimin doğru bulmadığını ve manipüle ettiğini söylüyor. Şimdi CHP’nin kendi toplumsal tabanının kendisinden beklentisi olanlar var. Öbür tarafıyla da egemen sınıf, sermaye güçleri ve burjuva düzen güçlerinin talepleri ile bunlar arasında bir denge tutturmak şehri içerisindedir” dedi.
CHP için, “Kontrollü bir siyaset izliyorlar. Şimdi tematik mitingler yapılıyor” değerlendirmesinde bulunan Tüzel, “Biliyorsunuz ‘Biz halkın sorunlarının sokaklarda ifade edilmesinden yanayız’ diyorlar. Ama birçok mitinglerine baktığımızda, bunlar CHP Mitingi olarak düzenliyorlar ve ‘öyle kalsın’ isteniyor. Halkın orada kendisi için bir adım atmasını, bir güç gösterisinde bulunmasını, bir inisiyatif sergilemesini pek de arzu etmiyorlar. Dolayısıyla burada bir sınırlama ve kısıtlama var. CHP’nin iktidarı seçime zorlayacak canlı bir kampanya, canlı bir çalışma, bu şekilde hak isteyen, bu iktidarın boğazına yapışan zorlayacak bir şey görmüyoruz.” diye konuştu.
“BUGÜN ÜLKENİN TEMEL SORUNLARININ ÇÖZÜMÜ İÇİN NE ÖNERİYORSUNUZ?”
CHP’nin iktidar olma iddiasını da değerlendiren Tüzel, CHP’nin ülkenin temel sorunları hakkında somut önerileri olmadığını ifade ederek şöyle devam etti:
Eleştirel bir muhalefet var. Ve sadece ‘2023 seçimlerinden birinci parti çıktık, 2026 seçimlerinde inşallah iktidarız’ diyorlar. ‘İnşallah iktidarız’ demek bir şey ifade etmiyor. Bugün ülkenin temel sorunlarının çözümü için ne öneriyorsunuz? Asgari ücrette, vergi politikalarında, tarım politikalarında, çevre meselelerinde ve tabii ki siyasi konularda, Kürt sorununda, işte eğitim meselesinde, özelleştirmelerde neler öneriyorsunuz. Bakın şimdi ÇEDES projeleri, eğitim uygulamaları, sermayenin özelleştirilmesi, diğer tarafta eğitim sistemi din esasına dayalı çağdışı bir müfredata dönüşmüş bir durumda. Yani Ankara'da tabii sokaklarda bunlara itiraz edildi, gösteriler yapıldı. Vatandaş hastanelerde muayene için sıra alamıyor mu? Ya da katkı payları almış başını gitmiş mi, hastalar özele mi sevk ediliyor. Bu durumda biz hastanelerde, işyerlerinde, belediyelerde ve diğer hizmet kurumlarında eylemli bir şeylere girmemiz gerekiyor. Yani grevler, direnişler, açıklamalar yapmamız gerekiyor. Yani bütün bunlar demokratik bir haktır. Gösteriler yapmak, mitingler yapmak, toplantılar düzenlemek bir haktır.
Tabi iktidar tarafından AKP’nin Genel Sekreterinin ‘direniş göstereni, düzene muhalefet edeni ezmesini biliriz’ babında söylemleri oldu. Halkın gözünü korkutarak ya da her türlü hak mücadelesini darbecilikle ve teröristlikle suçlayarak insanları sindiremezler. Çünkü insanca yaşam dediğimiz; işte ücret politikalarından tutun konut sorununa, gıda güvenliğinden, barış ortamında bir yaşam sürdürmek. İşte insanca yaşam budur. Ama ne yazık ki bu ülke topraklarında binlerce yurttaş insanca yaşayamıyor.
31 Mart seçimlerinde CHP’nin birinci parti çıkmasının, AKP’nin kaybetmesi arzusuyla gerçekleştiğini belirten Tüzel, siyasetin özgürlükler, çalışma hayatı, kültürel haklar ve inanç özgürlüğü gibi temel değerleri savunmak olduğunu söyledi.
Tüzel, "Yani 31 Mart seçimlerinde ‘CHP kazansın diye insanlar oy vermedi. AKP kaybetsin diye oy verdiler. Böylece seçim CHP’nin birinci parti olarak çıkması şeklinde sonuçlandı. Ama dediğim gibi ‘siyaset’ dediğimiz şey, özgürlüklerdir, ekmektir, çalışma hayatıdır, ana dildir, kültürel haklardır, inanç özgürlüğüdür, ayrımcılık görmemektir. Dolayısıyla bunlar için hak mücadelesi kutsaldır. Hem de en ak sütümüz gibi hakkımızdır. Bu doğrultuda harekete geçmemiz gerekiyor ve birlikler oluşturması gerekiyor muhalefetin" diye konuştu.
KARS’TA DA HAK MÜCADELESİNİ TABİİ Kİ VERMEMİZ GEREKİYOR
Kars’ın sorunlarına da değinen Tüzel, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu olarak Kars’ta çalışmalar yürüttüklerini ifade etti. Kars’ın çok kültürlü yapısının ve tarihsel mücadelesinin önemine dikkat çekerek, "Kars’ın sorunlarına değinen Tüzel, örgütlü mücadeleye dikkat çekerek, “Seçimler öncesinde bizler Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu olarak, ittifak olarak çalışmalar yürüttük. Kars'a geldiğimizde de arkadaşlarımızla toplantılar yaptık. Kars tarihi süreçte mücadeleci bir yapıya sahip olmuştur. Kars hem çok kültürlü, çok dilli bir gelenekten ve toplumsal bir yapıdan geliyor. Yani Kars’ta da hak mücadelesini tabii ki vermemiz gerekiyor. Şimdi yeni bir belediye yönetimi var. ‘Uygulamalarından insanlarımız ne kadar memnun’ bilmiyoruz ama bu iktidarın siyaset tarzı hükümran, halkı hiçe sayan, adeta çete- mafya ilişkileriyle siyaset kuran bir yapıdır. Dolayısıyla buna müsaade etmemek gerekiyor. Kars'ta da emek ve demokrasi güçlerinin, üreticilerin, iyi kötü fabrikalarda çalışan işçilerin, mevsimlik işçilerin, tarım ve hayvancılıkla uğraşan insanlarımızın bu sorunlarını dile getirmesi gerekiyor. Sınır kapısının açılması, insanlarımızın huzura kavuşması, ticaret yapabilmesi, bütün bunları eylemli bir şekilde dile getirmesi gerekiyor. Biraz önce şahit olduğumuz gibi köylüler Valiliye gelerek su sorunlarını dile getirdiler. Basın açıklaması yapmışlar. İşte bu böyledir, Demokrasi mücadelesi de tüm dünyada da böyledir, bizim toplumumuza da böyle olmalıdır” diye konuştu.