Emek Partisi (EMEP) Milletvekili Sevda Karaca, “güvenlik önlemi” adı altında siyasi parti temsilcilerinin, muhalif gazetecilerin, emek ve meslek örgütlerinin girişinin yasaklandığı İliç’te tarikatlara bağlı derneklerin bulunmasına tepki gösterdi.

Tarikatların, madenlerin açılmasına ikna etmek için de kullanıldığını vurgulayan Karaca, “Şimdi, gerçekleri saklamak, olası tepkilerin önüne geçmek, göz göre göre yaşanan bu katliamı ‘fıtrat, kader’ diye anlatmak için felaket alanına salınan bu dernekler, iktidarla sermayenin ortaklığının inanç kisvesi altında görünmez kılınması için işlev görüyorlar” dedi.

İliç’in yanı sıra farklı bölgelerde 19 maden işletmesinde daha siyanür ve çeşitli kimyasallarla altın madenciliği yapıldığını hatırlatan Karaca, “Doymak bilmeyen yerli ve uluslararası sermaye grupları dağı, taşı, ormanı, merayı katlederken; halk sağlığı ve işçi sağlığını hiçe sayıyor. Bu kadar yoğun bir sömürge madenciliği yapılan ülkede, böylesi felaketlerin yaşanacağı apaçık ortadayken, bu felaketlere hızlı, bilimsel ve teknik donanımı yeterli bir biçimde müdahale etmek için hiçbir hazırlığın olmadığı da bir kere daha ortaya çıktı” dedi.

“Güvenlik önlemi” adı altında bölgeye siyasi parti temsilcilerinin, muhalif gazetecilerin, emek ve meslek örgütlerinin girişinin yasaklandığını belirten Karaca, “Gazetecilerin paylaştığı görüntü ve fotoğraflardan görüyoruz ki göçük altında kalan işçilerin acılı ailelerinin etrafında ve işçi arkadaşlarını kurtarma çalışmasına katılan işçilerin yanında, Menzil Tarikatına bağlı derneklerin amblemlerini taşıyan önlüklerle, kim olduklarını bilmediğimiz insanlar dolaşıyor. Bu derneklerin amblemini taşıyan çadırlarda görevlilere yemek dağıtılıyor. Biz bu sahneyi daha önce Soma’da, Ermenek’te, Amasra’da, deprem bölgesinde de gördük. Bölge halkının canını hiçe sayan bu madenlerin açılmasına ikna etmek için de kullanıldı bu tarikat aparatları, bürokrasi, aşiretler, muhtarlar ve bilumum iktidar aparatları. Şimdi, gerçekleri saklamak, olası tepkilerin önüne geçmek, göz göre göre yaşanan bu katliamı ‘fıtrat, kader’ diye açıklayıp anlatmak için felaket alanına salınan bu dernekler, iktidarla sermayenin ortaklığının inanç kisvesi altında görünmez kılınması için işlev görüyorlar” diye konuştu.

"FELAKETTE ÖLMEYENLERİ UZUN VADEDE SİYANÜRLE ÖLDÜRECEKLER"

“Böylesi bir felakete hiçbir teknik ve bilimsel hazırlık yapmayan, koruyucu malzeme, arama kurtarma çalışmaları için yetkin, eğitilmiş, donatılmış kamu görevlilerini hazır tutmayanlar, felaketten kıl payı kurtulan işçileri sahaya sürmüş durumda” diyen Karaca hem AFAD görevlilerinin hem bölgede demir çubuklarla arama kurtarma yapmaya çalışan işçilerin ilk iki gün yansıyan görüntülerinde yeterli koruma malzemeleri olmadan sahada olduklarını da hatırlattı. Karaca, “Çıplak el, siyanür tehlikesi için yeterliliği meçhul botlar ve maskelerle alana salınan işçilere bir de yarım ekmek içine kaşar domates verildiğini, bölgede işçi arkadaşlarla teması olan sendikacılar paylaştı. Bu, felaketlerle ölmeyenleri uzun vadede siyanürle göz göre göre öldürmek, ‘Sizin canınızın bizim için zerre kadar kıymeti yok’ demektir” ifadesini kullandı.

"SÖMÜRGE MADENCİLİĞİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ KALDIRMAK İSTİYORLAR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Ülkeyi bir şirket gibi yöneteceğiz’ sözlerini hatırlatan Karaca şöyle devam etti: “Ülkenin altını üstünü, tüm yeraltı ve yerüstü zenginliklerini uluslararası sermaye ve yerli işbirlikçilerine peşkeş çekerken, o şirketlerin CEO’su gibi davranan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu gözü doymazların tek bildiği daha fazla kâr elde etmek, bunun için de işçilerin, bölge halkının, doğanın canını hiçe saymaktan imtina etmiyorlar. 2004 yılından bu yana maden kanununda yapılan düzenlemelerle bunun önü, sonuna kadar açıldı. Ormanlar, ağaçlandırma alanları, özel koruma bölgeleri, milli parklar, meralar, sit alanları, su havzaları, kıyı alanları, turizm bölgeleri, askeri yasak bölgeler madencilik faaliyetine açıldı. Şimdi Meclise getirilmek istenen yeni maden düzenlemesiyle sömürge madenciliğinin önündeki kısıtlı engeller de kaldırılmak, maden patronlarına cennet, ülke halklarına cehennem yaratmak istiyorlar. Bu maden yasasıyla, işçi sağlığı ve iş güvenliğini korumak için gerekli alt yapının kurulması, denetimin sağlanması için tüm gereklilikler ortadan kaldırılırken, kağıt üstünde dahi koruma önlemleri yok ediliyor. İliç, eğer hep birlikte dur demezsek, ülkenin dört bir yanında karşı karşıya kalacağımız felaketin güncel bir örneği.”

MADEN KANUNU MECLİSTEN GEÇERSE YENİ FACİALAR YAŞANABİLİR

AKP milletvekillerinin imzasıyla hazırlanan enerji piyasasına ilişkin 15 maddelik torba yasa teklifi, ülkenin yer altı ve yer üstü kaynaklarını uluslararası tekellerin yağmasına açacak düzenlemeler içeriyor. Bu düzenlemeler İliç’te yaşanan katliamların benzerlerinin yaşanmasına da zemin hazırlayacak. Yedi ayrı kanunda değişiklik öngören yeni torba kanun maden, doğal gaz, yenilenebilir enerji patronları için pek çok avantaj sağlıyor. Sunulan torba kanun teklifinin kabul edilmesi halinde;

*Maden işletmek için rapor gerekmeyecek. Şirketlere birden çok kaynak izni verilerek, lisanssız da üretim yapılabilecek. Enerji alımında dövize dönüş sağlanacak.

*Lisansı dolan tesisler farkı ödeyerek lisans alabilecek.

*Nükleer sızıntıda tesisi işletenin sorumluluğu olmayacak.

*Kıyı Kanunu’nda yapılacak değişiklikle göller üzerinde de imar planı yapılmaksızın yenilenebilir enerji üretim santralleri kurulabilecek.

*Enerji verimliliğini artırmak amacıyla hazırlanan projeler, Bakanlık tarafından desteklenecek.

Kaynak: Evrensel