HEDEP’in 2024 yılı bütçe kanun teklifi şerhinde iktidarın savunma harcamalarına ayırdığı pay eleştirildi.

2024 yılında savunma ve güvenlik bütçesinde rekor bir artışın göze çarptığı ifade edilen şerhte Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, MGK, MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü gibi kurumların bütçelerinde son üç yıldaki artış oranının yüzde 100’ün üzerinde olduğuna dikkat çekildi.

Şerhte, ‘silaha yatırım’ın büyük önem kazandığı, ülkenin sanayisi ve üretim gücünün bu alana kaydığı belirtilirken buna karşın hem savunma harcamaları hem silah ithalatı dış borcunun arttığı vurgulandı.

'KUŞAKLAR ARASI DEVREDEN BİR YOKSULLUĞUN KISIR DÖNGÜSÜ'

Şerhteki “Emek Sömürüsü: AKP’nin Ulusal İstihdam Stratejisi” başlıklı bölümde, Türkiye’de emeğin ucuzlatılması ve sömürülmesinin bir devlet politikası olduğu ifade edildi. Türkiye’deki emek sömürüsünün en temel göstergesinin “çalışan yoksulluğu” olduğu belirtilen şerhte, “AKP döneminde yeniden düzenlenen sosyal güvenlik, sosyal hizmet ve sosyal yardım sistemleri Türkiye’de emekçileri çalışan yoksullara dönüştürmüştür. Türkiye ekonomisi büyürken istihdamsız büyümüş, çalışanlar da daha yoksul hale gelmiştir. Mevcut durumda milyonlarca yurttaş için var olan durum kuşaklar arası devreden bir yoksulluğun kısır döngüsü olarak ifade edilebilir” denildi.

'KADIN YOKSULLUĞU DERİNLEŞİYOR, KADINLAR İÇİN NEFES ALMAK ZORLAŞIYOR'

Kadın yoksulluğunun derinleştiğine de dikkat çekilen HEDEP şerhinde “Cumhur İttifakı adı altında kendisi gibi kadın düşmanı irili ufaklı partilerle birlikte kadınların temel insan hakkı olan yaşam hakkı dahi her geçen gün daha güvensiz hale gelmekte, kadınlar için ülkede nefes almak dahi zorlaşmaktadır. 21 yılda toplumsal cinsiyet eşsizliğiyle mücadele etmeye, bu eşitsizliği gidermeye dönük özgün bir bütçe ayrılmamış, yani toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçe olmadığı gibi eşitsizliği derinleştiren, kadınların mevcut ikincil durumunu pekiştiren bir bakış açısıyla bütçeler hazırlanmış ekonomi politikaları uygulanmıştır” ifadeleri kullanıldı.

'İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ EKOSİSTEMDE NE VARSA ENKAZA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ'

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın haberine göre, şerhte ekolojik talanın zirve yaptığı da belirtilirken şu ifadeler kullanıldı:

“21 yıldır iktidarda olan AKP hükümeti, iktidara geldiği günden bu yana, bu topraklarda şahit olunan en geniş ve derin ekolojik tahribatların benzeri görülmemiş bir boyuta ulaşmasının müsebbibi olmuştur. İçerisinde bulunduğumuz ekosistemde yer alan ne varsa, denizler, göller, nehirler, dağlar, ovalar, tarım alanları, ormanlar, sulak alanlar hepsi bu hükümet tarafından birer enkaza dönüştürülmüştür.”

AKP’Lİ YILLARDA SERMAYE SINIFI KAHKAHA KRİZİNE GİRDİ

AK Parti iktidarının sermayeden yana ekonomi politik tercihleri nedeniyle emeğiyle geçinen yurttaşların daha da yoksullaştığının, şirketlerin ise kar patlaması yaşadığının kaydedildiği şerhte, “20 yıllık AKP iktidarları sermayeye muazzam bir kaynak aktarımı gerçekleştirmiştir. 12 Eylül döneminin Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Halit Narin darbe sonrasında “20 yıl işçiler güldü biz ağladık, şimdi gülme sırası bizde” demişti. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “bizimle beraber grev denilen olaylar ortadan kalktı, şimdi grevler yok” diyerek övündüğü AKP’li yıllarda ise sermaye sınıfı bırakalım gülmeyi, kahkaha krizine girmiştir” ifadeleri kullanıldı.

‘TÜRKİYE EKONOMİ MODELİ’ SAFSATASI'

Pandemi sonrası iktidarın dillendirdiği ‘Türkiye Ekonomi Modeli’nin ‘zihni sinir proje’ ve safsata olarak tanımlandığı şerhte bu model için şu ifadeler kullanıldı:

“Faiz ile enflasyon arasındaki ilişkiye sıkıştırılmak istenen Türkiye Ekonomi Modeli, Erdoğan’ın ‘nas’a bağlayarak sıklıkla ifade ettiği saçma sapan ‘faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur’ iddiasına dayandırıldı. Esasında yapılmak istenen şey, hayata geçirilecek ekonomi modeline dinsel kılıf geçirilerek toplumsal rıza ve meşruiyet yaratmak için araçsallaştırma taktiği uygulanmasından başka bir şey değildi.”

2024 BÜTÇESİ ENFLASYONUN ŞAHA KALKTIĞI BİR DÖNEMİ VAAT EDİYOR

2024 bütçe teklifine göre 2024’te zamların ve ilave vergilerin hız kesmeden devam edeceğinin görüldüğü kaydedilen şerhte, “2024 Bütçesi iktidarın yanlış politikaları sonucu enflasyonun şaha kalktığı, yoksulluğun ve işsizliğin arttığı, vergi adaletsizliğinin ve gelir dağılımının daha da bozulduğu bir dönemi yaşatmayı bizlere ‘vaat’ olarak sunan bir bütçedir” denildi.

FAİZ GİDERLERİ YÜZDE 100’ÜN ÜZERİNDE ARTTI, BÜTÇENİN YÜZDE 11’İ FAİZE

2023 Bütçesi’nin ekim ayı verilerine göre faiz harcamalarına 600 milyara yaklaşan pay ayrıldığı ve bu rakamın bütçenin en büyük kalemlerden birisi olduğu kaydedilen şerhte, 2024 bütçesinin de bir faiz bütçesi olduğu belirtildi. Şerhte şu ifadeler kullanıldı: “2024 Bütçesi’nde faiz ödemeleri için 1 trilyon 254 milyar lira ödenek öngörülmüştür. Bu rakam, 11 trilyon 89 milyar liralık bütçe büyüklüğüyle kıyaslandığında, 2024 bütçesinin yüzde 11,3’ü gibi çok büyük bir orana tekabül etmektedir. Bu rakam geçen yılla kıyaslandığında faiz ödemelerinde yüzde 100’ün üzerinde bir artışın olduğu anlamına gelmektedir. Bu da bize 2024 Bütçesi’nde de kaynakların yine faize gideceğini göstermektedir. Emeğiyle geçinen yurttaşların alın teriyle elde edilen vergiler/gelirler AKP-MHP iktidarı tarafından faiz lobilerine verilecektir.”

İMRALI BİR ÇÖZÜM ARAYIŞ MEKANINA DÖNÜŞTÜKÇE SALDIRI DA BİR O KADAR SERTLEŞTİ

DEM Parti’den YRP’ye ziyaret: Sayın Bahçeli’nin sürdürdüğü bir süreç var DEM Parti’den YRP’ye ziyaret: Sayın Bahçeli’nin sürdürdüğü bir süreç var

Kürt Sorunu ve PKK lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecride değinilen şerhte, “İmralı, Kürt sorununda paradigmasal değişimin, yani tüm hikâyenin de yeniden kurulduğu yerdir. Bu hikâyenin hakikatine karşı açılan savaş, tecridin de mutlaklaşma, derinleşme serencamına giden sürecin hikâyesidir” denildi ve “İmralı bir çözüm arayış mekanına dönüştükçe saldırı da bir o kadar sertleşti” ifadesi kullanıldı.

ÇÖZÜM BİR ADA MESAFESİNDE

Şerhteki ilgili bölüm şu ifadelerle devam etti:

“Tecrit, Kürt sorununda çözümsüzlüğün geldiği yerdir. Kürt sorunu bir güvenlik sorunu değildir. Demokrasi, özgürlük ve statü sorunudur. ‘Demokratik uzlaşı, özgür bir siyaset ve evrensel hukuk’ olarak ifade edilen Kürt sorunundaki demokratik çözüm yolların önündeki engeldir tecrit. O halde İmralı ve İmralı şahsında halen çözümün ve bilinçli olarak yaratılan çözümsüzlüğün merkezidir.”

Kürt sorununun güvenlik konseptiyle çözülemeyeceği ifade edilen şerhte “Her şeyin bir saç teline bağlı olduğu bu yangın çağında, çözüm de bir Ada mesafesindedir” ifadesi kullanıldı.

‘ALEVİLER ASLA RIZALIK VERMEYECEK’

Şerhte, “Alevi Toplumunun Sorunları: Sünnileştirme-Türkleştirme ve Tekçi İnanç Politikaları” başlıklı bir bölüm de açıldı. Bu bölümde, “Alevilikte “Hizmet Hak için” yapılır. Dedeler, analar, babalar, pirler, mürşitler maaş almazlar, taliplerinin hakkullahlarıyla yaşarlar. Dedelere maaş vermek gibi Alevi inancında asla yeri olmayan vaatlerle Alevi inanç hizmeti sunan pirleri de, camide ellerine tutuşturdukları hutbeyi okuyan diyanet imamına çevirmek isteyenlere Aleviler asla rızalık vermeyecektir” ifadeleri kullanıldı.

AKP FİLİSTİN HALKI YERİNE HAMAS’I TERCİH ETTİ

Kürt sorununun çözümsüzlüğünün istikrarlı bir dış politikaya engel olduğu kaydedilen şerhte, Gazze – İsrail çatışmasına da değinildi. “AK Parti Filistin Halkı Yerine Hamas’ı Tercih Etmiştir” denilen şerhte, “Unutulmamalıdır ki, Kürt Sorunu Ortadoğu’daki politikaları anlamak açısından turnusol kağıdı gibidir. Bir yandan Kürt Sorunu’nu şiddet yoluyla çözmekte ısrar ederek diğer yandan Filistin-İsrail çatışmasında barışçıl yöntemler aramak AKP hükümetinin maskesini düşürmeye yetmiştir” ifadeleri kullanıldı.

AKP’li yetkililerin önceliğinin Hamas olduğunun açıkça anlaşıldığının belirtildiği şerhte, “Filistin halkının maruz kaldığı soykırıma varan bu katliamlara dair somut adım atmazken Hamas’ın meşruiyetini dünyaya kanıtlamaya çalışması, Hamas’ın finansal kaynaklarının Türkiye’de tutulmasına izin verilmesi ve üst düzey Hamas üyelerinin Türkiye tarafından korunması tüm kamuoyu tarafından açıkça görülmektedir” ifadeleri kaydedildi.

ÇÖZÜM: DEMOKRATİK EKONOMİ PROGRAMI

Sermayenin, savaşların, yolsuzluğun bütçesine karşı ‘emekçi halkın bütçesi’ olması gerektiği ifade edilen şerhte çözüm olarak Demokratik Ekonomi Programı önerildi. Demokratik Ekonomi paradigmasının temelinin radikal demokrasi olduğu kaydedilirken “Partimiz Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi, “radikal demokrasi” taraftarıdır. Radikal demokrasi, demokrasinin hayatın tüm alanlarına doğru genişletilip derinleştirilmesidir” denildi.

DEMOKRATİK EKONOMİ PROGRAMI ACİL EYLEM PLANI

Demokratik Ekonomi Programı Acil Eylem Planının da sunulduğu  şerhte, planın enflasyon, işsizlik, yoksulluk ve barınma kriziyle mücadele için derhal eyleme geçirilmesi gereken uygulamalardan oluştuğu kaydedildi. Uygulamalardan bazıları şöyle sıralandı:

🔸Zaruri Malların Fiyatları Geçici Olarak Dondurulacaktır

🔸Fiyat Kontrolleri ve Regülasyon Yapılacaktır

🔸Yoksul Hanelere ‘Temel Gelir Güvencesi’ Uygulaması Başlatılacaktır

🔸Yoksul Ailelerin Okul Giderleri Kamuca Karşılanacaktır

🔸Kadın İstihdamındaki Cinsiyet Temelli Ayrımcılığı Ortadan Kaldıracak Politikalar Esas Alınacaktır

🔸Tüm Çalışanlara Yaşanabilir Bir Ücret Sağlanacaktır

🔸Enerji Fiyatlarındaki Artışlar Halka Yansıtılmayacak Ardından Bu Alanda Acilen Kamulaştırmalar Yapılacaktır

🔸Yaşam için gerekli temel unsur olan suya ücretsiz erişim sağlanacaktır.

🔸Kârlara Üst Sınır Getirilecektir

🔸Haftalık Çalışma Süreleri Kısaltılacaktır

🔸Kamu Garantili İstihdam Programları Uygulanacaktır

🔸Barınma Krizi Kamucu Politikalarla Çözülecektir

Editör: Selda Manduz