Politika

HEDEP'in Deniz Poyraz’a ilişkin önergesi reddedildi

Deniz Poyraz cinayetinin aydınlatılmasına ilişkin Meclis’te görüşülen önerge, AKP-MHP oyları ile reddedildi.

Abone Ol

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), HDP İzmir İl Örgütü’nde Onur Gencer tarafından katledilen Deniz Poyraz’a ilişkin verdiği önerge Meclis Genel Kurulu’nda görüşüldü.

Önerge kapsamında söz alan HEDEP İzmir Milletvekili İbrahim Akın, cinayetin planlı ve organize bir şekilde işlendiğinin altını çizdi.

Gencer’in, “tetikçi” olduğunu ifade eden Akın, “Türkiye'de yargı pratiğinde görülmemiş bir şekilde dava süreci çok kısa bir zaman içerisinde aceleyle tamamlanmıştır. Cinayetin tetikçileri, bu katliamın arkasındaki güçler, azmettiriciler özenle dava sürecinin dışında tutulmaya çalışılmıştır. İstinafa giden davayı karara bağlayan hâkim bu davaya yeni atanmış olmasına rağmen, dosya hakkında bilgisi olmamış olmasına rağmen bir ay içerisinde bu davayı sonuçlandırmış ve bu davayı böyle devam ettirmeye çalışmıştır. Bu davada yeni olmasına rağmen, adli tatile girmesine rağmen yine istinafta bu süreç çok hızlı bir şekilde sonuçlandırılmıştır. Deniz Poyraz cinayeti diğer siyasal cinayetler gibi kapatılmak istenen, üstü örtülmek istenen bir cinayettir” dedi.

‘ARKASINDA GÜÇLER VARDI’

Delillerin toplanmadığını ve İzmir Terörle Mücadele Şubesi’nin soruşturmayı on sekiz haftada bitirdiğine dikkat çeken Akın, “Demek ki İzmir Emniyet Müdürlüğü tarafından durum fark edildi ve buna bağlı olarak da dosya kapatılmak istendi. Yargılama boyunca mahkemede katilin arkasındaki güçleri açığa çıkarmak için hiçbir çaba içerisinde bulunulmadı. Sonuçta, bu tetikçinin bütün işleri tek başına yapmış olduğu, bütün işleri kendi başına becermiş olduğu ileri sürülerek dava sonuçlandırılmaya çalışıldı. Oysa katilin hak etmediği çok net bir şey vardı ve bizler, bu dosyayı başından itibaren izleyenler olarak çok net bir şekilde gördük ki katil yalnız değildi, arkasında güçler vardı” diye konuştu.

‘VATANSEVER GİBİ KARŞILANDI’

İl Örgütünün kesintisiz bir şekilde izlendiğini, Gencer’in 115 kez keşif yaptığını ve ayrıca Gencer’in 27 kez emniyeti aradığını dile getiren Akın, “Katil Onur Gencer yakalandıktan sonra aslında en az 30 insanı katletmek istediğini söylemiştir. Tetikçinin bunları yaparken polisin dikkatini çekmemiş olması mümkün değildir. Onur Gencer’in profili çok dikkat çekicidir. Suriye’nin Münbiç kentinde silahlı gruplarla birlikte çatışmalara katılmış olduğu görülmektedir. Eli silahlı boy boy fotoğraflarını sosyal medyada yayınlamaktan zerre kadar çekinmemiştir. Silahlı çetecilerle, gruplarla ilişkileri olduğu çok açıktır. HTS kayıtlarında Ülkü Ocaklarıyla sıkı temas içerisinde olduğu çok açık bir şekilde görülmektedir. Böyle birinin binanın çevresinde 115 kez keşif yapmış olması, polisin dikkatini çekmemiş olması kabul edilebilir bir şey değildir. Katliamdan sonra bu katilin görevini yerine getiren bir vatansever gibi karşılanmış olduğuna gözlerimizin önünde tanıklık etmiş olduk” ifadelerini kullandı.

‘ARKASINDAKİ GÜÇLERİ AÇIĞA ÇIKARALIM’

Akın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“El bebek gül bebek karşılanmış, gözlerimizin önünde ‘İsmin nedir birader?’ diye sorularak koluna girilip götürülmüştür. Savcılık tarafından aceleyle hazırlanan bir iddianameyle dava açıldı ve aynı hızla sonuçlandırılmış oldu. Bu dava şimdi Yargıtay aşamasında. Bu katliamın öncesi ve sonrasıyla birlikte detaylı bir şekilde incelenmesi, sorumluların adalet önüne çıkarılması, adil bir yargılama sürecinin sağlanması gerekiyor. Gelin, bu ülkenin yargı yapısına dair yetkisinin etkili bir şekilde kullanılmasını sağlayalım. Gelin, bu davanın gereği gibi yürütülmesi ve katliamın arkasındaki güçlerin açığa çıkarılması için birlikte çaba gösterelim. Biliyoruz ki bu davalar siyasidir, bu davalar planlıdır. Bu dava, HDP’ye yönelik ağır siyasal saldırıların ve linç kampanyalarının yaşandığı bir ortamda gerçekleştirilmiştir.

DEVLET İÇİNDE ODAKLANDIKLARI BİLİNMEKTEDİR

Bu olayda katilin arkasındaki güçlerin karanlık güçler olduğu ve devlet içerisinde odaklandığı bilinmektedir. Unutmayalım ki bu güçler bugün bize yaptıklarını yarın sizlerden birine yapabilirler. Hrant Dink cinayetinde, Uğur Mumcu ve diğer siyasal cinayetlerde olduğu gibi bu davanın bir sis perdesi olarak kalmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Cinayetin arkasındaki karanlığın aydınlanması, tüm sorumluların yargı öne çıkarılması, hukuki ve adil bir yargılama yapılmasının sağlanması Parlamentonun sorumluluğundadır. Bu nedenle Meclisi göreve çağırıyoruz. Bu cinayetin kapatılmasını asla kabul etmeyeceğiz. Dolayısıyla bu cinayetin takipçisi olacağımızı, yargılama süreçlerinin sonuna kadar takipçisi olacağımızı ve ısrarla Mecliste ve her yerde gündeme getireceğimizi sizlerin huzurunda bir kez daha ifade ediyorum.”

‘FAİL DEVLET TARAFINDAN KORUNUYOR’

Saadet Partisi adına söz alan Bülent Kaya, “Deniz Poyraz’ın yargılanmasıyla ilgili özellikle cinayetin işlenmesinden önceki ihmaller, cinayet sırasında kolluk kuvvetlerinin tutumu, delillerin toplanmaması ve adil bir yargılama yapılamaması gibi unsurlarla yargı sisteminin tarafsızlığı ve etkinliği konusunda şüpheler uyandığına dair hususlar sebebiyle bir genel görüşme talebi var. Bu tür siyasi cinayetlerin arkasında sadece bir fail yoktur, o faile gitmeden önce onun şartlarını doğuran siyasal bir iklim vardır. Dolayısıyla bu iklime nasıl gittik? Bu insanlar bu şiddet eylemlerine nasıl yöneldi? Organize mi hareket ediyorlar? Benzeri olayların arkasındaki siyasal iklimi, sosyolojik sebepleri ve yargının etkin işlemesini sağlamak gibi bir görev vardır. Üstü örtülme riski olan bir konuda toplumsal barışın ortadan kalkması, mağdur olan kesimlerin ‘Fail devlet tarafından korunuyor’ gibi bir algıyla devlete karşı şüpheci yaklaşımları söz konusu olabilecekse bunun toplumsal barışa büyük zarar verdiğini hep beraber görmemiz lazım. Dolasıyla, devlet, suçu, suçluyu, etkin bir şekilde araştırdığını kamuoyunu tatmin edecek bir şekilde ortaya koymak mecburiyetindedir” dedi.

‘HESAP VERMESİ LAZIM’

Poyraz cinayetinin yaşandığı döneme işaret eden CHP Amed Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Irkçılık vardı, HDP’ye karşı bir kapatma davası açılmıştı ve kadın hareketine karşı da linç girişimlerdi vardı; böyle bir siyasal iklim hazırlanmıştı. Cinayetin gerçekleştiği gün ve gerçekleştiği ortama bakarsak İzmir’in orta yerinde, Konak’ta, Çankaya’da ve HDP il binasının önünde bir karakol var, gelen giden herkesin kimlik kontrolü yapılıyor, gözetleniyor. Âdeta izin verilmiş, tam 105 kez o binaya girmiş ve binanın önünde seyyar bir karakol var. Cinayetin işlendiği sırada tam kırk dakika beklenmiş, teslim alınmamış, âdeta cinayetin işlenmesine izin verilmiş orada ve kendisine bir kahraman muamelesi yapılmış. Siyasal iktidar böyle bir cinayetin siyasal zeminini hazırlamıştır ve gerekli araştırmayı da yapmamıştır. Dolayısıyla şimdi eğer siyasal iktidarın bu cinayetle bir ortaklığı yoksa derin ilişkilerin bu cinayet ortaklığı yoksa o zaman cinayetin işlenmesinden evvel, işlendiği sırada ve işlendikten sonraki bütün bu süreçler neden bu şekilde izlendi, işlendi, bunun hesabını Adalet ve Kalkınma Partisinin vermesi lazım veya kendisi ortak değilse bunun hesabını sorması lazım” ifadelerini kullandı.

‘KABUL EDEMİYORUM’

İYİ Parti adına söz alan Hakan Şeref Olgun, Poyraz’a yönelik bu saldırıyı kınadı. Olgun, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Deniz Poyraz’a, Sinan Ateş’e, Tahir Elçi’ye ve tüm masum insanlara ırkı, dili, dini, milliyeti ne olursa olsun bu topraklarda yaşayan herkes sahip çıkmalıdır. İdeolojisi ne olursa olsun tüm siyasi cinayetlere aynı duruşu göstermek, davalarının ve arka planlarının aydınlatılmasına sahip çıkmak, en kutsal hak olan yaşama hakkına sahip çıkmak zorundayız. Ülkenin bir şehrinin ortasında, silahlı birinin polis gözetimindeki binayı basmasını ben, şahsen kabul edemiyorum.”

Konuşmaların ardından oylamaya sunulan önerge AKP-MHP tarafından reddedildi.