Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya 'örgüte üye olmak' ve 'örgüt kurmak ve yönetmek' suçlamasıyla yargılanan Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Sedat Yılmaz tutuklu bulunduğu Sincan 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nden getirildi.
BASIN ÖRGÜTLERİ DURUŞMAYI İZLİYOR
Artı Gerçek'ten Rojhat Abi’nin haberine göre, Duruşmayı; Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş direktörü Veysel Ok, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel başkanı Gökhan Durmuş ve Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret izledi.
'BU İDDİANAME UTANÇ VERİCİ'
Savunmasına başlayan Sedat Yılmaz, "Bu iddianame demokrasi iddiasında olan bir ülke için utanç vericidir. Gazeteciyim. Soma'yı, Roboski ve Ankara patlamasını takip ettim. Anayasada güvence altına alınmış haber alma, seyahat özgürlüğü ayaklar altına alınmıştır. Farklı üniversitelerden akademisyenlerin hazırladığı bir çalışmada, Türkiye'de gazetecilik koşullarının korkunç olduğunu ifade ederek sansür ve otosansür uygulamalarına dikkat çekmiştir. Bu iddianame kendi kendisiyle çelişen ifadelerle doludur" dedi.
'GAZETECİLİĞİM MANİPÜLE EDİLİYOR'
Gizli tanık Ulaş'ın suçlamalarına yanıt veren Yılmaz, "Gazeteciliğim manipüle ediliyor. Fırat Haber Ajansı'nda (ANF) sorumlu olarak görev aldığımı söylemiş. SGK kayıtlarında böyle bir belge yok. ANF'ye ait tek kayıt yok. Basın kartı sahibiyim ben. ANF bir haber ajansıdır. İstediği kişilere başvurup haber yapabilir. Mesleki dayanışmamız oraya çalışıyormuşum gibi gösterilmiş. Örgüt adına haber yaptığımı söylemiş. Buna dönük hiçbir kanıt yok. Benim herhangi bir örgütle bağlantılı, cebir şiddet içeren hangi haberim var?" diye konuştu.
'HAVADAN VE KARADAN GİTMEDİYSEM NASIL GİTTİM?'
Gizli tanık Ulaş'ın PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu ile görüştüğü yönündeki iddiasına yanıt veren Yılmaz, "Zaman ve mekan belli değilse nasıl bileceğiz? İddialarda bahsi geçen yerlere hiç gitmedim. Hiç bilmiyorum. İddia makamı Habur Sınır Kapısından giriş çıkış kayıtları olmamasına rağmen girdiğimi söylemiş. Havadan gitmemişim, karadan gitmemişim. Nasıl gidebilirim ben. İllegal yoldan gitsem bile en az bir tanık olmaz mı? Yok hiçbir kanıt yok. Birçok defa gidip geldiğim söylenmiş. Yüksek güvenlikli sınır hattından ben nasıl geçebilirim? Lütfen bu iddİalara bir açıklık getirebilsin ki bende ona göre savunmamı yapayım" dedi.
'GAZETECİLİK KAMUSAL BİR FAALİYETTİR'
Haberleri hakkındaki suçlamalara yanıt veren Yılmaz, "Yazdığım tüm haberlerin altına imza atıyorum. Kamuoyunu uyarmak ve harekete geçirmek amacıyla çalışıyoruz. Şiddet ve nefret içermedikçe kamuoyu bilgilendirilebilir. Ben Türkiye Gazeteciler Sendikasına mensubum. Birçok eğitim çalışması düzenlemiş biriyim. Gazetecilik hayatımda hiç kimseye çamur at izi kalsın şeklinde hareket etmedim. Bu kamusal bir faaliyettir" diye konuştu.
'MAHKEMEDEN SOMUT DELİL TALEP EDİYORUM'
Ekonomik ve ailevi nedenlerle İstanbul'dan Diyarbakır'a taşındığını dile getiren Yılmaz, "Benim meslek hayatımda binlerce haber, söyleşi ve analizim var. Bunlardan hiçbirine dava açılmamıştır. Bu kadar telefon kaydına dair herhangi net bir eylem ifadesi de yok. Mahkemeden somut delil talep ediyorum. Gazeteci olduğuma dair birçok kanıt ve tanık var. Fakat eylemci olduğuma dair hiçbir delil yok. Bu iddialarda bir izahat gereklidir" dedi.
'BOLCA YORUM VAR, HİÇBİR DELİL YOK
Otel konaklamalarının suçlama konusu yapılmasına da yanıt veren Yılmaz, "Gizli tanık otel konaklamalarımın terörle iktisatlı olduğunu belirtmiş. İddia makamı da sürekli değerlendirmiş. Bolca yorum var, hiçbir delil yok. Otelde kaldığımız gazeteci arkadaşım suçlu bulunmuş. Fakat kendisi halen İstanbul'da gazetecidir" diye konuştu.
'KÜRT BİR GAZETECİ OLDUĞUM İÇİN KARŞINIZDAYIM'
Sedat Yılmaz, "Sis perdesi oluşturulmaya çalışılıyor. Paylaşımlarımla ilgili cebir şiddet ve eylem içerdiğine dair suçlama yapılmış. Gazetecilik faaliyetlerim kapsamında paylaşım yaptım. Gazetecilik faaliyetlerim birilerini rahatsız etmiş olabilir ancak hiçbirinde bahsedilen suçlamaya dair bir olgu yok. 'Roboski kan ağlıyor' haberim de iddianamede yer alıyor. Roboski'de halen yaralar sarılmamıştır. Yaraları kan ağlıyor demiştim. Ve evet bu toplumsal bir gerçekliktir. Kürt basınına yönelik şiddet artırmıştır. Ben de Kürt bir gazeteci olduğum için bugün burada karşınızdayım. İddianame temelsizdir" dedi.
HAKİMDEN GİZLİ TANIĞA: BEYANLARIN ÇELİŞKİLİ
Sedat Yılmaz'ın ardından gizli tanık Ulaş'ın dinlenmesine başlandı. Hakim, gizli tanık Ulaş'a beyanlarının çelişkili olduğunu söyledi. Gizli tanık Ulaş, Avukat Veysel Ok'un sorusuna da "Hatırlamıyorum" yanıtını verdi.
TUTUKLULUĞA DEVAM TALEBİ
Gazeteci Sedat Yılmaz’ın ilk duruşmasında savcı, tutukluluğa devam kararı verilmesini talep etti. Sedat Yılmaz ise mütalaaya katılmadığını belirterek tahliyesini talep etti.
GAZETECİ SEDAT YILMAZ İÇİN TAHLİYE KARARI
Avukatların savunmasının ardından kararını açıklayan mahkeme, gazeteci Sedat Yılmaz'ın tahliye edilmesine karar verdi. Yılmaz'a yurtdışına çıkış yasağı konuldu.
Gelecek duruşma tarihi 29 Şubat 2024'te görülecek.
'SEDAT YILMAZ KÜRT GAZETECİ OLDUĞU İÇİN BURADA'
Avukat Veysel Ok, "Hepimiz biliyoruz ki Sedat Yılmaz Kürt gazeteci olduğu için buradadır. İddianame ve mütalaayı incelediğimizde suçlamaların net olmadığını görüyoruz. Sedat Yılmaz'ın hangi haberi, hangi geziyi örgüt talimatıyla yaptığına ilişkin tek delil yok. Tutuklama için kuvvetli şüphe ya da delil gerekir. Sedat Yılmaz için bırakın tutuklanmayı, gözaltına alınmayı bile gerektirmiyor. İddianame makamı lehe ilişkin Sedat Yılmaz'ın hiçbir savunması eklenmiyor.
Tutukluluk halinin devamı için hiçbir hukuki gerekçe yok. Savcının, Sedat Yılmaz'ın kadro olduğuna dair ifadeleri var. Bu hayatın olağan akışına terstir. Kendisi 20 yıldır aynı telefon numarasını kullanır. Devlet görevlisi tanık olamaz. Kendisinin en baştan beri devlet adına çalıştığı ortadadır. Haber kaynaklarının korunması açısından bir gazetecinin HTS kayıtlarının bu şekilde dosyada yer alması da hukuka aykırıdır. Müvekkilimin beraatini talep ediyorum" dedi.
NE OLMUŞTU?
Gazeteci Sedat Yılmaz, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 29 Nisan'da gözaltına alındı ve 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde tutuklandı.
Yılmaz hakkında 'örgüte üye olmak' ve 'örgüt kurmak ve yönetmek' suçlamasıyla dava açıldı. Yılmaz'ın yaptığı haberler, gezileri, otel konaklamaları, telefon görüşmeleri, hesabına yatırılmayan paralar ve kızı ile çektirdiği bir fotoğraf da suçlama konusu yapıldı.