Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) yaptığı açıklamaya göre, Suriye’de Arap Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Lazkiye, Tartus ve Humus kentlerinde yaşanan çatışmalarda ölü sayısı 250'yi aştı, bölgede 162 sivil öldürüldü.
Suriye'de yaşananlara tepki gösteren Emek Partisi (EMEP) "HTŞ'yi destekleyenler katliamlara yol veriyor" dedi. Türkiye devletinin de sorumluluğuna işaret edilen açıklamada, "Türkiye bu katliamlardan sorumlu olan güçleri desteklemeyi bir an önce bırakmalı, Suriye'deki kardeş halkların bir tehdidi olmamalıdır" denildi.
Emek Partisi tarafından yapılan açıklamada, "Çatışmaların başlıca kaynağının, HTŞ’nin Suriye’de yönetimi ele geçirdikten sonra verdiği sözleri yerine getirmemesi ve Suriye’de istikrar oluşması adına ve emperyalist güçlerin bölgesel çıkarları açısından kendisine verilen desteği, ülke içindeki farklı mezhep, kültür ve kimlikten halklara karşı, onları kendisine tamamen itaat etmeye zorlaması olduğu açıktır" denildi.
'HTŞ SURİYE'Yİ BÖLÜNMEYE SÜRÜKLÜYOR'
Ülkenin batısındaki kentlerde HTŞ yönetimi ile Arap Aleviler arasında yaşanan çatışmaların güneydeki Dürziler ve kuzeydoğusundaki Kürtler ile birlikte Suriye’deki bölünme tablosunu da belirginleştirdiği kaydedilen açıklamada, "Bugüne kadar halkların demokratik talep ve beklentilerine yanıt vermek yerine sadece kendi iktidarını güçlendirmekle uğraşan HTŞ, Suriye’yi çatışmalara ve bölünmeye sürüklüyor. Suriye’nin bütünlüğünden yana olduklarını söyleyen emperyalist ve işbirlikçi güçlerin yarattığı Suriye tablosu her geçen gün endişe verici boyutlara varıyor" denildi.
'MASUMİYET TABLOSU BALON GİBİ PATLIYOR'
Ülkede yaşayan farklı halklarla; etnik-dinsel-mezhepsel topluluklarla anlaşmazlık, gerilim ve çatışmaların HTŞ’nin ülkeyi nasıl yönetmek istediği ve nasıl bir gelecek tahayyül ettiğini gösterdiğine dikkat çekilerek "Aynı zamanda HTŞ üzerinden rejim değişikliğini gerçekleştirenlerin ülkeyi nereye sürüklediklerini de gözler önüne seriyor" denildi.
HTŞ yönetiminin bölgedeki etnik-dinsel-mezhepsel gerilim ve çatışmaları sömürü ve yağmanın dayanağı olarak kullandığına ve bu amaçla kendisini yönetime getiren emperyalistlerin ve bölge gericiliklerinin bir ‘aleti’ olmanın ötesine gitmediğine vurgu yapılan açıklamada, "Bu nedenle Suriye’yi yeni gerilim ve çatışmalara sürükleyen politikaları uygulamaktan da geri durmuyor. Sürekli HTŞ güzellemesi yapan emperyalist güçlerin ve Erdoğan yönetiminin çizdiği masumiyet tablosu yaşananlarla birlikte bir balon gibi patlıyor" denildi.
ABD ve batılı emperyalistlerin 'böl ve yönet, mezhep çatışmalarını kışkırt ve elde tut' politikası ile en önemli enerji kaynaklarının ve geçiş yollarının bulunduğu bölgeye hâkim olmak istediğine değinilen açıklamada ayrıca, "HTŞ yönetiminin Suriye’deki etnik-dinsel fay hattı üzerine kurulması, Batılı emperyalistler ve İsrail’in bu yönetimi kontrol altında tutmasına hizmet ediyor" değerlendirmesi yapıldı.
'ERDOĞAN İKTİDARI BU ÇETELERE YOL VERİYOR'
Türkiye'nin Suriye'deki tutumunun da eleştirildiği açıklamada "Türkiye’deki Erdoğan iktidarı; HTŞ gibi cihatçı grupları destekleyerek Suriye’yi mezhepsel görünüm kazanan bir savaşa sürüklemeleri, geçmişte sadece Arap Alevilerin değil Dürzi, Süryani, Êzidî, Kürt vd. halkların-azınlıkların da din adına kendilerine saldırıp katliamlar yapan bu çetele yol veriyor" denildi.
'ORTAK MÜCADELE İHTİYAÇTIR'
Emek Partisi tarafından yapılan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
"Suriye’deki halkların, etnik-dinsel toplulukların bir arada yaşaması ancak demokratik-seküler bir yönetimle mümkündür. Kadınların, Alevilerin, Kürtlerin, Arapların, Türkmenlerin, Dürzilerin, Hıristiyanların ve daha birçok toplumsal kesimin dahil edileceği kapsayıcı bir demokratik yönetim, çatışma ve katliam girişimlerinin panzehri olacaktır.
Suriye’de fiili bir bölünmeye yol açan bu politika karşısında sadece Kürtlerin, Dürzilerin ve Arap Alevilerin değil; Sünni Arap çoğunluktan yoksul-emekçi halkın da barış içinde ve güvenli bir şekilde birlikte yaşayacakları bir geleceği kurabilmeleri ancak demokratik-seküler bir eksende ortak mücadeleyi ve aralarındaki dayanışmayı büyütmelerinden geçiyor.
Saldırıların durdurulması, bölge halklarının güvenliği için ortak mücadele bir ihtiyaçtır.
Suriye halklarının Türkiye'nin emekçi halklarının desteğini ve dayanışmasına daha çok ihtiyacı var.
- ABD ve Batılı emperyalistler, cihatçılığı bilinen ve ülkeyi demokratik bir temelde yönetmeyeceği gün gibi ortada olan HTŞ’yi destekleyerek bu saldırılara yol veriyor.
- Suriye’yi yeni gerilim ve çatışmalara sürükleyen, etnik ayrımları derinleştiren, katliamlara yol açan, sivil halkı tehdit eden katliamcı, ayrıştırıcı, tehditkâr politikalara derhal bir son verilmeli.
- Türkiye bu katliamlardan sorumlu olan güçleri desteklemeyi bir an önce bırakmalı, Suriye'deki kardeş halkların bir tehdidi olmamalıdır.
- Türkiye işçi sınıfına ve emekçi haklara çağrımızdır. Suriye'de HTŞ yönetimiyle birlikte Suriye halklarının başta canları olmakla beraber kimlikleri, inançları tehlikededir.
Bize düşen görev halkların direnişlerinin yanında olmak ve bölgedeki katliamları durduracak bir mücadele örgütlemektir."