Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan, IŞİD’in Suriye’deki ilk yapılanması Nusra Cephesi’nin devamı olan HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) ile Türkiye’nin eğitip donattığı, maaşa bağladığı yapıların içinde olduğu Suriye Milli Ordusu Halep’e girdiğine dikkat çekerek gelişmeleri değerlendirdi.
Kendisini Fethul Mubin (Müjdelenmiş Galibiyet) Operasyon Odası olarak adlandıran bu koalisyonun, Birleşmiş Milletler’in “terör listesi”nde olan gruplardan oluştuğunu kaydeden Aslan, “İsrail’in Gazze, Lübnan ve İran’dan sonra, Suriye’ye yönelik olarak gerçekleştirdiği saldırıların, bu cihatçı grupların Halep’e ilerleyişinin önünü açtığı biliniyor” dedi.
ABD-İSRAİL-TÜRKİYE’DEN DESTEK
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Sean Savett’in "Esad rejiminin BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararında belirtilen siyasi sürece katılmayı reddetmeye devam etmesi ve Rusya ile İran'a bel bağlaması, Suriye'nin kuzeybatısında Esad rejimi hatlarının çökmesi de dâhil olmak üzere, şu anda ortaya çıkan koşulları yaratmıştır" ifadelerine dikkat çeken Aslan, bu açıklamanın İsrail ile ABD’nin cihatçı gruplara destek politikasını teyit ettiğini söyledi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığının endişelerini dile getirse de Türkiye’de eğitip donatılan grupların da bu cihatçı koalisyon içinde yer aldığını belirten Aslan, "Türkiye’nin bu cihatçı hareketini desteklediğinin bir işareti durumunda" dedi.
"İKTİDAR ÜLKEYİ HEDEF HALİNE GETİRİYOR"
Rusya ve İran basınında Türkiye’nin Astana, Soçi ve Moskova anlaşmalarındaki cihatçı grupları kontrol altında tutma sorumluluğunu yerine getirmemekle suçlandığını ifade eden Aslan, "Türkiye’de iktidar medyası ise günlerdir bu cihatçı hareketini coşkuyla destekleyen yayınlar yapıyor. AKP iktidarı, bölgede IŞİD gibi örgütlerle mücadele eden YPG’yi terör örgütü olarak tanımlayıp, BM ve diğer uluslararası kurumların terör listesinde yer alan cihatçı grupları 'muhalefet güçleri' olarak niteleyip destekleyerek, toprak bütünlüğüne saygı duyduğunu iddia ettiği Suriye’nin geleceğine dair de tarafını belli etmiş oluyor. Tek adam iktidarı, eğitip donattığı Suriye’deki cihatçı güçler üzerinden Suriye sahasında kalıcı olmanın hesabını yaparken, Türkiye’yi de açık bir hedef haline getirmektedir. ABD, İsrail ile birlikte Suriye sahasındaki cihatçı grupların safında bir politika izlemek, Türkiye’yi Suriye, Rusya ve İran başta olmak üzere bölgedeki birçok komşusunun gözünde de işgalci bir konuma itmektedir” dedi.
"EMPERYALİSTLER ÇEKİLMEDEN BARIŞ MÜMKÜN DEĞİL"
Suriye’nin kuzeyini “terör tehdidi” bahanesiyle sınır ötesi harekat haline getiren iktidarın, Suriye politikasındaki ısrarının aynı zamanda Türkiye işçi ve emekçilerinin ekmeğini her gün biraz daha küçültmek anlamına geldiğini belirten Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye’de Kürt sorunun demokratik halkçı çözümünü sağlamak, Türkiye’nin Suriye’ye müdahale gerekçesini de ortadan kaldıracaktır. Bu, Türkiye’nin bölgesindeki komşu halklarıyla barış içinde bir geleceğin tarafı olabilmesi açısından da elzemdir. Türkiye, Suriye’deki askeri güçlerini geri çekmeli, cihatçı örgütlere desteğine son vermelidir. Değişen bölge koşullarında etkili bir bölge gücü olabilmenin gereği gibi sunularak meşrulaştırılmaya çalışılan bu politika Türkiye’yi sürekli ateşin içinde tutmaktadır. Emperyalist güçler bölgeden çekilmeden, emperyalistlerle ve İsrail’le yapılan ticari ve askeri anlaşmalar sonlandırılmadan, NATO’dan çıkılmadan, bütün üsler kapatılmadan kalıcı bir barış mümkün değildir. Ülkede demokrasi, bölgede barış için Ortadoğu’da yaşayan halklarla birlikte mücadeleyi yükseltme ihtiyaç her zamankinde daha fazla önem taşımaktadır."