Politika

Emek Yaz Kampında "Ortadoğu ve Mülteci Sorunu" paneli: Fatura işçi ve emekçilere kesiliyor

Emek Yaz Kampı’nda, Ortadoğu ve mülteci sorunu paneli düzenlendi. Panele Evrensel yazarı Nuray Sancar ve BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen katıldı.

Abone Ol

Emek Yaz Kampı’nda “Bölgesel Gelişmeler, Filistin-Ortadoğu ve Mülteci Sorunu” başlıklı panele Evrensel gazetesi yazarı Nuray Sancar ve BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen katıldı

Panelde Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler ve mülteci karşıtlığına ilişkin sunumlar gerçekleşti. Yaşanan bu gelişmelerin göç ve savaş politikalarına karşı işçi sınıfının mücadelesinin önemine vurgu yapıldı.

“ORTADOĞU, PETROL KAYNAKLARI NEDENİYLE EMPERYALİST ÜLKELERİN İŞTAHINI KABARTIYOR”

Ortadoğu’daki son duruma ilişkin önce tarihsel bir giriş yapan Nuray Sancar, Ortadoğu’daki gericilik ve İslamcılığa karşı geçmişten bugüne kadar laiklik mücadelenin sürdüğünü ifade ederek şöyle devam etti: “Emperyalist tekeller arasındaki rekabet ve paylaşım savaşları var ve bunun sonucu olarak Ortadoğu sürekli karanlık, dünyanın dört bir yanına göç veren, sürekli kan dökülen bir coğrafya. Daha önce paylaşılmış olan dünya ülkeleri sınırları, meydana gelen sermaye birikimi nedeniyle tekrar değişmeye başlıyor.”

Ortadoğu’nun dünden bugüne yeniden yapılanmanın sahnesi olduğunu söyleyen Sancar, İkinci Dünya Savaşı akabinde İngiltere’nin çöktüğünü onun yerine artık Amerikan emperyalizminin gelip, yeni bir sömürgecilik döneminin başladığını, dolayısıyla Ortadoğu’nun da bundan nasibini aldığını belirtti. Sancar, “Ortadoğu’da yaşanan bu savaşların arkasında yatan sebeplerin en önemlisinin dünyanın petrol ihtiyacının 3/2’sinin bölgeden karşılanması ve bu bölge üzerinden farklı sömürü kanalları açma isteği olduğunu belirterek, bugünkü iki kutuplu emperyalist devletlerin de tam da bu nedenle iştahını kabarttığını ifade etti.

“ERDOĞAN’IN İSRAİL ÇIKIŞI HALKI ALDATMAYA YÖNELİKTİR”

Sancar, “Türkiye’nin Ortadoğu politikası yalnızca Erdoğan döneminde başlamış değil. Türkiye’nin Ortadoğu ilişkileri ‘zikzak çiziyor, eksen değişti’ gibi çeşitli şekillerde yorumlansa da esasen bu durum Türkiye’nin bölgeye dair hevesleri ve kendi jeopolitik konumu bakımından çeşitli siyasi sonuçlara neden olmaktadır. Kendi toprakları çevresinde de hemen her bölgede yayılmacı politika izlemeye devam etmektedir ve tüm bunların faturası da işçi ve emekçilere kesilmektedir” dedi.

Erdoğan’ın İsrail’e ilişkin “bir gece ansızın gelebiliriz” söylemine dair ise şöyle konuştu: “Erdoğan yüksek enflasyonun, biriken öfkenin yol açtığı tüm kayganlığı gidermek ve kontrol altına alabilmek için gündeme getirdiği bir söylemle halkın, emekçilerin öfkesini başka yöne çekmeye çalışmaktadır. Sanki İsrail’e girebilecekmiş, yedi düvele savaş açacakmış, ABD’yi karşısına alabilecekmiş gibi davranması tabii ki Suriye politikası gibi kolay işleyemez. Bu söylem halkı aldatmak üzere söylenmiştir.”

“İŞÇİ SINIFININ POLİTİK BİR ÖRGÜTLENMEYE İHTİYACI VAR”

BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, Ortadoğu’daki gelişmelerin ekonomik temellerini göz ardı etmemek gerektiğine ve tüm bu kamplaşmaların temelinde sınıfsal çelişkilerin varlığına dikkat çekti. Türkmen, “En yakın zamanda gündemimizde olan Temmuz zammı talebinin güçlü biçimde örgütlenmesi için sendikaların çabası çok sınırlı. Sendikal bürokrasinin temsilcileri ise ‘iyileştirme’ adı altında bir söylem geliştiriyor. Oysa işçi sınıfının da bağımsız politik bir örgütlenmeye ihtiyacı var” dedi.

“MÜLTECİ DÜŞMANLIĞINA KARŞI ANTEP İŞÇİLERİ ÖRNEK TUTUM SERGİLEDİ”

Türkmen, “Örneğin yakın zamanda Kayseri’de başlayıp Antep’e sıçrayan göçmenlere karşı bir ırkçı eğilim yaşandı. Sokağa çıkan kesimler de yoksul, emekçi kesimlerdi. 41 kurumun birlikte imza attığı bir deklarasyon yayınladılar ve biz buna karşı bir açıklama yapmalıyız diye tek tek görüştük. 3 kurum imzasını geri çekti. İşçi sınıfının ortak talepleri etrafında birlikteliğinin sadece ekonomik değil, politik olarak da olması gerektiğini tartışmamız gerekiyor” diye konuştu.

“Kayseri’de başlayan mülteci karşıtı olayların Gaziantep, Konya, Şanlıurfa gibi kentlere sıçradığı gün, Gaziantep’te ırkçı grupların servislerin önünü kesip, Suriyeli işçileri indirip dövdüklerini öğrendik. Aynı şekilde yine birkaç serviste de Kürt ve Türk işçiler Suriyeli işçi yok deyip arkadaşlarını dövdürmeyip, olması gereken tutumu sergilediler” diyen Türkmen, “1 yıl önce ekmeğini büyütmek için birlikte mücadele ettiği işçi arkadaşı olan o Suriyeli arkadaşını dövdürmedi Türk ve Kürt işçiler. Çünkü mesele sınıfsal ve bu kader birliğinde dikkat çekilmesi gereken nokta şu; göçmen düşmanlığı tam da bu nedenle, ekmek kavgasında yan yana duran işçi sınıfının karşısında durması gereken bir meseledir” dedi.

Kaynak: Evrensel