Kongre deyişler ile başladı. Ardından divan üyeleri seçildi. Kongrenin açılış konuşmasını DAD İstanbul Şube Eşbaşkanları Ali Şeker ve Dilber Aslan yaptı. Şeker cumhuriyetin ikinci yüzyılında temel taleplerinin "eşit yurttaşlık" olduğunu belirtti.

DAD Eş Genel Başkanı Musa Kulu, ülkede baskı ve zulüm politikalarının arttığını belirterek, "Dedelerimiz, ‘Eğer siz dilinizden kültürünüzden vazgeçmişseniz artık sizi bir ölüm beklemiyor, siz zaten ölmüşsünüzdür’ derdi. O nedenle eğer ülkede bir zulüm sürüyorsa bunun karşısında Hallacı Mansurlar gibi olmak gerekiyor. Bugün bizim dilimiz, inancımız, kültürümüz yasak. Biz kendimizi tanımlamıyoruz. Bugün bizi tanımlayan sistemin kalemşörleri oluyor. Bu bizim asla kabul edilebileceğimiz bir şey değil” ifadelerini kullandı. Kulu, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesine kurulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'na işaret ederek, "Başkanlık ile ÇEDES birer devlet projesidir. Bunlara Aleviliğin tabutuna çakılmış son çivi olarak bakmak gerekiyor. Bu ülke bir şeriat rejimine doğru gidiyor. Bugün Kürt siyasetçilere dönük yürütülen Kobanê Davası'nda diyanetin müdahil olmasını hangi ahlaka ve değere sığdırabilirsiniz?” diye konuştu. 
 
Kulu devamında "Tecrit bu ülkenin kendi anayasa ve hukuk sistemini alt ettiği bir şeydir. İmralı tecridi, Osman Kavala kararı, Kürt siyasetçilere dönük tutuklamalar tesadüf değil. Bu ülkede Kürdün, Alevinin yaşam talebine karşı tüm halkların bir sözü olması gerekiyor. Eğer buna karşı söyleyecek söz yoksa bu zulmün kabulü olmuş oluruz” diye belirtti.

DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan da Aleviliğin korunması ve gelişmesinde kadınların rolünün önemine değindi. Doğan, “Eğer bir ülkede kadın özgürse toplum özgürdür ve o ülkede özgür eş yaşam kurulmuşsa toplum demokrasiyi yaşıyordur. Çünkü kadın demokrasi demektir. DAD olarak demokrasiyi inşa ederken, kadının yaşamda yer almasını ve hayatın her alanında kendisini var etmesinin esas olduğunu biliyoruz” dedi.