IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşılık 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası, bugünkü duruşmasıyla devam ediyor.

Selahattin Demirtaş, SEGBİS'le bağlandığı duruşmada esasa karşı savunmasına sekizinci gününde devam etti.

Duvar’dan Ferhat Yaşar’ın haberine göre, Demirtaş savunmasında şunları söyledi:

HESAP KİTAP BU DAVA ÜSTÜNDEN YAPILIYOR: Bu kadar pasif bir davada ne yapabiliriz, kafa karışsın ve kamuoyunu anlamayacak hale getirelim' dediler. Avukatlar yıllarca binlerce sayfa hazırlasın. Böylece dava devam etsin. Tayyip Erdoğan davayı iki cümle ile anlatır. ‘Yasin Börü’nün katilleri’. Kobanê Davası'nın gerçeği budur. Spotu böyle. Avukatlarımız da yıllardır hazırladıkları savunmaları delilleri ile ortaya döktüler. Savunma yapmaya devam ediyorlar. İki cümlelik kumpas. Niye böyle yaptılar? Hepsini anlattım. Kobanê kumpas davası bu nedenle iki cümledir. Bu dava Türkiye Cumhuriyeti devletinin sınırlarını aşan bir davadır ve etkisi devam edecektir. Şu saatte bile siyasette etki yaratıyor. Hesap kitap bu dava üzerinden yapılıyor.

HDP PERDEYİ AÇTI: HDP artık tiyatro perdesini açtı. Sahne göründü. Seyirciler sahneyi gördü. Dekoru gördü. Oyunu gördü. Bu yüzden perdeyi kapatmaya çalışıyorlar ama artık sahne göründü.

DEVLET BAHÇELİ BU DAVAYA DOĞRUDAN MÜDAHALE EDİYOR: Erdoğan’ın yıllardır söylediklerini okuyorum. Ama Bahçeli’nin tweetlerini okumadım. Çünkü bu davaya doğrudan müdahale ediyorlar. Bahçeli benim üzerimden Kürtleri terörist ilan ediyor. Sorosçu Kavala, terörist Demirtaş. Atadedeler örgütüne üye hakim doğrudan Devlet Bahçeli tarafından atandı bu davaya. Devlet şu an MHP’dir. Artık devleti MHP yönetiyor. Sadece Yargıtay’a bakarak bunu görebiliriz. Bir daireyi tutup bütün herkese ayar veriyorlar. Birçok adliyede MHP’li mafyalar terör estiriyor.

BUNLAR MÜSLÜMAN GÖRÜNMEK İÇİN ALTI REKAT NAMAZ KILARLAR: Davamla doğrudan ilgisi olduğu için güncel bir gelişmeye değinerek savunmama devam edeceğim. Adalet Bakanı yardımcısı, torpil yaparken yakalandı. Meslekte yükselme sınavında torpil yapıyor. 'Burası İslam ülkesidir' diye tweet atıyor. Kul hakkı yerken bunlar zırnık Müslüman değiller. Onlara göre yukarda Allah yoktur. Ama Müslüman görünmek için günde beş değil altı rekat namaz kılıyorlar. Heyet de siyasal İslamcılardan oluşuyor. Heyet de torpilden yükseliyor. Düzen böyle işliyor. Siyasal İslamcılık budur. İşte bunları yapıyorlar.

SAVCILAR KÜRDÜN K'SİNİ KÜÇÜK YAZIYOR: Nihal Atsız Kürtleri aşağılamak için Kürtler yazarken, ‘k’ harfini küçük yazardı. Diğer milletlerin isimlerini büyük yazardı. Bizim davalarımızda iddianameleri hazırlayan savcılar da böyle yapıyor. Kürtler yazarken ‘K’ harfini küçük yazarlar. Diğer milletleri yazarken baş harflerini büyük yazarlar.

MHP'Lİ HUKUKÇULARIN DA GÜNÜ DE GELECEK: Ayhan Kaplan yakalandığında, bir polise ‘sırtıma basma’ diyor. Polis de, ‘ben daha nerelerine basacağım’ diyor. Bu, yıllardır hiçbir şey yapamamanın öfkesidir. Soylu döneminde yapılmasına izin verilmeyen şeylerin öfkesidir. Kim bilir yıllarca o polis amirine neler yaptılar. Hangi suçları işlediler ve o adama dokunmasına isim vermediler. İşte o öfke bu öfkeydi. MHP’li hukukçular hangi davaya nasıl müdahaleler ediyor hepsi biliniyor. Onların günü de gelecek.

YENİ BİR HAT ÇİZİLİYOR: Kobanê ve Gezi davası çok kritik. İkinci cumhuriyet bu dava vesilesiyle kuruluyor. Bu dava ile Kürtlere, Gezi ile Türklere bir hat çiziliyor. Türksen övün, değilsen itaat et. Bu dava o davadır. Kurulmak istenen devlet budur. Bu bir siyasi mücadeledir. O duruma getirirler mi, göreceğiz. Erdoğan neden razıdır? Çünkü Erdoğan 15 Temmuz’da gideceğini anladı. İstihbarat ve raporlar onu gösteriyor. Erdoğan’ın tek kurtuluşu vardı ve o teklif ona gidiyor. O dönem en sert muhalefet yapan Bahçeli’ydi. Darbe ile ortaya çıkan fırsatı gördü Bahçeli. Devlet Fethullahçılara bir tuzak kurmuştur. Darbeden haberi yok görüntüsü vermiştir. Ama önceden her şey hazırdır. Bu Fettullahçılar da hep birlikte darbe yapacaklar. Zannettiler ki Türkiye’nin her yerinde ordu tanklarla çıkacak. Bir baktılar kendileri tek çıkmış. Boğaz köprüsünün bir tarafını kapatmışlar, diğer tarafı kapatacaklar gelmemiş. CNN Türk’e bir grup gitmiş, diğer kanallara gidecek olanlar gitmemiş. Tuzağa düşürdüler. 1940’larda başlayan ırkçı hareket 2016’da muradına erer ve devleti yönetir. Gezi davası ile Türklere Kobane davası ile Kürtlere sokağa çıkmayın mesajı vermiştir. Sokak olmayınca faşizmin önünde engel kalmamıştır. Muhalefet aciz. Her fırsatı kaçırmıştır. Seçim zaferini altın tepsi ile sunmuştur.

BARIŞ DİYİNCE KARŞI TARAFIN TÜYLERİ DİKEN DİKEN OLUYOR: Vatanın temeli Kürde Kürt diyememektir. Aleviye Alevi diyememektir. Sosyaliste sosyalist diyememektir. Öyle görünüyor ki bir tek özeleştiri veren biz olduk. İçerdekiler olarak özeleştiri verdik ama dışarıda bunu görmedik. Koltuk değişiminden başka bir şey görmedik. Bugün yaşadığımız şey bundandır. Bu dava da bundan çıkmıştır. Bu davada suçun oluşmadığını herkes bilir. Bu devlet Kürdün evini başına yıkıp çoluğunu çocuğunu katlederek varolmuş. Biz barış istiyoruz dediğimizde karşı tarafın tüyleri diken diken oluyor. ‘Barış ne demek ya, savaşan millet ayakta kalır’ diyorlar.

Sıla bebek için evde iki zanlıyla tatbikat yapıldı Sıla bebek için evde iki zanlıyla tatbikat yapıldı

KÜRTLER BİLİYOR, TÜRKLER NEDEN BURADA OLDUĞUMUZU BİLMİYOR: Bizim kim tarafından rehin alındığımızı Kürtler biliyor. Dersim’den, Maraş’tan, duvarlara yazılan imzalardan biliyor. Türklere anlatılmalı. Sabırla anlatılmalı. Israrla anlatılmalı. Türkler bilmiyor neden burada olduğumuzu. Bizim savunmaların temel amacı budur. Bu yüzden kumpas davasıdır diyoruz. Gerçeklik hiçbir zaman göründüğü gibi değildir. İlk andakinden farklıdır. Doğru hafızayla bakmayı bilmektir. Bizim gördüğümüz bir kırmızı ile bir ırkçının gördüğü kırmızı bir değildir. Biz bu davayla hayatın anlamını kıymetini gelecek kitlelere anlatmaya gayret ediyoruz. Biz haklıyız. Haklılar elbette kazanır.

Editör: Selda Manduz