DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin genel merkezinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Doğan, "Kayyım rejimi bize zorla yıllardır dayatılmaya çalışılıyor. Antidemokratik bir rejimden, mevcut darbe anayasasına dahi aykırı, hukuk dışı bir uygulamadan bahsediyoruz. 2016’dan bu yana devam ettirilen bu rejimin hukuksuzluğunu, bu hukuksuzluğun kapı açtığı yolsuzluk, usulsüzlük, rant ve yeni rant odaklarını da oluşturma biçimini her gün tek tek, her bulunduğumuz alanda teşhir ediyoruz. Niye teşhir etmeye çalışıyoruz? Hakkari’ye atanan kayyum ilk atandığında da söylemiştik. Aynı zamanda Ankara’nın seçme, seçilme hakkının, halk iradesinin gasp edilmesi demektir. Hakkarilinin diline, kültürüne oradaki yaşam biçimine müdahale maalesef burada yaşayanların da yaşam biçimine müdahale" dedi.
'İMRALI ADASI'NIN KAPILARI AÇILSA...'
"Bu kadar uygun koşullarda böyle bir tarihsel anı kaçırmak, Türkiye’de çözüm, barış isteyen daha eşit, adil bir Türkiye yaratmak isteyen, bunun için çabalayan, bu savaşın sonlandırılıp toplumsal barışın tesisinde istekli olanların seslerini duyun" diyen Doğan, şu ifadeleri kullandı:
"Bu sese artık çözümsüzlük politikalarıyla, antidemokratik uygulamalarla değil çözümün emaresi kabul edilebilecek ve oradan alıp büyütebileceğimiz yeni, somut ve pratik adımlarla yanıt verin. Bu ihtimali yaratmanın en önemli yolu tecriti kaldırmak. Öcalan’ın bu tartışmalara dahil olabileceği çalışma koşullarını oluşturmak. Öcalan, bu koşullar sağlanırsa Kürt meselesinde bir demokratik çözüm ihtimalinin belirebileceğini mesajında çok açık ifade ediyor. Üzerinden haftalar geçti. Neredeyse 1,5 ay oldu. Bu süreçte atılan somut adımların listesini çıkarmaya çalışırsak kayyım gibi hukuk dışı bir uygulama var. Bunun yerine İmralı Adası’nın kapıları açılsa, Öcalan’ın dikkat çektiği koşullar oluşturulsa, bugün kendisinin sözünü ettiği ‘siyasi ve hukuki zemini’ konuşma ihtimali olabilirdi. Çağrımızı yineliyoruz. Biz olduğumuz yerdeyiz. Disiplin cezalarıyla, avukat görüş yasaklarıyla İmralı Adası’nı kapalı tutup bu tecriti sürdürmeye çalışmak yerine Öcalan’ın çağrısına kulak verin. Gereklerini görüş yasaklarını sürdürerek değil, umudu büyüterek yanıt verin."