Mardin'in Mazıdağı ilçesi ile Diyarbakır'ın Çınar ilçeleri arasında bulunan kırsal mahallelerde 20 Haziran’da çıkan yangında 15 kişi hayatını kaybetti.

 Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin (DEDAŞ) bakımını yapmadığı elektrik hatlarından kaynaklandığı belirtilen yangında, bine yakın hayvan da yanarak can verdi.

20 bin dekarı ekili alan olmak üzere yaklaşık 55 bin dekar alanı etkileyen yangının ardından bölgede hasar tespit çalışmaları yapıldı.

Yangına ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında da bilirkişi raporları hazırlandı. Savcılığın hazırladığı ön raporda, yangının DEDAŞ’ın elektrik iletim hatlarından kaynaklandığı belirtildi. Ancak soruşturmada ilerleme kaydedilmedi.

SİVİL DAYANIŞMA ÖNE ÇIKTI

Yangının ardından bölgenin “Afet Bölgesi” ilan edilmesi çağrılarına hükümet tarafından ancak 8 Temmuz günü cevap verilerek, bölgeye toplamda 55 milyon lira ödenek aktarıldığı belirtildi. Aradan geçen 51 günlük sürede köylülerle sivil toplum örgütleri ve gönüllülerin gösterdiği dayanışma öne çıktı.

EKİM YAPILAMADI

Yaşanan yangın öncesinde buğday hasadına hazırlanan köylüler, küle dönen arazilerinde ikinci ürün olarak her yıl ektikleri mısır ekimini gerçekleştiremedi. Yaşamın durduğu köylerde yakınlarını kaybedenler ile yangından maddi anlamda zarar gören yurttaşlar, yangının bıraktığı hasar nedeniyle her yıl mevsimlik işçi olarak gittikleri farklı şehirlere bu yıl gidemedi.

BİR KİŞİ HALEN HASTANEDE

Hayatını kaybedenlerin yanı sıra yaklaşık 70 kişinin yaralandığı yangında Abdülrezak Demir’in ise halen Urfa'da bir hastanede tedavisi sürdürüyor. Soruşturma aşamasının bir an önce tamamlanmasını bekleyen aileler ise, adalet taleplerinin karşılanmasını istiyor.

Yangının vurduğu Mazıdağı ilçesinin sakinleri, köyde yaşamın durduğunu belirterek, sorumluların cezalandırılmasını istedi.

"ZARAR KARŞILANMADI"

Yangında bir kardeşini (Hasan Demir) kaybeden, bir kardeşi de (Abdülrezak Demir) yaralanan Davut Demir, henüz zararlarının karşılanmadığını belirterek, “Tarım İl Müdürlüğüne gidiyoruz, AFAD’a yönlendiriyorlar. AFAD’a gidiyoruz Tarım İl Müdürlüğüne yönlendiriyorlar. Şu ana kadar verdikleri destek zararımızın çok küçük bir bölümünü karşılıyor” dedi. Köyde yaşamın tamamen durduğunu kaydeden Demir, “Köylüler iş yapamaz duruma geldi. Yaşadıkları acıdan dolayı kimse iş yapmak istemiyor. Elleri tamamen bağlanmış. Kış geldiğinde ne saman ne de hayvanlara verilecek yem bulunuyor. Yaşananlar dolayısıyla mısır ekilemedi. Ekim ayına kadar ne yapılacak bilemiyoruz” ifadelerini kullandı.

"DAVANIN ÜSTÜ KAPATILMASIN"

Afet Bölgesi ilan edilmesinin ardından herhangi bir şey yapılmadığını kaydeden Demir, “Hayatını kaybedenler için ailelerin hesaplarına yatırılan desteğin dışında bir şey yapılmadı. Yardım yapanlar sivil toplum örgütleri ve gönüllüler. Onun dışında bir şey yapılmadı. Bir diğeri de dava için avukatlar tuttuk ancak şu ana kadar ortada şeffaf bir şey yok. Köylüler zararlarının karşılanması ve davanın üstünün kapatılmaması istiyor. Davanın üstünün kapatılmasını istemiyoruz. İnsanlarımız ölmeseydi, biz yine bir bardak su, bir lokma ekmek yiyecektik. Başka bir ihtiyacımız yoktu. Adalet istiyoruz. Zulüm ve haksızlık istemiyoruz. Bu olay batıda olsaydı, devlet onların tüm haklarını tanıyacaktı. Ama Kürt olunca kenara itiliyor ve sağır rolü yapıyorlar” diye belirtti.

"BİZLERİ KANDIRIYORLAR"

Hayatını kaybeden Sinan Deviren’in kardeşi Ferhat Deviren, olay gününü anlatarak, “İlk günkü gibiyiz. Düzeleceğimizi de sanmıyorum. Acımız devam ediyor ve unutamıyoruz. Mesela ben daha önce batıya çalışmaya gidiyordum. Ama bu olay nedeniyle bir iş yapamıyorum. Evde olanlar hayvanlarına bakıp geçimlerini sağlıyordu. Sivil insanlar dışında yardım eden olmadı. İl Tarım Müdürlüğünden köye gelip; şurası şöyleydi, burası böyleydi diyerek bizleri kandırıyorlar. Meydanda somut bir şey yok” diye konuştu.

Güran ailesinin evinden çıkan mühimmatın fotoğrafları çıktı Güran ailesinin evinden çıkan mühimmatın fotoğrafları çıktı

"HESABI SORULMALI"

Davalarının takipçisi olacaklarını ifade eden Deviren, “Ne olursa olsun vazgeçmeyeceğiz. 50 yıldır bu elektrik hatlarının bir tanesi değişmemiş. Yangından sonra da aynı şekilde duruyor. Gelip tellerini düzeltsinler ve onarımı yapsınlar ki, bir daha böyle bir şey yaşanmasın. DEDAŞ gelip bunları onarmalı. Sorumlusu kim olursa olsun hesap vermelidir” şeklinde konuştu.

"NE DEVLET GELDİ NE AMBULANS"

Yangında oğulları Mezhel ile Nuri’yi kaybeden Mevlüde Demir, yangından bu yana yas tuttuklarını belirterek, “Elimiz ayağımız kırılmış ve dünyadan umudumuzu kesmişiz. Ağlıyoruz… Çocuklarım, arazim, motorum, sondajım ve borularım yandı. Tek başıma kaldım. Ne devlet, ne ambulans ne de helikopter geldi. Yaralıları Kızıltepe, Diyarbakır'a, Mardin’e götürdüler. Buralarda yanık ünitesi bile yok. Bu adalet mi” diye sordu.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı

Editör: Selda Manduz