CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında partisinin diğer siyasi partilerden ayrı bir bildiri yayınlamasının gerekçesini açıkladı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, TBMM'de, partisinin Irak'ın kuzeyinde hayatını kaybeden 12 asker için diğer siyasi partilerden ayrı olarak bir bildiri yayınlamasına ilişkin bir basın toplantısı düzenledi.

"Hiç kimse AKP'nin kirli siyasetine, yanlışlarına, 21 yıldır ülkeyi getirdiği noktaya ortak imza atmak zorunda değil" diyen Başarır, "Ülkeyi terör yuvası haline getiren, sınır güvenliğini ortadan kaldıran bu partinin eylemleriyle artık Meclis'te ortak imzayla kamuoyunun karşısına çıkmak istemiyoruz. CHP bireysel olarak tekil açıklamasını yapmıştır, tepkisini ve önerilerini ortaya koymuştur. CHP ne DEM ne AKP ne de bir başka parti bu hassas konuda iradesini ortaklaştırmak zorunda değil" ifadelerini kullandı.

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, CHP'nin, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında konuştu.

Başarır, "Bir şehit için bırakın makamı bırakın o Cumhurbaşkanlığı koltuğunu dünyayı yıkarız. Biz CHP grubu olarak artık bireysel açıklamamızı yapacağız ve AKP grubuyla asla ortak imza atmayacağız" dedi.

CHP'li Başarır'ın açıklamaları şu şekilde:

"Dün CHP grubu olarak PKK terör örgütünü ve benzerlerini lanetleyen bir bildiri yayınladık. İçimiz acıyor, üzgünüz, endişeliyiz. AKP grubu ortak bir bildiri yayınlamak istedi. Şunu söylemek isterim CHP grubu tekil olarak 85 milyonun acısını, endişesini dile getirecek bir bildiriyi üç grup başkanvekili ve Genel Başkanımızın imzasıyla kamuoyuyla paylaştı. AKP bu ülkede iktidar olduğunda bir; bölücü terör örgütünün başındaki o yaratık cezaevindeydi. 1999-2000-2001-2002 toplam 20 şehit vermişiz. 21 yılda binlerce evladımız şehit olmuş. Ülkeyi terör yuvası haline getiren, sınır güvenliğini ortadan kaldıran bu partinin eylemleriyle artık Meclis'te ortak imzayla kamuoyunun karşısına çıkmak istemiyoruz.

Saadet Partisinin 9. Olağan Kongresi: AKP'liler salonu terk etti Saadet Partisinin 9. Olağan Kongresi: AKP'liler salonu terk etti

İdlib'te 36 evladımız şehit oldu. CHP, İYİ Parti, MHP ve AKP ortak bir bildiri yayınladık. Meclis olarak üzüntümüzü dile getirdik. Üzülerek söylüyorum ki bu ülkenin Cumhurbaşkanı terörle mücadele konusunda, bu olayın failleri konusunda her yetkiyi almasına rağmen, desteği almasına rağmen soluğu Putin'in kapısında aldı ve bekletilerek bu ülkeyi, yurttaşları büyük bir üzüntüye boğdu. Aynı şeyler Gar operasyonu, nasıl bir duruş sergiledi? Biz her seçim yaklaşırken aynı olayları, aynı hikayeleri AKP grubundan duymaktan bıktık ve sıkıldık. Terörü lanetliyoruz. Mehmetçik'in tırnağını bile dünyalara değişmeyiz. Ama 21 yılda ülkeyi bu hale getirenler, askerimiz şehit edilirken Rusya'da faillerinin kapısında bekleyenler artık ortak imza konusunda bizden hiçbir şey beklemesin.

"BUGÜN NÖBETÇİ OLARAK BU MECLİS'TE OLAN BAKAN BAŞSAĞLIĞI DİLEYEMEDİ"

Ülke nereden, nereye geldi. Çok fazla bir şey istemedik. 'Neden milli yas ilan edilmiyor' dedik. Çünkü aynı saatlerde TRT'de müzik programı vardı. Suudi kralı öldüğü zaman milli yas ilan edenler 12 evladımız şehit olmuş niye bu iradeyi ortaya koyamıyor. Milli Savunma Bakanı gelip bir zahmet Meclis'e bilgi versin. Endişeliyiz, daha fazla kaybımız var mı, nasıl bu yaratıklar bu üsse sızabiliyor, nasıl 12 tane askerimizi şehit edebiliyor bunu duymak istiyoruz, bunu açıklamasını istiyoruz. Bugün sabah 11.05 Meclis açıldı bir talepte bulundum. İçtüzük madde 59 gündem dışı konuşma; 'Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar olağanüstü acele hallerde gündem dışı söz isterlerse başkan bu isteği yerine getirir.' Milli Savunma Bakanı dün gece gelebilirdi, gelmedi.

Meclis Başkanı Bekir Bozdağ, şu anda Meclis'te olan Bakan Mehmet Şimşek'e döndü, 'Bir sözünüz var mı?' dedi. 'Yok' dedi. Bugün nöbetçi olarak bu Meclis'te olan bakan başsağlığı dileyemedi. Kendisi bilgi alıp bakandan, bilgi verebilirdi. 10 dakika konuşabilirdi, biz sorular sorabilirdik. Ama maalesef ki Meclis bu tür iletişimlere kapalı. Dün kamuoyuna üzüntülerimizi, endişelerimizi açıklayan bildirimizi yayınladık, 4 partinin imzasından fazlası var. Artık algılarla bu olayın üzerine gidemeyiz. Şehitlerimiz ve terör seçim malzemesi olmayacak kadar önemli ve mühim bir konudur. Hiç kimse bu ülkedeki şehitleri, terör meselesini seçimler yaklaşırken bir algı operasyonu haline getirmesin. 14 Mayıs'ta gördük bizim paramızla, İletişim Başkanlığı'nın parasıyla Karayılan denen alçağın görüntüleriyle sahte videolar yapıldı. Biz bunu istemiyoruz, biz meselenin özünü ve gerçeğini parlamentoda konuşmak ve çözüm bulmak istiyoruz.

"HİÇ KİMSE AKP'NİN KİRLİ SİYASETİNE İMZA ATMAK ZORUNDA DEĞİL"

Her seçim yaklaşırken aynı hikayeleri bu ülkede görmek istemiyoruz. Şehitlerimiz 85 milyon ve bizim için kıymetlidir. Mersin'de ben canımı şehit olarak vermişim, gelmişsiniz burada kimi suçluyorsunuz siz? Bir bakandan bilgi almak istemek çok mu bu Meclis'te? Kapalı oturum yapalım dedik. 12 şehit vermişiz bütçenin maddelerini görüşüyoruz. CHP bireysel olarak tekil açıklamasını yapmıştır, tepkisini ve önerilerini ortaya koymuştur. CHP ne DEM ne AKP ne de bir başka parti bu hassas konuda iradesini ortaklaştırmak zorunda değil. Hiç kimse AKP'nin kirli siyasetine, yanlışlarına, 21 yıldır ülkeyi getirdiği noktaya ortak imza atmak zorunda değil. Bu vatan bu bayrak bu şehitler hepimizin. O yüzden ülkeme, yurttaşlarımıza sesleniyoruz; üzüntülüyüz, acılıyız, sinirliyiz, endişeliyiz. Bu sorunun çözüm noktası da Meclis'tir. Bakan da gelip burada bilgi vermelidir, kapalı oturumda da konuşmalıyız."

"BİR ŞEHİT İÇİN BIRAKIN MAKAMI BIRAKIN O CUMHURBAŞKANLIĞI KOLTUĞUNU DÜNYAYI YIKARIZ"

Açıklamaların ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başarır, şunları söyledi:

"CHP, belki de tarihimizdeki en alçak saldırılardan biri olan 36 askerimiz şehit olduktan sonra İdlib'te bu iradeyi ortaya koydu. Gidip Putin'e hesap sorması için koydu, kapısında 10 dk 20 dk beklemesi için değil. Eğer açıklamamızda bir yanlışlık görüyorsanız, eksiklik görüyorsanız ki fazlası var. Benim dün teklifim her parti çıksın basına açıklamasını, endişelerini, 85 milyona başsağlığını açıklasındı. Hiçbir partiyle de bu konuda ortaklaşmadık. O sebeple alınan karar doğrudur. Bundan sonra bu iktidara kerpiç evlerden, sıvasız evlerden, damsız evlerden giden şehitlerin tabii ki hesabını soracağız. O evi yaptıracaklarmış, şimdi mi aklınıza geldi?

Benim ailemde de şu anda Güney Doğu'da görev yapan 2 askerimiz var. Bakın evlerine maalesef ki üzülerek söylüyorum Türkiye'nin hiçbir yerinden şehit cenazesi gelmesin. Ama hep neden damsız, sıvasız, kerpiç evlerden geliyor? Birileri bunun üzerinden siyaset yapıyor. Birileri onun katillerinin videosunu paylaşacak kadar seçimlerde alçaklaşıyor. Tüm bildirilere bugüne kadar destek oldu. Ne oldu bunun karşılığında, bir seçim kazanmak adına bu ülkenin vergisiyle, parasıyla, Karayılan'ın sahte videolarını paylaştı bu ülkenin Cumhurbaşkanı. İşte benim içimi acıtan budur. Bir şehit için bırakın makamı bırakın o Cumhurbaşkanlığı koltuğunu dünyayı yıkarız. Biz CHP grubu olarak artık bireysel açıklamamızı yapacağız ve AKP grubuyla asla ortak imza atmayacağız."

"MSB VE İÇİŞLERİ BAKANLIĞI BU İLLETİN ADINI RESMİ AÇIKLAMALARDA YAZMIYOR, BİZ DE YAZMIYORUZ"

Başarır, 'Meclis bildirisinin içeriğine dair bir şerhiniz var mı?' sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Asla, ne olabilir? Bizim bildirimizle onların bildirisi arasında bir fark görüyor musunuz? Bir kez daha söylüyorum PKK terör örgütü haindir, yaptıkları alçaklıktır. Ama gerek Milli Savunma Bakanlığımız gerek İçişleri Bakanlığımız bu illetin adını resmi açıklamalarında yazmıyor, bizde yazmıyoruz. Ama her yerde de söylüyoruz, söyleriz çünkü bizim üçüncü genel başkanımız bu terör örgütünün başındaki adamı bu ülkeye getirmiştir, cezaevine atmıştır. Onla görüşmek, iş çevirmekte Recep Tayyip Erdoğan'a düşmüştür. Fark bu işte bu yüzden imza atmıyoruz. Artık yeter. Her seçime giderken aynı hikayeyi duymaktan bıktık. Bırakın bunu, şehit meselesi, terör meselesi ortak sorunumuz diyorsanız seçim malzemesi yapmayacaksınız, geleceksiniz hep beraber bu sorunu burada çözeceğiz."

Editör: Selda Manduz