Politika

CHP lideri Özel: İktidarın söylediklerinde samimiyet olsa, Demirtaş'tan katkı istenir

Özel çözüm süreci tartışmalarına ilişkin "İktidar söylediklerinde samimiyet olsa, Demirtaş'tan katkı istenir" değerlendirmesinde bulundu.

Abone Ol

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 'yeni çözüm süreci' tartışmalarına ilişkin "Bahçeli'nin altı doldurulmayan sözleriyle meşgul değiliz. Demokrat adımlarla güçlü adımlar atılırsa buna varız. Ama başkasının planına alet olmayız" diye konuştu.

Özel, Halk TV’de “Yeni Bir Sabah” programına katılarak gazeteci İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı.

Özel, Resmi Gazete'de dün gece yayımlanan büyükşehir belediyeleri, il özel idareleri, belediyeler ve bunlara bağlı kuruluşların borçlarına karşılık, genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılacak paylardan yapılacak kesintilere ilişkin esaslarda değişiklik yapan Cumhurbaşkanı Kararına ilişkin görüşünün sorulması üzerine, şunları kaydetti:

“İşin bütünü şu: CHP, belediyecilik anlayışıyla AK Parti’nin sosyal yardımlar... Geçmişte zaman zaman hatta söylenirdi ben hep itiraz ederdim biliyorsunuz. ‘Kömür dağıtıyorlar, makarna dağıtıyorlar oy için’ falan diye. Biz de derdik ki ‘İnsanlar kömüre muhtaçsa dağıtılacak tabii. Makarna yoksa evde verilecek tabii. Ama bunun eşitlikle, partizanlıkla yapılmaması, insan onurunu zedelememesi, evin önüne gidip de AK Parti’nin mahalle başkanının gösterdiği evlere yapılmaması lazım. Bunun hakça, eşit, adil ve incitmeden yapılması lazım.’ Bu söylediklerimizi tatbik edecek bir imkan bulduk. Geçtiğimiz dönem 2019’da kazandığımız belediyelerle başladık. Elimizdeki belediyeler de mevcut belediyelerimiz de sosyal belediyecilik noktasında özellikle pandemiyle birlikte çok önemli işler yaptılar. Ve CHP belediyeciliğinde sosyal yardımlar, vatandaşa dokunan hizmetler, vatandaşın gönlüne dokunan hizmetler markalaştı.

'BELEDİYELERİMİZİN OLDUĞU YERLERİN TAMAMINDA OYLARIMIZI PATLATTIK'

31 Mart seçimlerinde de hem doğru adaylar hem doğru bir kampanya ama mevcut belediyelerimizin yaptığı doğru işler, milletten büyük bir teveccüh gördü. Belediyelerimizin olduğu yerlerde hemen tamamında -bir il hariç- oylarımızı patlattık ve yeniden seçildik. Ama Cumhuriyet tarihinde ilk kez aldığımız belediyelerde yüzde 60 oy aldığımız da oldu. Örneğin memleketim Manisa dedi ki ‘Bize de CHP Belediyeciliği gelsin.’ Cumhuriyet tarihinde ilk kez. Kütahya dedi ‘Bize de gelsin.’ Afyon, Uşak, Denizli, Kastamonu, Kırıkkale, Giresun, Kilis çağırdılar. Karadeniz’de ya büyükşehirleri aldık, büyükşehir alamadığımız Karadeniz’de merkez ilçeleri verdiler bize. ‘Alın ilin merkezini siz yönetin, gelecek sefer de büyükşehre bakarız’ dedi. Seçmen çok net. Bartın’a kadar ki orası bir dönem bizden ayrı kalmıştı. Geldiler, sarıldılar. Bu salona, bu cumartesi günü 414 belediye başkanı davetli. İlk seçildiklerinde de toplandık ve bir koordinasyon kurduk, Yılmaz Hoca’nın onursal başkanlığında. İyi işleri ortaklaştırıyoruz, tecrübeleri paylaşıyoruz, hep birlikte çalışıyoruz.

'OYLAR İSTİSNASIZ ARTIYOR, CHP’DEN MÜTHİŞ BİR MEMNUNİYET VAR'

Altı aylık ölçümler var, ilk kez burada söylüyorum. Aralık ayı sonunda karşılaştırmalı tüm Türkiye’deki CHP belediyeciliğinin karnesi çıkıyor. Ama benim bir gözüm sürekli ölçümlerde. Şunu gösteriyor ki ilk altı-yedi ay CHP’li belediyeler aldıkları oyun karşılığını vermişler. Oylar istisnasız artıyor, CHP’den müthiş bir memnuniyet var. Önceden beri yapanlar tecrübelerini yenileriyle paylaşıyor. Kent lokantaları yeni aldığımız bütün belediyelere yaygınlaşıyor, kreşler yaygınlaşıyor. Manisa’daki gibi, mama alamayan aileler için Halk Mama Fabrikası kuruluyor. Bu örneği de bütün Türkiye’de çoğaltacağız. Yani acayip olumlu işler yapılıyor. Bunu biz görüyoruz, ben gördüğümde keyfim yerine geliyor. Ama Tayyip Bey de görüyor. Gördüler bunu ve harekete geçtiler. Bir bütün planın parçası bu. Şimdi anlatacağım da dün gece Selçuk’ta yaşanan da ya da CHP’nin belediyelerinin kreşlerini kapatmaya kadar gözü dönmüş ve halkın vicdanından iki gün önce dönen mesele de aynı şey. CHP’nin başarısından bakıyorlar, memnuniyet nereden geliyor diye. Örneğin İstanbul’da Anne Kart. Dört yaşına kadar çocuğu olanlara Anne Kart veriyor -zaten çocuk doğduğunda bir Hoşgeldin bebek paketiyle gidiyorlar ve ziyaret ediyorlar. Sosyal yardım lazımsa yapıyorlar- Anne Kart, çocuk dört yaşına gelene kadar çocuğa, annesine, yanındaki çocuklarına ücretsiz seyahat hakkı veriyor. Dışarıdan bakınca önce anlayamıyor insan. Bir Anne Kart neden önemli bu kadar? Neden önemli biliyor musunuz? Kadın evden çıkacak, çocuk var çıkamıyor. Yakında bir kreş de yoksa o Anne Kart ile ücretsiz nerede bir yakını varsa gidiyor, çocuğunu emanet ediyor ve belki bir gündelik işe gidiyor. Boğazına ekmek götürmek için bir çaba içine giriyor. Hiçbir şey olmasa evde soba yakmıyor, evde doğal gaz yakmıyor, gittiği yerde yakıyor ki oradan tasarruf ediyor. İnsanlar açısından bu kadar önemli bir mevzu bu. Anne Kart en beğenilen uygulama.

'DÜZGÜN KREŞ AÇSALAR YENİ KREŞLER AÇMAYI BIRAKIRIZ'

İkinci sırada kreşler geliyor. Bunlar oturdular, düşündüler, taşındılar. Dediler ki ‘Biz bu hizmetlere mani olacağız.’ Zaten işin karar verme noktasındaki bence tarihi yaptıkları hata da bu. Oysa şunu yapmalılardı. Demiyorlar ki ‘Sayın Cumhurbaşkanım bu arkadaşlar bu işi doğru yapıyorlar. Gelin, biz bunlara ellerinden alalım ama şöyle alalım: Her mahalleye biz bir kreş açalım’ deseler, bütün millet faydalanacak ve o zaman gerçek bir rekabet olacak. O zaman CHP’nin belediye kreşiyle devletin her mahalleye açtığı kreşi karşılaştırırlar. Biz de zaten düzgün kreşler açıyorlarsa yeni kreşler açmayı bırakırız, ‘Devlet yapıyor’ deriz. İhtiyaç olan yere gideriz. ‘Nasıl 65 yaş üstüne ücretsiz ulaşım var. Yeni bebeği olanlara da yedi yaşına kadar biz ücretsiz ulaşım verelim bütün Türkiye’de’ deseler, bu başka bu rekabet. Ama şimdi yaptıkları millete husumet.

'HİÇBİR BELEDİYE VERGİ VE SGK BORÇLARINI GÜNÜNDE ÖDEMEZ OLMUŞ'

Ne yapıyorlar biliyor musunuz? Kreş var, ‘Kreşleri kapatalım, CHP’nin işine yarıyor.’ ‘CHP belediyeciliği çok iyi hizmetler yapıyor. Ne yapıyor CHP belediyeleri? Bu adamlar ihaleleri şeffaf yapıyorlar, eşi dostu kayırmıyorlar, mümkün olduğu kadar en ekonomik şekilde yapıyorlar ve ellerindeki imkanlarla vatandaşa dokunacak hizmetler yapıyorlar. Alalım bunların paralarını elinden.’ İlk önce ne yaptılar? Belediyelerin sürekli bütün mükellefler için vergi affı, BAĞ-KUR affı, sosyal güvenlik affı daha doğrusu çıkıyor. Belediyelerde de yaygınlaşmış; AK Partilisi, MHP’lisi, CHP’lisi fark etmiyor, ‘Nasılsa af çıkacak, şimdi ödeyince o parayı bugünden veriyorsun, bekleyelim, af çıkar yapılandırırız’ diye hemen hemen hiçbir belediye vergi ve SGK borçlarını gününde ödemez olmuş. Bu hale Türkiye’yi AK Parti’nin yönetim anlayışı getirmiş. Bunlar geldiler, dediler ki ‘Belediyelerin birikmiş SGK ve vergi borçlarını onlara yollanan paralardan derhal keselim.’ Kestiler, belediyeler maaş ödeyemeyecek, hizmet yapamayacak hale gelsin istediler. Baktılar hala yapıyoruz. ‘Nasıl oluyor’ demişler. ‘Biz kesiyoruz ama belediyeden kesiyoruz. Bu belediyelerin şirketleri var. Bu belediyeler hizmetleri çoğunlukla şirketlerle yapıyor, elemanlarının çoğu şirketlerde. Onu kesemiyoruz çünkü orası kamu kuruluşu değil.

'BELEDİYE ŞİRKETLERİNİ MAAŞ ÖDEYEMEZ HALE GETİRECEKLER'

Meclis’e bir yasa getirmişlerdi, çok itiraz olunca geri çektiler. Bu Anayasa’ya aykırı. Vergiyle ilgili bir düzenlemeyi, kanunla yapmaları gerekir. Kanunu getirdiler, geri çektiler. İtirazların olacağını biliyorlar, nasılsa tek adam rejimi, kanun olacak şeyi Cumhurbaşkanı Kararı ile getirmişler ve bu sabah uyandığımızda şunu gördük: Bütün belediyelerin ve şirketlerinin devlete olan bütün borçlarını; AK Parti’den almışız ya mesela, biz Kütahya Belediyesini MHP’den almışız, Uşak Belediyesini AK Parti’den almışız. Bu belediyelerin geçmişteki bütün borçlarını bugün faiziyle birlikte belediyelerimize yollanacak paradan kesiyorlar. Bunun amacı şu: Belediye şirketlerini maaş ödeyemez hale getirecekler, hizmet yapılamasın. Sonra ‘CHP hizmetleri aksatıyor’ diyecekler.

"SELÇUK BELEDİYESİ’NİN YÜZDE 60 GELİRİ MERYEM ANA EVİ’NDEN, ONUN OTOPARKINDAN”

Selçuk Belediyesi’nin yüzde 60 geliri Meryem Ana Evi’nden, onun otoparkından. Dün gece üçte geldiler, o otoparka el koydular. Orası 1950’lerden beri belediyeler tarafından işletiliyor. 1990’larda hukuki statüye bağlanmış, sözleşmeyle belediyeye verilmiş. 20 yıllık sözleşme AK Parti Belediyesi döneminde bitmiş, 2014-2019 arası. AK Parti sözleşmeyi beş yıllık yapmış. Sebebi, ‘Selçuk’u kazanırsak devam ederiz, kaybedersek ellerinden alırız’ diye. Selçuk’u biz alınca, AK Parti’deyken o otoparkı belediye işletiyorken, giriş parasını belediye alıyorken elbette bir tahsis bedeli sözleşmeye göre ödeniyor, elbette belli bir yüzdesi devlete bırakılıyor ama şimdi dediler ki ‘Hayır burasını biz işleteceğiz.’ Belediyenin gelirinin yüzde altmışı bu. 600 personel çalışıyor. Filiz Başkanımız, İpek Başkanımız nöbet tuttular orada. Gelmişler dün orada nöbet tutan Filiz Başkan, İpek Başkan hariç bütün personeli gözaltına almışlar, oraya el koymuşlar. Amaç ne? Selçuk Belediyesi’ni çalışamaz hale getirecek.

'BU AK PARTİ’NİN FELAKETİ OLACAK'

Bakın, kreş kapatırken de aynı şey: Memnuniyet var, ortadan kaldıralım. Burada belediye borçlarının yanına şirketleri ekliyor, belediye şirketleri de maaş ödeyemez hale gelsin diye. Selçuk’ta da aynı şeyi yapıyor. Temel yaklaşım şu: Sayın Erdoğan’a demişler ki ‘Bu CHP’li belediyeler iyi gidiyor. Geçen sefer 31 Mart zaferinde iyi hizmetin ödülüyle geldiler, böyle giderse genel seçimler de elden gidiyor.’ Sayın Erdoğan da alabileceği en yanlış kararı almış. Hani geçen sefer 31 Mart’ta, az bir farkla kazandığımızda seçimi iptal ettirme kararını kim aldırdıysa, hangi yanlış akılsa aynı yanlış akıl, aynı kötü ruh, aynı iş bilmez kafa ki Erdoğan, ‘Her şeyin sorumlusu benim’ diyorsa bu tamamen onun sorumluluğunda. Şimdi iyi hizmete engel olmaya çalışarak bizi yeneceğini sanıyor. Bu onların felaketi olacak. İddiayla söylüyorum, bu AK Parti’nin felaketi olacak.

"MİLLETİN GÖZÜNDEN DÜŞMEK ÜZERELER”

Altı ay sonra amaçlarına ulaşsınlar, CHP’li belediyeler maaş ödeyemez hale gelsin, sıkıntı çeksin, millet vallahi bu kötülüğe minnet etmez. Şöyle düşünür:

‘Oyu AK Parti‘ye verince iyiydi Tayyip Bey. Senin istediğini seçince iyiydi. Ben şimdi başka bir belediye başkanı seçtim diye sen benim çöpüm toplanmasın, çocuğum kreşe gidemezsin, bana sosyal yardım gelmesin. Hani eskiden sen kömür getiriyordun, makarna getiriyordun, bazı akıllar seni eleştiriyordu. Bize dokunuyordu ya. Şimdi bize sağ elin verdiğini sol el görmeden sosyal yardım yapılıyor. Bunları elimden alıyorsun ya, bana böyle yaparak oyumu mu alacaksın sanıyorsun? Önce bu yaptığım işlerle gönlümden düşmüştün, şimdi gözümden düştün’ diyecek. Milletin gözünden düşmek üzereler. Gönülden düşürülür, kırdığın bir gönlü kazanırsın ama gözden düşünce bir daha sana dönüp kimse bakmaz."

'KÜÇÜK ORTAĞIN HER LAFI ERDOĞAN'I BAĞLAR'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çıkışlarıyla gündeme giren 'yeni çözüm süreci' tartışmalarına da değinen Özel "Maksat ekonomiyi konuşturmamak. Adamın amacı işsizlik, enflasyon,yoksulluk konuşulmasın" ifadelerini kullandı.

Özel şöyle devam etti:

Şimdi, "Süreç, açılım". Çözüm süreci yorgun bir laf. Büyük bir iş yapalım dediler. "Öcalan Meclis'te konuşsun." "Biz kaybettik" diyor AKP geçen sefer. "Küçük ortak yapsın" diyor.

Bahçeli'ye "Öcalan Meclis'e gelsin" dedirttiler. Küçük ortağın her lafı Erdoğan'ı bağlar. "Onun gibi düşünmüyorum" dedi mi? Demedi.

Devlet bey şu anda ateş topluyor. AKP ön plana çıkmıyor. Ateş eden AKP'ye değil, ona ediyor. Yüzde 5'e düşmüş zaten. Bahçeli DEM Partiyle görüşüyor. İşi bir yere oturtacaklar belli.

Biz terör bitsin isteriz. Ama bunun gizli kapaklı yapmak yerine mecliste konuşmasını isteriz. Açıklıkla, samimiyetle yürütülsün, toplumsal mutabakat olsun isteriz. Benim kırmızı bir çizgim var. Şehit aileleri çağırılacak, görüşleri sorulacak.

Bahçeli'nin altı doldurulmayan sözleriyle meşgul değiliz. Demokrat adımlarla güçlü adımlar atılırsa buna varız. Ama başkasının planına alet olmayız.

Demirtaş'ın hakkı yeniyor, Demirtaş dışlanıyor. Demirtaş 'başkanlık sistemi olmasın' dedi diye kötü. Halkı sokağa davet etmiş, ölümlerden Demirtaş'ı sorumlu tutuyorlar. Öcalan, silahlı terör örgütü kurmuş, 50 bin kişinin ölümünden sorumlu Öcalan meclise çağırılıyor. Mesele Saray rejimini sürdürmek. Muhalefeti birbirine düşürmek. Öcalan'a özgürlük, Demirtaş'a hapiste çürüme. Kötü koku bu.

İktidarın söylediklerinde samimiyet olsa, Demirtaş'tan katkı istenir.

Şehit aileleri de buna isyan ediyor. Siyasi çıkara alet etmeyin. Ben bu meclis eliyle milletin planı varsa o plana destek sağlayacağım.