Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Habertürk yayınına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Uçum'un açıklamalarının satır başları şöyle:
SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN ÖRGÜTLÜ SUÇ EĞİLİMİ VAR: Türkiye'nin gündemi ne kadar siyaset, ekonomi, kültür olsa bile her zaman hukuk başat gündemlerden biridir. Bu dönemde de öyle olması normaldir. Cumhurbaşkanımız çarşamba günü Meclis'te iki konuya dikkat çekti. Birincisi suçu meslek edinmiş kişiler, suçu kazanç kaynağı hale getiren kişilerle ilgili. İkincisi cezasızlık algısı konusunda yaklaşım ortaya koydu. Sokakta ortaya çıkan şiddet ya da suç eğilimleri sosyal medyanın ve medyanın etkisiyle çok daha görünür halde. Bu konuda sistematik bir çalışma var. Örgütlü suçlar geleneksel klasik suç örgütleri olmaktan çıktı, onlar da var tabii. Bir anlamda sosyal medya üzerinden örgütlü suç eğilimi çıkıyor. Suçu bir kazanç kaynağı olarak görenlere karşı soruşturma ve kovuşturmada ortaya çıkacak tedbirler.
MASUMİYET KARİNESİ KÖTÜYE KULLANILABİLİYOR: Hakkında 10'dan fazla hırsızlık, dolandırıcılık davası olan kişiler, henüz bu davalar bitmediği, kesinleşmiş hüküm olmadığı için diğer davalarda da tutuksuz yargılanıyor. Küçük suçlarda en az 2 yıl ve daha altında olan isnatlarda birçok suç işlendiğinde bu kişiler suçu meslek edinmiş kişiler olmasına rağmen tutuklama tedbirleri uygulanmıyor. Bu durum fark edilmiş durum. Bunlara yönelik çalışma yapılacağını Cumhurbaşkanımız açıkladı. Her soruşturma kendi içindeki isnat üzerinden değerlendirilir, başka yürüyen davalar sebebiyle tutuklama nasıl verilebilir? Bunun hukukta çözümleri vardır. Masumiyet karinesi bir sanık hakkıdır. Ama biz tutuklama diye bir tedbir uyguluyoruz. Bu masumiyet karinesinin sınırlanmasıdır. Suçu meslek edinmiş insanlar bakımından, suçu kazanç kaynağı olarak gören insanlar bakımından da bir dizi tutuklamaya yönelik tedbir getirilebilir unsur konulabilir. Bunun suçsuzluk karinesiyle ilgili bir tarafı yok. Her hak kötüye kullanılabilir, hukuk düzeni bunu var sayıyor. Masumiyet karinesi de kötüye kullanılabilir. Hukuk düzeni hakkın kötüye kullanılmasını korumaz. Dolayısıyla suçsuzluk karinesinin kötüye kullanılması, tutukluluğun geliştirilerek engellenebilir. Cumhurbaşkanımızın da vurgusu buydu.
DEVLET YAPTIRIM GÜCÜNÜ DEVREYE SOKAR: Toplum bundan şikayet ediyorsa, medya bunu görüyorsa, bu konuda endişe oluşmuşsa, yürütmenin, yargının, Meclis'in görevi bu endişeleri giderecek tedbirler almaktır. Adalet Bakanlığı bu konuda uzun zamandır çalışıyor. Biz Hukuk Politikaları Kurulu olarak hukuk geliştirmek üzere çalışıyoruz. Bir gidişat var burada boşluk oluşuyor diye bir şey yok. Devlet yaptırım ve cezalandırma tekeline sahiptir. Devlet kendisine vatandaş tarafından devredilmiş bu yetkisini yargı pratiğiyle devreye sokar, şiddetin örgütlü halde toplumu rahatsız edecek boyuta gelmesinin önüne geçer. Bu konuda rahat olmak gerekir.
DEVLETİN EN ÖNEMLİ GÖREVİ ADALETİ SAĞLAMAKTIR: Cezaevlerindeki kalabalıklaşma sorunu idare, yürütme ve Adalet Bakanlığı'nın sorumluluğudur. Bizde hiçbir hakim kalabalıklaşma sorunu var diye kaçınmaz. İlgili denetim ve teftişler yapılır. Böyle bir bakış açısı asla yoktur, olamaz. Savcı ve hakimin kalabalıklaşma sorunu var diye esnek davranmaz. Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği konulardan birisi de cezasızlık algısıydı. Bir devletin en önemli görevi adaleti sağlamaktır. Bunları sağladığınızda güvenli yaşam, özgürlük olur, gerçek anlamda adalet duygusu oluşur.
İNFAZ DÜZENLEMESİNDEKİ EKSİKLİKLER GÜNDEMDE: Kesinleşmiş cezalarla ilgili talepler her dönem olur. Ben de cezaevinde yatmış insanım. Özellikle adli suçlular açısından 'kader kurbanı' diyen kategoriler açısından bu beklenti her zaman olur. Af yetkisi TBMM'dedir. Meclis'in üçte iki çoğunluğu ile yapılacak kanuna bağlıdır. Türkiye en son affı 1967'de yapılmış yanlış hatırlamıyorsam, diğer uygulamalar infaz düzenlemeleri. Af meselesini talebin ötesinde gündem olarak değerlendirilebilecek pozisyon yok.
Çok net söylüyorum; mağdurlar açısından tatminkâr infaz için eksikliklerin giderilmesi şu anda gündemde olan konudur. Sosyal medya üzerinden örgütlenen suçlara karşı tedbirler alınması son derece önemlidir. Tutuklama tedbirdir, o yüzden buna başvurmayalım diye meseleye bakılmaması lazım. Suçu meslek olarak görenlerin açısından devletin bu tedbiri alması gerekir.
ERKEN SEÇİM: Cumhurbaşkanımız ve Cumhur İttifakı'nın yöneticileri de açıkladı. 2028'de erken seçim yok. Benim düşüncem nettir, ilk kez size söylüyorum.
'Cumhurbaşkanı böyle bir karar alır mı?' diye sormak abes olur. Çünkü Cumhurbaşkanımızın ikinci dönemi, neden böyle bir karar alsın. Hizmet etme imkanını niye kısıtlasın. Son ana kadar hizmet etmek ister.
Dünyada Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar tecrübesi, dünya siyasetinde etkili olan bir başka lider yok. Bir 5 yıl daha Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın birikiminden Türkiye'nin faydalanması için adaylık yolunun açılması gerekir. Kişisel düşüncem bu...