MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yerel seçim sonrası AKP ile CHP arasında gelişen 'normalleşme' ve 'yumuşama' diye nitelenen sürece dair sert bir mesaj verdi.

Daha önce "AKP-CHP ittifakı kurulsun" diyerek Cumhur İttifakı'nın sona ereceği ve erken seçime gidileceği yönünde yorumlanan açıklaması hala tartışılan Bahçeli, Kurban Bayramı mesajında da dikkat çekici ifadeler kullandı.

'SABIR VE TAHAMMÜL EŞİKLERİMİZİ ZORLAMAYIN' MESAJI

Bahçeli, "Dileğim ve temennim, bayram günleri münasebetiyle herkesin bir vicdan muhasebesi yapması, dürüst ve samimi şekilde gündemdeki meseleleri ele almaları, sabır ve tahammül eşiklerimizi zorlama yanlışından derhal dönmeleridir" dedi.

Bahçeli'nin MHP'nin sosyal medya hesabından yayınlanan mesajı şöyle:

"İnsanlığın barış, huzur, refah, istikrar ve güvenlik özlemlerinin sekteye uğradığı bir dönemin bütün sancıları geniş çapta yaşanmakta ve yaşatılmaktadır.

Manevi zayıflıklar, dayanışma ve yardımlaşma zaafları, empati hissiyatındaki zedelenmeler maalesef dünya genelinde ciddi düzeylerde havi ve hakimdir.

Daha medeni, daha muasır, daha mutlu, daha müreffeh bir ortak geleceğin inşa çabalarında gözle görülür darboğazların varlığı ve yaygınlığı hakikaten de inkâr edilemeyecek boyutlardadır.

Müesses uluslararası düzen ahlaken, hukuken, vicdanen ağır sarsıntı geçirmekte; bu sarsıntının sosyal, siyasal ve ekonomik sonuçları insanlığın yaşadığı manevi krizle eklemlenince vahim bir dünya tablosu tezahür etmektedir.

Çivisi çıkan, zembereği kopan, meşruiyet temeli bozulan bugünkü insanlık döneminden yegâne kurtuluş reçetesi, asıl anlamına muvafık insan haklarına, faile ve fiile göre farklılaşmayacak evrensel hukuk ilkelerine bağlılık ve riayettir.

Şu çarpıcı hususu bilhassa ve kaygıyla ifade etmek istiyorum ki, çocukların katledildiği bir dünyanın medeniyet vaazı, hürriyet vaadi ham hayalden öte bir anlam taşımamaktadır.

İnsani felaketlere savrulmuş bir dünyanın merhamet iklimi kurak, muhabbet iradesi bulanık ve kuşkuludur.

Soykırım suçunun alenen işlendiği bir dünyada insani miras ve emanetlere saygı ve sadakatten bahsedilmesi eğer saflık değilse ileri düzeyde saptırmadır ve hatta sapkın bir istismardır.

Milyarlarca insanın mağduriyet kapanına sıkışarak gelir, servet ve eşit hak dağılımı adaletsizliğine gömüldüğünü dikkate aldığımızda; aynı şekilde açlık, yoksulluk, zulüm, terör, göç ve diğer pek çok sorunla boğuştuğunu hesaba kattığımızda küresel ve bölgesel merkezli haksızlığın sürdürülebilir olmadığı net olarak anlaşılıp teyit edilecektir.

Dünyanın kaotik bir çıkmaza sürüklenmesine karşın Cumhuriyet’in yeni yüzyılında Türkiye’miz müessir ve müstesna bir görüntü çizmektedir.

Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefleri umutları yeşertmiş, tarihin çağrısıyla istikbalin çehresini aydınlatmıştır.

Toplumsal ve siyasal istikrarı tahkim ve takviye edecek ekonomik toparlanma ve serpilme dönemi de çok şükür ufukta görülmüştür.

'ÜLKEMİZDE ANORMAL HİÇBİR ŞEY YOKTUR'

Bu nedenle ülkemizde anormal hiçbir şey yoktur, hatta normalleşme safsatalarıyla milletimizin sinir uçlarını tahriş edecek gizli gündem teşrifatçılarına ikna olacak ve itibar edecek de olmayacaktır.

Gerçekleri çarpıtarak, fason teklifleri sıcak tutarak, fiyaskoya dönmüş anlayışlarını münafık taktiklerle kapatmaya çalışarak kendilerine siyasi nefes borusu açmaya heveslenenlerin gayeleri boş, gayretleri boşunadır.

Demirtaş, 'kettle'ını DEM Parti'ye hediye etti Demirtaş, 'kettle'ını DEM Parti'ye hediye etti

Yumuşama mesajlarına özenle saklanan ve sarılan yalan, dedikodu ve iftira kampanyasının hangi sinsi emellere, hangi sakat hedeflere odaklandığı az veya çok bellidir.

'İKİYÜZLÜLÜK BUGÜNLERDE UTANÇ VERİCİ DÜZEYLERDE'

Bir yanda yumuşaklık pozu veren, diğer yanda meşrep ve müktesebatında taşıdıkları nefret ve öfkeyi sağanak halinde yağdıran siyasi hasis ve hırçın zihniyetlerin ikiyüzlülüğü bugünlerde utanç verici düzeylerdedir.

Kutuplaşmayı törpülemek yerine kurnazca tahrik edenler, husumeti örselemek yerine bayağı şekilde taçlandırıp tasdikleyenler elbette milletimizin gözünden ve gönlünden kaçamayacak aciz ve acıklı durumdadır.

'BEDELİNİ AĞIR ÖDEYECEKLER'

Üstelik fitne/fesat kışkırtıcılığı yaparak kutlu davamızı, fedakarlık ve iman numunesi camiamızı Türk düşmanlarının siparişiyle sorgulamaya, yargılamaya ve terörize etmeye kalkanlar Allah’ın şahitliğinde ifade ediyorum ki, bedelini adalet ve millet nezdinde çok ağır ödeyeceklerdir.

Hakkımızı, hukukumuzu savunmak şeref konumuzdur.

Ne hakkımızdan, ne hukukumuzdan, ne de şerefimizden taviz verilmeyecektir.

'MÜSLÜMAN MİNTANI GİYEN İBLİS'

Puslu havada Müslüman mintanı giyen iblisin şirret tuzakları boşa çıkarılacaktır.

Dileğim ve temennim, bayram günleri münasebetiyle herkesin bir vicdan muhasebesi yapması, dürüst ve samimi şekilde gündemdeki meseleleri ele almaları, sabır ve tahammül eşiklerimizi zorlama yanlışından derhal dönmeleridir.

Bayram demek barış, sevgi, hürmet, hatırlama ve kardeşlik demektir.

Ancak kardeşliğin veya barışmanın tek yanlı olması akıl dışılıktır.

Milli vuslatı siyasi vurgunculukla kundaklamaya azmedenlere müsaade edilmeyecektir.

Bayram sürecinde, kendi iç dünyamızı, çevremizle kurduğumuz irtibat ve ilişki ağlarını yüreklice değerlendirmeye ve yeni baştan tefrik etmeye müştereken ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim.

Anlaşılmaktan ziyade anlamaya, dayatmadan ziyade diyaloğa, kutuplaşmaktan ziyade kucaklaşmaya, ihtilaftan ziyade irade ve istikbal mutabakatına doğru kalıcı bir geçiş sağlam ve sahici adımlarla gerçekleşmelidir.

Ne var ki bahse konu bu geçiş kalıcı ve köklü olmalıdır.

Kurban Bayramı’nın ahlaki ve manevi zenginliğiyle yepyeni bir uzlaşma sürecinin yollarını açabilir, karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı güçlü bir dönemin ihyasını da elbirliğiyle başarabiliriz.

Ne kadar birlik ve beraberlik içinde hareket edebilirsek o kadar güçlü olacağımız özellikle bilinmelidir.

Türkiye’nin ve Türk-İslam medeniyetinin maruz kaldığı karanlık senaryoları tesirsiz hale getirmek, üzerimizde oynanan oyunları bozup atmak her şeyden önce milletimizin engin ve tarihi mukavemetine bağlıdır.

Doğudan batıya, kuzeyden güneye büyük bir aile olan Türk milleti; bayram şuuruyla, adalet ve hakkaniyetin mihveri olduğunu her saha ve zeminde, bunun yanında dosta da düşmana da ispat edecek dirayete, kabiliyete ve kapasiteye fazlasıyla sahiptir.

Türkiye ve Türk vatanı 85 milyon Türk vatandaşının yeryüzü cennetidir.

Ayrılmamızı, bölünmemizi, birbirimize düşmemizi planlayan tüm odaklara verilecek en etkili cevap tek ses, tek nefes, tek yürek, tek bilek halinde duruş göstermektir.

Çünkü biz Hakkari’de kesilen kurbanın duasını Tekirdağ’da yapan, Şırnak’ta takdim edilen ikramı Ankara’da alan, İstanbul’da uzatılan eli Batman’da tutan, Yozgat’ta akan gözyaşını Mersin’de silen büyük bir milletin evlatlarıyız.

Besmeleyle kesilen her kurban, sıkılan her el, gülücükler saçan her yüz, hasret akşamlarından sonra şafakla doğan her vuslat birliğimizin harcı, dirliğimizin haysiyet kubbesidir.

Kurban ibadetimizin kabulünü Cenab-ı Allah’tan diliyorum."

NE OLMUŞTU?

MHP lideri Bahçeli, Cumhur İttifakı ortağı AKP'ye yönelik ilk çıkışını, eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine dair gelişmeler üzerine vermişti.

10 Haziran’da CHP lideri Özgür Özel’le görüşen Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yapmayı planladıkları görüşmenin Bahçeli’nin çağrısı sonrasında gerçekleşmediğini söylemişti.

Aynı gün İletişim Başkanlığı, Ateş’in Erdoğan’la görüşeceğini duyurmuş, ertesi gün Beştepe’de buluşma gerçekleşmişti. Erdoğan ayrıca aynı gün CHP Genel Merkezi'nde Özgür Özel’le görüşmüştü.

11 Haziran’da partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, “Cumhurbaşkanımız doğal olarak herkesle görüşebilir, herkesi dinleyebilir” demiş ancak 12 Haziran’da üzerinde “Allah bana yeter” diye yazan yüzüğünü Instagram’dan paylaşarak şunları demişti:

“AK Parti içindeki gayri memnun kesimin devamlı suyu bulandırmasını da dikkate alarak, AK Parti ile CHP arasında geniş tabanlı bir ittifakın vücuda gelmesi, buna da altılı masanın diğer unsurlarının desteği Milliyetçi Hareket Partisi’nin samimi dileği ve temennisidir. Buna rağmen Cumhur İttifakı’na bağlılığımız kararlılıkla devam edecek.”

Editör: Selda Manduz