MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Meclis'in yeni yasama yılı açılışında DEM Parti sıralarına gitmesinin 'doğaçlama' olmadığını açıkladı ve bu hamlesinin nedenlerine dair mesajlar verdi.
El uzatmasını DEM Parti'ye 'Türkiye partisi' olma teklifi diye tarif eden Bahçeli, "Biz durduk yere el vermeyiz" dedi.
Bahçeli, "Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda sıfırlanmış terör ve bölücülük melanetinden sonra, aşımızı beraber taşıralım, işimizi birlikte artıralım, huzur ve güvenliğimizi el ele çoğaltalım" ifadelerini kullandı.
DEM Partililer ile el sıkışarak "Yeni bir döneme giriyoruz" mesajı veren Bahçeli'nin, MHP'nin Meclis grubu toplantısında ne söyleyeceği merek konusuydu. Birinci Meclis'i örnek gösteren Bahçeli'nin konuşmasından satır başları şöyle:
'HİÇBİR PARTİYLE KONUŞUP ÇÖZEMEYECEĞİMİZ BİR ŞEY YOKTUR'
"Bize göre doğru siyaset buluşturan, yakınlaştıran, kavuşturan, kucaklaştıran, kutupları teker teker aşındıran ahlaklı siyasettir. Doğru siyaset sorumluluk duygusunu ilke edinen , kardeşlik ve kaynaşma kültürünü vatan ve millet sevgisiyle eklemleyen akıl dolu siyasettir. Tehditlerin kol gezdiği bulanık dönemlerde, bekamıza çevrilmiş kanlı namlılarla karanlık niyetlerin çevremizde sırayla nöbete girdiği bir zaman diliminde mili birlik ve dayanışma ruhumuzu zinde tutmak, dengeli, düzgün ve doğru siyasetin vazgeçilmez erdemidir. Bu erdeme bağlıyız. Bu erdemin refakatiyle önümüze gerilen perdeleri yırtıyor, münasebetlerimizi kuruyor, mücadelemizi yürütüyoruz.
Biz siyaseti bir savaş biçimi olarak ele almıyoruz, insanların birbiri üzerine egemenlik kurması olarak değerlendirmiyoruz biz siyaseti teorik ve retorik arka planı Batı’nın sınıf çatışmalarına dayanan bundan mülhem toplumun düşman kamplara bölünmesine çanak tutan kriz ve grilim süreci olarak tanımlamıyoruz ve kabul etmiyoruz.
Çünkü sınıflı bir toplum yapısını tamimiyle reddediyoruz. Siyasette hiç kimseyle hiçbir parti ile kategorik olarak alıp veremeyeceğimiz konuşup çözemeyeceğimiz bir şey yoktur. Siyasi alakamız sert veya yumuşak tavrımız tek tek fertlerin şahsiyet kalibreleri değil fikir ve düşünce kapasiteleriyle sınırlıdır.
Bekamıza namlu çevrilmişken birlik içinde olmalıyız. Biz siyaseti bir savaş biçimi olarak ele almıyoruz. Siyasette hiç kimseyle, hiçbir partiyle, kategorik olarak alıp veremeyeceğimiz, konuşup çözemeyeceğimiz bir şey yoktur.
Siyaseti insanların birbiri üzerine egemenlik kurması olarak değerlendirmiyoruz. Biz siyaseti teorik ve retorik arka planı batının sınıf çatışmalarına dayanan, bundan toplumun düşman kamplara bölünmesine çanak tutan kriz süreci olarak kabul etmiyoruz.
Sınıflı bir toplum yapısını tamamıyla reddediyoruz. Siyasette konuşup çözemeyeceğimiz bir şey yoktur. Muhataplarımızın kim olduğundan, özel hayatlarından ziyade ne söylediklerine bakıyoruz.
Küresel sistem kökten sarsılırken, Meclis'imiz vakar, uzlaşma içinde yol gösterici olacaktır. İktidar ve muhalefetiyle Meclisimizin milletimize güven, hasımlarımıza korku veren bir örnek olacaktır.
İçinde bulunduğumuz coğrafyada kırbaç üstüne kırbaç yerken, mazlumlar toplu şekilde boğazlanırken, her taşın altı zehirli yılanlarla dolup taşarken, Türkiye'ye yönelik azgın iştahları nasıl görmezden gelelim.
'HÂLÂ BİRBİRİMİZİN ENSESİNE TOKAT ATMAKLA VAKİT Mİ KAYBEDELİM?'
Hâlâ birbirimizin ayağına basmakla, ensesine tokat atmakla, açığını aramakla vakit mi kaybedelim. Hızla akan tarih nehrinin kıyısına fütursuzca çıkıp hayatın ve hadiselerin geçişini atıl vaziyette hiçbir şey yokmuş gibi seyredemeyiz.
Bu hakikatlere sırtımızı dönemeyiz, hızla akan tarih nehrinin kıyısına fütursuzca çıkıp hayatın ve hadiselerin geçişini atıl bir şekilde hiçbir şey yokmuş gibi seyredemeyiz. MHP Genel Başkanı olarak Cumhur İttifakı'nın duruşuna müzahir bir şekilde DEM sıralarına giderek elimi uzattım, doğaçlama olmayan bu iyi niyetli tutumumu siyasi nezaketten öte önümüzdeki cumhurbaşkanlığı çarpışması ve yeni anayasa için cephe genişletme çabası olarak görenler mayın tarlasında söğüt gölgesi arayan biçarelerdir.
'BİZ DURDUK YERE EL UZATMAYIZ'
Uzattığımı el milli birlik ve kardeşliğimiz mesajıdır. Uzattığım el ilk Meclis'in ve sayın Cumhurbaşkanımızın isabetli sözlerinin meşale gibi yanan aydınlığıdır. Uzattığım el gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin temennisi ve teklifidir.
Biz gelişi güzel keyfe keder, can sıkıntısından anlık dürtülerle dümenden el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz. Öylesine yerimizden kalkıp da el sıkmanın merakına tevessül ve teşebbüs etmeyiz. DEM'e evvela düşen sorumluluk uzanan bu samimi elin kıymet hükmünü anlaması ve dahası Türkiye partisi olması yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir.
Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda sıfırlanmış terör ve bölücülük melanetinden sonra, aşımızı beraber taşıralım, işimizi birlikte artıralım, huzur ve güvenliğimizi el ele çoğaltalım. Dünya genelinde Türkiye Cumhuriyeti'nin yeryüzü cenneti olmasını sağlayalım.
'ÖZGÜR BEY'İN ÖZEL HAYATIYLA İLGİLİ İFTİRALAR SİYASETİMİZİN KONUSU DEĞİL'
Aynı şey CHP Genel Başkanı (Özgür Özel) için de geçerlidir. Bizim siyaseten söylem ve eylemimizin yalan, dolan veya günü kurtarma telaşı değildir. Siyaseten demek, siyasi mücadelenin gereği ve gerçeği demektir. Mesela Özgür Bey'in özel hayatıyla ilgili servis edilen iddia ve iftiraların hiçbirisi siyasetimizin konusu olmaz, olamaz, olmayacaktır.
Özel hayatları ihlal ve istila eden FETÖ taktiklerinin, proaktif medya ifşaatlarının tamamıyla karşısındayız. Türkiye böylesi karanlık ve karmaşık dönemleri vahim bedeller ödeyerek geride bırakmıştır. Eski çamlar şimdi bardak olmuştur. Köprünün altından çok sular akmıştır.
Biz CHP'nin siyasetiyle, siyaseten ihsas, ibra ve ifade ettiği gayeleriyle ilgiliyiz. Bunun dışında ne söylenirse söylensin, ne yapılırsa yapılsın kulaklarımızı kapatmış haldeyiz.
Bel altı vuruşlar, itibar suikastları, izansız isnatlar ne işimize gelin ne de gündemimize gelir. Siyaset meselesini sarıp sarmalayan kumpaslar bizim için yok hükmündedir.
Bizim düşüncelerimizin söylem kalıbına dökülmüş hali elbette siyasettendir.
Özgür Bey'in düne kadar aslı astarı olmayan, ipe sapa gelmeyen, eften püften konularla ilgili MHP'ye saldırması, siyasetin dışına savrulması, şuur kaybına uğrayıp bizimle ilgili atıp tutması, hakkaniyet ve haysiyet ölçüleriyle bağdaşmayan seviyesizliktir. Biz siyaseti mertçe, centilmence, adam gibi yapmanın tarafındayız.
'BU MİLLETİN ADI TÜRK MİLLETİDİR'
"Aziz milletimiz kardeşliğine, birliğine, güvenliğine ve varlığına musallat olan, tarihsel ve dini temelleri bulunan Siyonist ve emperyalist tehlikeyi elinin tersiyle iter ve muhataplarının yüzüne çarpar. Sonsuza kadar var olmanın inancıyla, Anadolu coğrafyasında sözde hak iddia eden, Nil’den Fırat’a vaat edilmiş toprakların teminine çalışan Yecüc ve Mecüclere dünyanın kaç bucak olduğunu muhakkak gösterir.
Üzerinde yaşadığımız toprakların bir bölümü vaat edilmiş değil, Cenab-ı Allah’ın bahşettiği nimettir ve Türk milletine lütfedilmiştir. Habis ve hain niyet sahiplerini uyarıyorum, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı, aynı şekilde milyonlarca Türkiye Sevdalısı, al bayrağımıza kem gözle bakanların gözünü oyar. Hepsinin bileğini değil bükmek, kırıp atar. Vatan namustur, millet onurdur, devlet var oluş güvencesidir. Bunlar üzerinde tartışma yapmak için fırsat kollayanlara bu dünyayı dar etmek bizim için şeref konusudur. Bunlar üzerinde tartışma yapmak için fırsat kollayanlara bu dünyayı dar etmek bizim için şeref borcudur. Aziz vatan bundan bin yıl önce gerçek sahibini bulmuş, bahse konu mevzu bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Aradan geçen on asır, bu coğrafyadan serpilip çağların alnına mührünü vurmuş bir büyük milletin azametine, ahlakına, adaletine, cesaretine, insaniyetine, şevketine, şefkatine sonuna kadar şahit olmuştur. Bu milletin adı Türk milletidir.
'İSRAİL TERÖRÜNÜN SAKLI AJANDASINDA TÜRKİYE VARDIR'
"Bir kez daha düşününüz bir kez daha oynanan oyunun bütününü tarihi perspektifle değerlendiriniz, arşımızda yeni bir Sevr dayatması olduğunu mutlaka göreceksiniz. Orta Doğu’da ateşlenen füzelerin atılan bombaların düzenlenen suikastların bir sonraki etabı Anadolu coğrafyasıdır. İsrail terörünün emperyalist alçaklığın küresel barbarlığın saklı ajandasında Türkiye vardır.
İsrail'in dünyaya meydan okuduğu artık netleşmiştir. Bu terör devletine karşı silah ambargosu yetersizdir, kınama mesajlarının ise hiçbir manası ve bağlayıcılığı yoktur. İsrail'i durdurmak için acilen kuvvet kullanmak gerekmektedir. BM bu tarihi ve ertelenemez görevi derhal üstlenmek ve katiller sürüsünü cezalandırmak zorundadır.