Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2024 yılı asgari ücretini belirlemek için önceki gün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda ikinci kez toplandı.

Toplantıda Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı ile Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) temsilcileri ekonomik verileri paylaştı. İkinci toplantının bitmesinin ardından asgari ücret için bir sayı açıklanmadı.

Bu yıl, önceki yıllardan farklı olarak asgari ücret görüşmelerinde; TÜRK- İŞ kesiminden kasiyer, sağlık çalışanı, enerji işçisi ve karayollarında çalışan bir taşeron işçisinin de bulunduğu dört farklı iş kollarında çalışan işçiler yer alıyor.

Komisyon toplantılarına katılan Adana Şehir Hastanesi'nde temizlik işçisi olarak çalışan Hatice Akgedik ve karayollarında 9 yıldır taşeron olarak çalışan Durmuş Öztürk asgari ücret görüşmelerini ANKA'ya değerlendirdi.

'BİZİM ÇOCUKLARIMIZ DA PEYNİR YEMEK İSTİYOR'

Ev kirası ve bir aylık ekmek parasıyla aldığı asgari ücretin bittiğini söyleyen Öztürk, "Bizim çocuklarımız da var. İster istemez bizim çocuklarımız da meyve yemek istiyor. Bizim çocuklarımız da peynir yemek istiyor. Bunları yiyemiyor. Gelişimleri zayıf oluyor. Biz neden yaşam şartlarına uygun yaşam şartı içinde yaşamıyoruz? Türkiye'de 8 milyon asgari ücretlinin temsilcisiyiz. Biz şunu diyoruz, 8 milyon asgari ücretli var ve bunların ailesi ile beraber 33 milyon asgari ücretle geçinen milletiz. Herkes diyor ki; 'aldığımız yetmiyor' veya 'kiramız yetmiyor', 'birini alsak biri eksik kalıyor'..." diye konuştu.

'ÇOCUĞUMA 10 LİRA VEREBİLMEK İÇİN BORÇ ALDIM'

Öztürk, devamla şunları söyledi: "Çocuklarımız okula gidiyor, 10 lira para istiyor veremiyoruz. Bundan daha önce çocukların Öğretmenler Günü vardı. Oğlum geldi dedi ki; 'Baba, Öğretmenler Günü kutlayacağız. Bana 10 lira para verir misin' dedi. Ben de dedim ki; 'Oğlum 10 lira param yok', 'Herkes Öğretmenler Günü'nü kutlayacak, bizde neden para olmuyor' dedi. Şöyle düşündüm, o akşam da sabaha kadar da uyuyamadım. Bir yerlerden, çocuğuma 10 lira verebilmek için borç aldım.

Ben 26 yıllık evliyim. Bana çocuğum dedi ki; 'Biz neden pazar göremiyoruz, bakkala gidip de bir peynir, bir süt, bir sucuk niye alıp da yiyemiyoruz.' Çünkü yetmiyor bize asgari ücret. Dedim, 'alamıyoruz.' Bunu komisyondaki kişilerle de paylaştım; eşim bunu duymuş olacak ki 26 yıllık evliyim, ilk aldığım evlilik yüzüğü ile ilk aldığım küpeyi vererek 'Bunu bozduralım, evimize bir şeyler alalım' ve ben eşimin ziynet eşyasını bozdurup çocuğumun boğazından bir şeyler geçirdim. Normalde benim eşime bir şeyler almam gerekirken eşimin elindeki son hazinesini alıp bozdurmak zorunda kaldım. Bir baba için bu utanç verici.

'SOFRALARINDAN AÇ KALKMAMALARI İÇİN GÜZEL BİR ÜCRET İSTİYORUZ'

O yüzden biz sayın yetkililerimize şunu söylüyoruz; ilk önceliğimiz 8 milyon, ailesi ile beraber 13 milyon asgari ücret ile çalışan işçilerimiz için yaşam standartlarına uygun ve sofralarından aç kalkmamaları için, çocukları da dahil olmak üzere güzel bir ücret istiyoruz. İkincisi de şu: ben karayollarında çalışıyorum.

Sayın yetkililere de söylüyorum; lütfen çocuğumuzun geleceği için kadromuzu istiyoruz. Çocuğumuzun geleceği için... Yarın işten çıkarılma korkusunun olmaması için... Biz bugün varız yarın yokuz olmasın diye... Çocuğumuzun geleceği için kadromuzu talep ediyoruz karayolları yol bakım işçileri olarak.”

Buca Belediyesi işçilerinin grevi ikinci gününde: Göz açtırmayacağız Buca Belediyesi işçilerinin grevi ikinci gününde: Göz açtırmayacağız

AKGEDİK: BİR KADIN OLARAK KENDİ AYAKLARININ ÜZERİNDE DURMAK ÇOK ZOR

Asgari ücret tespit komisyonunda kadın işçileri temsil eden Hatice Akgedik ise kadın işçilerin yaşadığı sorunlara ilişkin şunları söyledi:

“Türkiye’mizde kadın olmak çok zor. Bir kadın olarak kendi ayaklarının üzerinde durmak, tek başına mücadele etmek maalesef çok zor. Bütün kadınların sesi olarak ben buraya geldim. Kadınlar çok zor durumda, asgari ücretlilerimiz zor durumda. Bunu işverenlerimize de çok söyledim. 'Kendinizi bizim yerimize koyun' dedim. Kendilerini vicdanlarına bıraktım.

'PAZARA GİTTİĞİMİZ ZAMAN TEMEL İHTİYAÇLARIMIZI ALAMIYORUZ'

İşçiler beslenemiyor. En azından pazara gittiğimiz zaman temel ihtiyaçlarımızı almak zorundayız ama alamıyoruz. Yarısını alıyoruz, yarısını alamıyoruz. Bir markete gittiğimiz zaman temel ihtiyaçlarımızı alamıyoruz. Asgari ücretli insanlar gerçekten zor durumda. Açlık sınırının altında.

Gençlerimiz hep yurt dışına gitmeye çalışıyor. Asgari ücretli iki tane oğlum var. Asla evlilik falan düşünemiyorlar. 'Karnımız doymuyor' diyorlar. Gençlerimiz, herkes yurt dışına kaçıyor. Neden benim memleketimde güzel şeyler varken gençlerimiz neden gidiyor imkanlarımız varken?

'ALIM GÜCÜMÜZ BİTTİ'

İnanın ben bunu sayın işverenlerime de başkanlarıma da bakanlarıma da söyledim ilk toplantıda. Alım gücü bitti insanların. 'Semt pazarlarında insanlar yerlerden çürük meyve toplayıp evlerine götürmek için nasıl mücadele ettiklerini bir görün' dedim. İnsanlarımız çok zor durumda. Kadın işçilerin çalışma koşulları çok zor. Çok zor ayakta duruyorlar. Bazıları bekar oluyor, çocukları ile hayat mücadelesi o kadar zor ki... Ev kiraları almış başını gitmiş, insanlar ne yapacağını bilemiyor. Yani çok zor durumda kadın işçilerimiz. İnsanlar zor durumda, biz bunu gereken yerlere de söyledik artık herkes elini vicdanına koysun.”

Kaynak: ANKA

Editör: Selda Manduz