Politika

AYM Başkanı Zühtü Arslan: Uzaktan kumandalı yargı da yargıç da olmaz

Yargıtay'ın AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması sonrası ilk kez konuşan Arslan, hâkim ve savcılara çağrıda bulunarak 'vicdanın esaret, aklın ise vesayet kabul etmeyeceğini' ifade etti.

Abone Ol

AYM Başkanı Zühtü Arslan, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, Gezi Parkı davasından tutuklanan ve 18 yıl hapis cezası alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili Can Atalay’a 'hak ihlali' kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasının ardından başlayan tartışmalar sonrası ilk kez konuştu.

Arslan, "Uzaktan kumandalı yargı da yargıç da olmaz" ifadesini kullandı.

AYM'den yapılan açıklamaya göre, Arslan, Türkiye Adalet Akademisi tarafından düzenlenen Akademi Söyleşileri kapsamında, hakim ve savcı adaylarıyla Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu'nda bir araya geldi.

Zühtü Arslan, konuşmasında, yargı ve hukukun temel fonksiyonunun bireyin hak ve özgürlüklerini güvence altına almak olduğunu belirtti.

Artı Gerçek'in aktardığına göre, Bütün yargı düzenlerinin ortak paydasının, hukuk devleti olduğu vurgusunu yapan Arslan, adaleti tesis etmeyen devletlerin uzun süre var olamayacağını, 'her şeyi yerli yerine koymak' suretiyle adaleti tecelli ettirmenin hakim ve savcıların görevi olduğunu aktardı.

Hakim ve savcı adaylarına mesleki anlamda tavsiyelerde bulunan Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan, vicdanın esaret, aklın ise vesayet kabul etmeyeceğini belirterek, "Uzaktan kumandalı yargı da yargıç da olmaz" vurgusu yaptı.

NE OLMUŞTU?

25 Ekim’de AYM Gezi Parkı davasından 18 yıl hapse mahkûm edilen avukat Can Atalay Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay milletvekili seçilmişti. Yargı ve yasama adım atmayınca Atalay, AYM’ye bireysel başvuruda bulunmuştu. AYM de Atalay’ın ‘seçilme ve siyasi faaliyette bulunma’ ve ‘kişi hürriyeti ve güvenliği’ hakkının ihlal edildiğine hükmetmişti. Yüksek mahkeme ayrıca ihlalin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına, yargılamada durma kararı verilmesine ve hükmün infazının durdurularak Atalay’ın tahliye edilmesine karar vermişti.

AYM kararı, 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne 27 Ekim’de ulaşmış, kararı uygulaması beklenen mahkeme topu Yargıtay’a atmıştı. Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi de AYM’nin kararına uyulmamasına, Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine ve başkan Zühtü Arslan dahil tahliye yönünde oy kullanana dokuz AYM üyesi hakkında suç duyurusunda bulunulmasına hükmetmişti.

DEVLET BAHÇELİ AYM HAKKINDA NE DEMİŞTİ?

Yargıtay’dan yana taraf alan Bahçeli, AYM’ye ağır eleştirilerde bulunmuştu. AYM’nin süper temyiz merci olmadığını iddia eden Bahçeli, “AYM zulmün yanındadır. Hainleri hak ihlali kararlarıyla ödüllendiriyor. HDP’nin önünü açan AYM’dir. PKK ve FETÖ üyelerine can simidi uzatan da AYM’dir” demişti.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin görevini eksiksiz yaptığını söyleyen Bahçeli, “Yargıtay görevini eksiksiz yaptı. Tartışmanın ardından AYM’nin verdiği karar var. AYM yetki alanını genişleterek TBMM’ye parmak sallamaktadır. AYM yetkilerini aştı ve yargısal aktivizm yaptı” diye konuşmuştu.

Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etmişti:

“AYM Can Atalay davası hassasiyetini HDP için neden yapmamıştır. AYM adalet ve hukuk düzeninin sancısıdır. Anayasa Mahkemesi hukuk düzeninin safrasıdır. AYM süper temyiz merci değildir. Yargı AYM’nin vesayeti altında değildir. Yargıtay görevini eksiksiz yaptı. Tartışmanın ardından AYM’nin verdiği karar var. AYM yetki alanını genişleterek TBMM’ye parmak sallamaktadır. AYM yetkilerini aştı ve yargısal aktivizm yaptı. Egemenlik milletindir, milletin üstünde bir güç olamaz. Can Atalay konusunda gereken neyse TBMM’de yapılmalı konu kapanmalıdır. Meclis’te oturma eylemi de küstahlıktır.”

AYM Başkanı Zühtü Arslan’a “Kandil’e git” diye seslenen Bahçeli, “Bu kişinin haddini ve hududunu çok açık şekilde aştığını düşünüyoruz. Türk devletiyle uğraşma, cesaretin varsa Kandil’e git. Mahkeme başkanı objektifliğini ve tarafsızlığını kaybetmiş, Türkiye’nin yeni yönetim sistemiyle, milli birlik ve kardeşliğe cephe almıştır” demişti.