Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesinde meydana gelen, 43 madencinin hayatını kaybettiği patlamayla ilgili açılan dava sürüyor.
Evrensel’den Hilal Tok İle Cihan Çelik’in haberine göre, Amasra Maden Katliamı davasının 5. duruşması 3. gününde sona erdi. Tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Bir sonraki duruşma 13 Şubat 2024'e ertelendi.
DURUŞMADA NELER YAŞANDI?
Tanık Mehmet Sait Gürses çarpıcı ifadelerde bulundu. İşletme Müdürü Vardiya Mühendisi Gürses, "45 yıldır TTK'dayım. Ağustos ayından beri vardiya mühendisiyim, bana iş gereği denilerek bir cezalandırma yöntemi olarak görev yerim değiştirildi, aynı şekilde Karadon'dan Amasra’ya geçişim de bir cezalandırma yöntemiydi. Hakkımdaki cezalar İSG uzmanıyken yazdığım raporlar sebebiyle verildi. Acil durum eylem planını daha önce görmedim patlamadan sonra hazırlandığını düşünüyorum" dedi.
Daha önce görev tanımlarının olmadığını söyleyen Gürses, " Patlama sonrası müesseseye net görev atamaları numaraları geldi" dedi.
Mahkemede konuşan tanık Hasan Özkanca ise patlama günü ilk müdahaleleri kendisinin yaptığını, bazı işçilerden nabız aldığını ancak maskesi yetmediği için müdahale edemediğini söyledi.
Özkanca, "Remzi Taşkömür'ü bulduk ve lambasını yakarak yukarı gönderdim. 3 arkadaşımızı bantların altından çıkardım, ilk müdahaleyi ben yaptım. Bazı arkadaşlarımızdan nabız aldım, müdahale ederken maskemin bittiğini ve vücudumun uyuştuğunu hissettim" diye konuştu.
Tanık Mustafa Kulak, "-320'de sıcaklık vardı, bunun için ekstra vantüp taktık. Eksik personel vardı. Telsizlerin çekmediği yerler olurdu. Adam kayırma vardı" dedi.
“KURTARMA EKİBİNİN ACİL EYLEM PLANINI’NDAN HABERİ YOK”
Tanık İlyas Poyraz, madende hazırlık işçisi olarak görev aldığını tahlisiyeci olmasına rağmen bugüne dek Acil Eylem Planını hiç görmediğini söyledi.
Duruşmada tanıkların ifadesi bitti, savcılık mütalaasında tutuklu sanıkların tutukluluklarının devam edilmesini talep etti.
GAZ SENSÖRLERİ TAVANDAKİ GAZI GÖREMEYECEK ŞEKİLDE YERLEŞTİRİLMİŞ
Avukat Derviş Emre Aydın, 3 boyutlu görüntü ile 36 numaralı gaz ölçer sensör karşısında vantüpe kesik atılarak metan oranının daha az gösterilmeye çalışıldığını, bunun üretimi aksamaması için yapılan bir hamle olduğunun tanık ifadeleri ile ortaya çıktığını söyledi. Aydın, "3,5 metrelik bir galeride sensörlerin durduğu yeri insan boyutunda olduğu söylendi, buranın yukarısındaki gaz oranının ölçülmediğini anlıyoruz. Tavanda biriken metanın görmezden gelindiğini görüyoruz böylelikle. Gaz izleme merkezinde Mehmet Özdemir bunların hepsini biliyor, ancak bize açıklamadı bugüne dek. 375 santim yüksekliğinde bir galeride 175 santim metan sensörü olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla sensörün yerleştirilmesinin ölçüm noktasında etkisiz olduğu anlaşılıyor. Telefon kayıtlarıyla metan seviyesine karşılık elektriğin kesilmediği anlaşılıyor. Bu da sensörün aslında sisteme bağlanmadığını anlatıyor. Orkun Durgut'un konuşmaları ve tanıklığı bunu doğruluyor. Kalibrasyon iddiası ölçümlerle yalanlanıyor" dedi.
Olay günü kelepçe arızasından bahseden Aydın, "O gün pervanelerin çalışmadığı noktada garip bir metan yükselmesi oluyor. Pervanenin çalışmadığı noktada tümsekte metan birikiyor. Pervane arızası nedeniyle metan birikmesi olan tümseğe iş devam ederken bir kelepçe takması için işçi gönderilmiş. Bu nedenle sensörler bir metan deşarjına işaret ediyor. Metan tahliyesi yapmadan bu işlemi bir işçiye yaptırmak işçileri metan içerisinde bırakmak demek” diye konuştu.
"SANIKLAR, İŞÇİLERİ ZAN ALTINDA BIRAKMAYA ÇALIŞIYOR"
Avukat Aydın, sanık tarafının sorumluluğu işçilerin üzerine yıkmak istediğini söylerken, " Patara atılması iddiası zaten Selçuk Ekmekci tarafından ortaya atılarak, işçiler zan altında bırakılmaya çalışıldı. Bu sizin kendi sahte teorinizdi. Biz bunun farkındayız. Rıdvan Acet'in bedeninin haritada yanlış yerde konumlandırılması da sanık tarafının bir girişimiydi. Bedeninin yerinin değiştirilmesi bir amaca dairdi. Olay anında bulunduğu yerde elektriğin kesilmediğini görmüş olduk. Kesicilerin devreye girmediğine dair kayıtlar dinledik. Kesicilerin devreye girmemesi için sensörlerin aşağıya indirildiğini tanıklardan dinledik. Kesicilerin sensör uçlarının çıkarıldığı da burada ortaya çıktı." dedi.
Ocak içi elektriği sorununa ilişkin tutuksuz yargılanan sanık Serkan Özdoğan’ın tek bir kelime etmediğini ve sorumluluğu olduğunu söyleyen Aydın, Özdoğan'ın tutuklu yargılanmasını talep etti.
“SORUMLULUĞU İŞÇİLERİN ÜZERİNE YIKAMAZSINIZ”
Üretim baskısı konusunda sürekli işçilerin sanıklar ve sanık avukatları tarafından ‘Neyi üretim baskısı olarak ifade ediyorsun, erken çıkıyordunuz’ gibi ifadeler kullanıldığını hatırlatan Avukat Melike Polat, isçilere sürekli üretim odaklı psikolojik baskı kurulduğunu, üretimin iş güvenliğinden önde tutulduğunun tanık ifadeleri dolayısıyla ortaya çıktığını belirterek, bu üretim baskısının da adım adım ihmalleri ve katliama giden yolu döşediğini söyledi. Polat, "Üretim baskısı yalnız kömür hedefi ve çalışma saati değildir. Üretim baskısı sistemin üretim odaklı olması, iş güvenliğinin üretim nedeniyle geri plana atılmasıdır. Burada üretim odaklı bir kontrol süreci izlendiğini, üretimi durduranların cezalandırıldığını gördük. Bu üretim baskısıdır. Kusurlu bir düzen kurup kendi kusurunuzdan faydalanamazsınız. Sorumluluğu işçilerin üzerine yıkamazsınız, eksik personelle aynı kömürü çıkartmaya çalıştınız. Bu siyasal hedefleriniz mi, görevde yükselme hedefi mi bilemiyoruz, bunu yapmışsınız. Siz bunu normal çalışma düzeni kabul edip bu sistemi kurmuşsunuz" dedi.
Polat ayrıca, "Acil durum eylem planını gösterdik, burada kimse gören olmadı. Siz iş güvenliğini bir kenara bırakarak, bir beton barajı dahi yapmaktan imtina ederek üretime odaklı bir sistem kurdunuz. Hepiniz, ortak kasıtla bu süreci yürüttünüz" diye konuştu.
SANIK SAVUNMALARINA GEÇİLDİ
Aile avukatların ardından sanık savunmalarına geçildi.
Tutuksuz sanık Serkan Özdoğan, "Devre kesicilerin düşmediği gerçeği yansıtmamaktadır, aleyhimdeki hususları kabul etmiyorum" dedi.
Duruşma sonunda tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Bir sonraki duruşma 13 Şubat 2024'e ertelendi.