Abdullah Öcalan ile üçüncü kez görüşen DEM Parti heyeti PKK liderinin çağrısını İstanbul'da düzenlenen toplantıda kamuoyu ile paylaştı. Öcalan'ın PKK'ya silah bırakma çağrısı Türkçe ve Kürtçe okundu.
AKP Genel Başkanvekili Efkan Ala, İmralı'dan yapılan "PKK kendini feshetmeli" çağrısıyla ilgili "Çağrının özü silahların bırakılması ve terör örgütünün kendisini feshetmesidir. Biz sonuca bakarız" dedi.
Öcalan'ın çağrısının ardından AKP Genel Başkanvekili Efkan Ala, "Çağrının özü silahların bırakılması ve terör örgütünün kendisini feshetmesidir. Biz sonuca bakarız.Terör örgütü, bu çağrıyı değerlendirip silah bırakır ve toplanır, kendisini feshederse Türkiye prangalarından kurtulmuş olacak" dedi.
"Bu seferki sürecin başarıya ulaşması için geçenki seferlerden farkı ne olmalı, neler yapılmalı ya da neler yapılmamalı?" şeklindeki soruyu yanıtlayan Ala, şunları kaydetti:
"Birincisi, terörsüz Türkiye hedefinin arkasında daha önceki süreçler, yaşanmışlıklar var. Bir kere oradan ders almaları lazım. O zamanki o süreci baltalayanlar, engelleyenler, kesenler o süreçten ders almalı. İkincisi, o dönemde Suriye'de ve bölgemizde bir Arap Baharı dönemi yaşanıyordu. Çok büyük sarsıntılar vardı etrafımızda. O sarsıntıların yansımasını Türkiye içerisinde de gördük. Türkiye'yi de Suriye'ye çevirmeye çalıştılar ama bizim 2002'den beri attığımız adımlar, Türkiye'de temel hak ve özgürlüklerin üzerindeki ağır baskıları kaldırdığımız o reformlar dolayısıyla başarılı olamadılar. Şimdi o dönemde dışarıda, Suriye'deki gelişmeler tamamen yıkıcıydı ve terör örgütlerinin çok fazla alan açmasına müsaitti ama şimdi Suriye'de ortaya çıkan durum, Suriye'de yaşayan bütün insanlar için ileriye yönelik umutvar olmalarını mümkün kılan bir durumdur"
Türkiye'nin Suriye politikalarının başarılı olduğunu vurgulayan Ala, terörle mücadelede Türkiye'nin savunma sanayisinde elde ettiği başarıların önemine dikkati çekti.
"TERÖRLE MÜCADELEYİ DEVAM ETTİRİYORUZ"
"Bu çağrının muhatabı terör örgütüdür ve o muhatabın bu çağrıya nasıl cevap vereceğini göreceğiz" ifadesini kullanan Ala, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz, zaten terörle mücadeleyi devam ettiriyoruz. Eğer terör devam ederse biz, terörsüz Türkiye hedefini terörle mücadele yöntemiyle sağlamaya kararlıyız ama arzu ederiz ki bu görüşmeler, bu çağrılar sonuç versin ve Türkiye, bir an önce terörsüz Türkiye hedefini yakalasın. Türkiye, dünyanın en gelişmiş, en kalkınmış, en müreffeh 10 ülkesi arasına prangalardan kurtulmuş olarak girebilsin, girsin. Herkes kazansın. 86 milyon insanın tamamı, Türkiye'nin kalkınması ve gelişmesi için, daha müreffeh bir Türkiye için çalışsın ve o güç bir araya gelerek o tahkimat yapılsın ve Türkiye daha etkili inisiyatifler alsın"
"TÜRKİYE'NİN TECRÜBESİ GÖSTERMİŞTİR Kİ TERÖRLE VARILACAK BİR YER YOKTUR"
Ala, süreci sekteye uğratmak isteyen istihbarat örgütleri ve başka devletlerin olabileceğine dikkati çekti
"Mesele, zaten ona karşı durabilmektir. Onun oyuncağı olmamaktır. Onların maşası olmamaktır" diyen Ala, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü birincisi, Türkiye'nin tecrübesi göstermiştir ki terörle varılacak bir yer yoktur. Terör, hiçbir şey kazandırmaz. Sadece kendi kitlesine, kimin adına hareket ediyorsa ona ağır maliyetler ödetir. Nitekim Güneydoğu'da insanlar, aileler çok ağır maliyetler ödemiştir. Bütün Türkiye'de de şehitlerimiz ve şehit ailelerimiz, büyük fedakarlıklarda bulunmuşlardır ama Türkiye'yi bir ve bütün tutmuşlardır. Şimdi herkese burada düşen görev, bu saatten sonra hiçbir başarı şansı olmayan terör yöntemini, terörü terk etmektir, silahları gömmektir. Bu terör örgütünü feshetmektir ve bu meseleyi sonlandırmaktır"
AKP Genel Başkanvekili Ala, terörün sonlandırılması, silahların bırakılması için pek çok sebep sayılabileceğini ancak devam etmesi için hiçbir sebep gösterilemeyeceğini vurguladı.
Terör örgütlerinin hangi devletler tarafından kullanıldığını, desteklendiğini, o devletlerin ve bölgede etkili güçlerin uzun, orta ve kısa vadeli hedeflerini bildiklerini vurgulayan Ala, şöyle konuştu:
"Yakında göreceğiz nasıl tepki vereceklerini, neler yapacaklarını ama biz kendi gücümüze, kendi birikimimize inanmalıyız. Bugüne kadar da öyle geldik. Terör örgütleri bakımından da şunu söylemek lazım: Terör örgütleri, büyük güçler ya da etkili güçler için dışarıdan kullanılacak birer aparattır, enstrümandır, maşadır. Kullanır atarlar. Onun için de onların ne yapacağını da aslında herkes biliyor ama Türkiye'nin ne yapacağı da bütün millet tarafından şimdi biliniyor.
Türkiye'nin, 86 milyonun memnuniyetini esas alan politikalarla yolunda yürüyeceğini, her şeyi vatandaş için daha iyi yapmaya çalışan bir iktidarın olduğunu ve erdemli, vicdanlı bir kadronun olduğunu, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da Türkiye'nin menfaatleri, insanımızın menfaatleri söz konusu olunca, bu birlik ve bütünlük söz konusu olunca hangi inisiyatifleri nasıl dirayetle aldığını hep birlikte biliyoruz"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısı üzerine başlayan sürecin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı açıklamaların önemini vurgulayan Ala, "Ve şimdi biz yolumuza bu şekilde devam ediyoruz. Bunun etkilerinin de sonuç alıcı bir biçimde terörsüz Türkiye'nin inşasında önemli, belirleyici rol oynadığını biliyoruz. Bu inisiyatiflerin sonuçlanacağına dair inancımızı da koruyoruz" dedi.
"Türkiye'nin gerçekten temel sorunlarını çözecek bir iklim oluştuğunda her partiyle ilişkilerimizi kuruyoruz"
Silahların gerçekten bırakılıp bırakılmayacağı ve bu sürecin denetimi konusunda bir kaygılarının olmadığını, çağrıya uyulup uyulmadığının gözlemlerle görüleceğini belirten Ala, AKP ile DEM Parti arasındaki ilişkilerin bundan sonra nasıl olacağı sorusuna karşılık da bunun Türkiye'nin menfaatleriyle doğrudan ilgili olduğunu vurguladı.
Ala, "Türkiye'nin gerçekten temel sorunlarını çözecek bir iklim oluştuğunda herkesle, her partiyle ilişkilerimizi kuruyoruz. Türkiye'nin bir menfaat sağlamasını arzu ediyoruz ama muhataplarımız bunu kötüye kullanırsa, muhataplarımız samimiyeti suiistimal ederse, politikasızlığı bir politika olarak getirip dayatmaya kalkarlarsa, hedeflerimizi sabote eder, gidişatı engellemeye kalkarlarsa, siyasi kurnazlıklar, siyasi yankesicilikler peşinde koşarlarsa o zaman da durduruyoruz" açıklamasında bulundu.
"Eğer terör örgütü şu ya da bu nedenle silah bırakmaktan imtina ederse ya da bu süreci gereğinden fazla uzatırsa o zaman Öcalan'dan ikinci bir açıklama bekler misiniz?" sorusu üzerine Ala, "Bizim terörle mücadelemiz devam ediyor zaten. Bir kesintiye uğramış değil, terörsüz Türkiye hedefini terörle mücadeleyle sağlamakta kararlıyız" yanıtını verdi.
NE OLDU?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "terör eylemlerine son vererek lağvedilmesi" çağrısı yaptığı PKK'nın lideri Abdullah Öcalan, aylardır beklenen çağrıyı yaparak, PKK'nın kendini feshetmesi ve tüm grupların silahları bırakması gerektiğini açıkladı. Öcalan'ın çağrısında "Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanı'nın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihî sorumluluğunu üstleniyorum" ifadeleri yer aldı. Öcalan, "Devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın" dedi.
Öcalan'ın çağrısına ek olarak gönderdiği "Bu perspektifi ortaya koyarken, şüphesiz, pratikte silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir" notu da okundu.
ÖCALAN NE DEMİŞTİ?
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yaptığı çağrının tam metni şöyle:
"PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.
Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.
Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir.
Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir. Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir.
Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır.
Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.
Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir.
Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır.
Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum.
Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir."