İzmir'de kemik erimesi şüphesiyle tedavi altına alınan ve ardından AIDS nedeniyle hayatını kaybeden 13 yaşındaki kız çocuğunun durumu, Türkiye'deki HIV/AIDS vakaları ile ilgili verilerin tutarsızlığına dikkat çekiyor.
NTV’den Melike Şahin’in haberine göre, çocuğun HIV’i anneden değil, cinsel istismar yoluyla aldığı tespit edildi.
Bu olay, HIV'in bulaşma yolları ve çocuklarda HIV vakalarının artışı konusunda dikkatleri tekrar Türkiye’ye çevirdi. Ancak, bu vakayla ilgili paylaşılan verilerde ciddi uyumsuzluklar var.
İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyonu Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayper Somer, kendi kliniklerinde HIV pozitif nedeniyle takip edilen yaklaşık 100 çocuk bulunduğunu ve bu vakaların yüzde 20’sinin cinsel yolla bulaşan vakalar olduğunu belirtti. Ancak Türkiye geneline dair farklı açıklamalar mevcut. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 1985 ile 8 Kasım 2023 arasındaki 0-14 yaş aralığında sadece 37, 15-19 yaş aralığında ise 19 vaka bildirilmiş durumda. Bu veriler resmi rakamların Somer’in ifade ettiğinden çok daha düşük olduğunu gösteriyor.
"HIV SAYILARI RESMİ İSTATİSTİKLERİN 10 İLA 20 KATI OLABİLİR"
Pozitif-iz Derneği Kurucu Üyesi Çiğdem Şimşek, Sağlık Bakanlığı verilerine dikkat çekerek, Türkiye'de HIV/AIDS vakalarının takibinde bir eksiklik olduğuna işaret etti. UNAIDS’in öngörüsüne göre Türkiye gibi takip sistemlerinin güçlü olmadığı ülkelerdeki HIV sayıları resmi istatistiklerin 10 ila 20 katı olabilir. Ayrıca Şimşek, istismar kaynaklı vakaların oranının tam olarak bilinmediğini ve daha derinlemesine adli araştırmalara ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Türkiye’de HIV/AIDS vakalarının artmasında cinsel sağlık eğitiminin eksikliğinin yanı sıra, korunma yöntemlerine erişimdeki kısıtlamalar da etkili oluyor. Gelişmiş ülkelerde kullanılan ve HIV geçişini önlemede etkinliği kanıtlanmış Temas Öncesi Profilaksi (TÖP) tedavisinin Türkiye’de sigorta kapsamına alınmamış olması, HIV'in yayılımını artıran sebeplerden biri olarak gösteriliyor.
HIV VAKALARINA DAİR SAĞLIKLI VERİ AKIŞI YOK
Bu olay, HIV/AIDS istatistiklerinin eksik veya çelişkili olmasının yalnızca verilerde değil, cinsel istismar ve cinsel sağlık konularının toplumdaki tabular nedeniyle yeterince ele alınamamasından kaynaklandığını gösteriyor. Resmi veriler HIV’in sadece görünen kısmı olsa da, Türkiye’de bu konuda güçlü bir izleme ve değerlendirme sisteminin olmaması buzdağının altındaki asıl büyüklüğü gizliyor. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun 2014 yılında yaptığı araştırma da bu tabunun boyutlarına işaret ediyor. Federasyonun belirttiğine göre Türkiye’de ensest oranı yüzde 40 gibi yüksek bir orana sahip. Ancak bu tür vakalara dair sistemli çalışmaların yapılmadığı ülkede, ensestin HIV vakaları üzerindeki etkisini anlamak oldukça zor.
Tüm bu veriler göz önüne alındığında, çocuk HIV vakalarının artışına dair sağlıklı bir veri akışı sağlanmadığı ve bu yüzden Türkiye’nin kapsamlı bir çözüm üretemediği söylenebilir.