Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Anayasa Mahkemesi (AYM) ile Yargıtay arasındaki kriz ile ilgili konuşan Tunç, "İki mahkememizin de yıpratılmaması lazım. AYM kararları kadar Yargıtay kararları da bağlayıcıdır. Verilen bir karar noktasında iki mahkememiz anayasa maddelerini farklı yorumluyor. Sorunun kaynağı Anayasa" dedi.
Anayasa'da 184 değişiklik yapıldığını belirten Tunç, "AYM'nin yapısında adliye mahkemelerinde verilen kararların da gitmesini sağlarsanız süper bir uygulama olur. AYM'ye gelen bireysel başvuruları Yargıtay ve Danıştay'dan gelen üyeler incelesin diye bir hüküm olabilir" diye konuştu.
'AİHM, DEMİRTAŞ VE KAVALA DOSYALARINA SİYASİ BAKIYOR'
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala hakkında verdiği 'ihlal' kararı ile ilgili konuşan Tunç, kararlara en fazla uyan ülkenin Türkiye olduğunu fakat AİHM'nin Demirtaş ve Kavala davalarına siyasi baktığını savundu.
AİHM'nin bu davalara siyasi yaklaştığını öne süren Tunç, "Kararı ortaya çıkaran deliller hukuki açıdan değerlendirmiyor. Türk yargımız bu davalardaki kararlar Yargıtay'dan geçmiş olan kararlar" dedi.
Tunç, “Hukuka güven endeksi diye çalışmalar var. Türkiye'nin 116. sırada olduğunu söylüyorlar. Bu bilgi hatalı. Türkiye'nin üstündeki ülkelerde Angola var. Türkiye'nin bu ülkelerin altında olması mümkün mü?” diye sordu.
Tunç'un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
HRANT DİNK CİNAYETİ
"90'lı yıllar boyunca gazeteci cinayetini yaşadık. Hrant Dink cinayeti ile de acı yaşadık. Tetikçi 18 yaşından küçük olduğu için çocuk statüsünde yargılandı. 22 yıl ceza aldı. İnfaz süresini tamamlayınca oradaki iyi halli olmaması gerekçesi ile, oradan da ceza aldı. 24 yıla varan cezası oldu. Denetimli serbestlikten de yararlanmadı. Lehe olan hükümlerden yararlanmadı. İnfaz süresini tamamlayınca da tahliye oldu. FETÖ'den dolayı bir dava daha açılmıştı. O yargılamada da hüküm verildi. Samast'ın dosyası ile ilgili yeniden suç duyurusunda bulunuldu. Terör örgütüne yardım ve yataklıktan yargılamaları devam ediyor. Tekrar cezaevine girmesi yargılamanın vereceği karar. Böyle bir karar da olabilir.
AYM-YARGITAY ARASINDA CAN ATALAY POLEMİĞİ
Anayasamızda yüksek mahkemelerimiz var. AYM de yüksek mahkemeler kısmında sayılıyor. Hepsinin görev alanları belli. AYM Yargıtay arasındaki görüş farkı sebebi anayasamızın bazı maddelerinin son değişikliklerle bireysel başvuru ile birtakım sorunlar ortaya çıktı. Kanun koyucu sorun çıkmasın diye hükümler de koymuştu. Anayasada vekillerin tutukluluğu konusunda suçüstü olan ağır cezalık suçlar hariç deniyor. Atalay'ınki seçimden önce başlayan bir dava. Anayasal düzene karşı suçlar Atalay'ınki.
Ceza Mahkemesi'nde yargılamanın yenilenmesinde AİHM kararı verildiğinde, yargılama yenilenmesi dosyasını açar, ilk derece mahkemesi eski hükmü onaylayabilir ya da değiştirebilir.
Burada ise Anayasa Mahkemesi 'Bizim yöntemimiz farklı' diyor. 'Anayasa Mahkemesi kanunun 50. maddesine dayandırarak bu kararı veriyoruz' diyor. Bu iki kanun arasında bir farklılık var. Dolayısıyla bunun düzeltilmesi gerekir. Meclis düzeltebilir.
Vatandaşlarımıza şu soruyu sormamız lazım; Seçimden önce işlenen bir terör suçu dokunulmazlık kapsamında olsun mu, olmasın mı? Kişinin sabıkası yok ama yargılaması devam ediyor, terör suçu var, aday olabildi, YSK da kabul etti. Yargılama süreci de devam ediyor.
Seçimden önce işlenen terör suçu dokunulmazlık kapsamında olsun mu, olmasın mı? Anayasa 83 diyor ki; 'Olamaz, dokunulmazlığın istisnasıdır' diyor. 'Burada bu suçun neler olduğunu anayasaya ya da metinde yazmanız lazım' diyor. Yargıtay, 'O metin var zaten' diyor. Bu şekilde iki yüksek mahkememiz arasında bir görüş farkı söz konusu.